Kuba Devrimi'nin onderi ve devlet başkanı Fidel Castro Ruz Oriente'de doğdu. Buyuk arazi sahibi, zengin bir gocmen ailenin cocuğuydu. Universite yıllarında iken, o zamanın Kuba Cumhurbaşkanı Carlos Prio Soccarras yonetimini eleştiriyor, ateşli konuşmasıyla cevresini etkiliyordu. Fakulteyi bitirince avukatlığa başladı. Daha sonra, ılımlı solcu, reformcu bir parti olan, “Ortodoxos”a katıldı. Henuz o yıllarda marksist duşunceyi oğrenip benimsememişti. 1952 yılında yapılacak secimlere bu partiden aday olacağı kesinleşmişti. Ama, secim yapılmadan, 10 Mart 1952'de Fulgencio Batista'nın hukumet darbesi gercekleşti. Batista'nın diktatorluğu altında cok ağır bir baskı donemi başladı. Yurekli bir hareketin Batista'ya karşı ulusal bir ayaklanmaya yol acacağına inanan Castro, kadınlı erkekli 170 arkadaşıyla 26 Temmuz 1953 yılında Santiggo'da Moncada askeri kışlasına bir baskın duzenledi. Baskından sonra Castro ve arkadaşları yakalanıp tutuklanarak cezaevine kondu. Castro 15 yıla mahkûm edildi. Cezaevinde gunlerini, Jose Marti, Marx ve Lenin okuyarak geciren Castro, marksist duşunceyle ilk olarak burada tanıştı. Fidel Castro ve arkadaşlarının 1956 sonlarında Kuba'da başlattıkları gerilla savaşı, 2 yılı aşkın bir zaman sonra başarıya ulaştı ve Batista rejimi yıkıldı. Kuba devrimi işcilerden, koylulerden, kucuk burjuva aydınlara kadar, halkın ceşitli kesimlerinin desteğiyle gercekleştirilen bir devrim oldu. Castro ve Che Guevara onderliğinde yapılan devrim sosyalist bir devrim değildi, en belirgin ozellikleri, antiemperyalist ve ulusal karakterli oluşuydu, belirli duzeyde antikapitalist ozellikler de taşıyordu. Bir sure sonra, Castro'nun başbakanlığa getirilmesiyle beraber Kuba yeni bir surece girdi. Ekonomik ve diplomatik alanda Sovyetler Birliği'yle yakınlaşması, devrimci Kuba'nın carpık marksizm anlayışının gostergesi oldu. Nitekim o donemde Sovyetler Birliği, Kruşcev yonetiminde revizyonist bir yonelimi başlatmış bulunuyordu. Butun bu olumsuzluklara rağmen, Castro'nun onderliğinde başarıya ulaşan Kuba, 20. yuzyıl emperyalizmini altetmeyi başaran ilk Latin Amerika ulkesi oldu.