Bir mu ’min “Allah bana hangi imkÂnları lûtfetti ve ben bu imkÂnlarla Allah yolunda nasıl hizmet edebilirim?” duşuncesi icerisinde olmalıdır. Sayısız nîmet ve imkÂna rağmen, sadece kendini duşunerek hizmete koşmayan ve hayÂtını boş gecirenler, meyvesiz bir ağac gibidirler.CenÂb-ı Hak, kullarına sayısız nîmetler bahşetmiş, buna mukÂbil onlara, ellerindeki nîmetleri kullanarak mahlûkÂtına hizmet etmelerini emretmiştir. Bu bakımdan bir mu ’min her hÂlukÂrda; “Allah bana hangi imkÂnları lûtfetti ve ben bu imkÂnlarla Allah yolunda nasıl hizmet edebilirim?” duşuncesi icerisinde olmalıdır. Sayısız nîmet ve imkÂna rağmen, sadece kendini duşunerek hizmete koşmayan ve hayÂtını boş gecirenler, meyvesiz bir ağac gibidirler. Bunu bir misalle şoyle acıklayabiliriz:

İNSANIN ASIL MEYVESİ MAHLUKATA HİZMETTİR

Cınar ağacı buyuk bir ihtişÃ‚ma sahiptir ve bin yıl yaşayabilir. LÂkin meyvesi yoktur. Hatt ondan kereste bile olmaz, sadece odun olarak kullanılabilir. LÂkin bir zeytin ağacı, dikildikten bir sene sonra hemen meyve vermeye başlar. ZÂhiren bakıldığında bir ihtişÃ‚mı da yoktur.

İşte aynen bunun gibi, insan da zenginlik, sıhhat, ilim, imkÂn gibi ihtişamlara sahip olduğu hÂlde, cınar ağacı misÂli meyvesiz yaşarsa, kendisine yazık etmiş olur. Akıllı bir insan, zeytin ağacı gibi zaman kaybetmeden bol bol meyve vermeye ve etrafına Âzamî derecede faydalı olmaya bakmalıdır. Onun asıl meyvesi ise mahlûkÂta hizmettir.

Can ve malı Allah yolunda hizmete adamak, kulu AllÂh ’a yaklaştırır. Fakat ilÂhî bir emÂnet olan nîmet ve imkÂnları sırf nefsine sarf etmekse, kulu Hak ’tan uzaklaştırır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hizmet, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan