ZÂriyÂt Suresi 57. ayeti ne anlatıyor? ZÂriyÂt Suresi 57. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...ZÂriyÂt Suresi 57. Ayetinin Arapcası:مَٓا اُر۪يدُ مِنْهُمْ مِنْ رِزْقٍ وَمَٓا اُر۪يدُ اَنْ يُطْعِمُونِ
ZÂriyÂt Suresi 57. Ayetinin Meali (Anlamı):Ben onlardan herhangi bir rızık istemiyorum; beni doyurma­larını da istemiyorum.
ZÂriyÂt Suresi 57. Ayetinin Tefsiri:Cin ve insan cinsinin yaratılmasının hikmeti, CenÂb-ı Hakk ’ı tanıyıp ona kulluk etmektir. Onlar, kendilerini yarattığı icin Allah ’a kulluk etmelidirler. Cunku tek yaratıcı olması sebebiyle ibÂdet edilme hakkı da yalnızca Allah ’a aittir. Bunun dışında başka şeylerle tuketilen omurler ve yapılan ameller zayi edilmiş olur. Bunun bir de vebÂli ve azabı olacaktır. “Bana ibÂdet etsinler” ifadesi “beni tanısınlar” şeklinde de tefsir edilmiştir. Bunun mÂnası ise “Beni ma ’bud bilsinler; beni kalpte tanıyarak mÂrifetullÂha ersinler” demektir. Gercek şu ki, Allah ’ı tanıyıp bilmeden O ’na gercek bir kulluk yapılamaz. Nitekim ashÂb-ı kirÂm, Resûlullah (s.a.s.) ’e:
“−YÂ Rasûlallah! Amellerin hangisi daha faziletlidir?” diye sordular. O da:
“−Allah ’ı bilmektir!” buyurdu.
“−Hangi amel mertebeyi artırır?” diye sordular. Yine:
“−Allah ’ı bilmek!” buyurdu. Bunun uzerine:
“−YÂ Rasûlallah! Biz amelden soruyoruz, Siz ilimden cevap veriyorsunuz!” dediklerinde Resûlullah (s.a.s):
“−Allah ’ı bilerek yapılan az amel bile fayda verir. Fakat cehÂletle yapılan cok amel bile fayda sağlamaz!” buyurdular. (MunÂvî, Feyzu ’l-Kadîr, IV, 688)
Mezheb imamı Ahmed b. Hanbel (r.h.) ’ın sergilediği şu nezÂketli davranış, Allah TeÂl ’yı tanımanın zahirî ilmin otesinde daha derin bir mÂna taşıdığını ifade eder:
Anlatıldığına gore Hazret, sık sık buyuk velî Bişr-i Hafî (k.s.) ’un yanına gider, onunla sohbet ederdi. Tam mÂnasıyla ona bağlanmıştı. Bir defasında talebeleri dediler ki:
“–Ey İmÂm! Sen, Kur ’Ân ve sunnet ilimlerinde muctehid bir Âlimsin. Buna rağmen boyle sıradan bir insanın yanına gidip gelmen sana yakışır mı?” Buyuk İmÂm şu cevÂbı verdi:
“–Evet, saymış olduğunuz hususları ben ondan daha iyi bilirim. Ama o, CenÂb-ı Hakk ’ı benden daha iyi bilmekte ve tanımaktadır.”
Şunu belirtmek gerekir ki, Allah ’ın, kulların ibÂdetine ihtiyacı yoktur. Onlardan bir rızık veya kendisini doyurmalarını istemediği gibi, onları rızıklandıran da Allah ’tır. Dolayısıyla O ’na ibÂdet edip etmemeleri O ’nun Ulûhiyetini ve Rubûbiyetini etkilemez. Fakat Allah ’a ibÂdet etmek, insanın fıtratının gereğidir. Cunku insan Rabbine ibÂdet etmek icin yaratılmıştır ve fıtratının aksine davranması kendi zararınadır. Âyette gecen “ibÂdet” kelimesi sadece namaz, oruc, hac vs. gibi belli bir niyet, şekil ve şartlar icinde yapılan ibÂdetler mÂnasında değildir. Bu ifadenin tam anlamı, cin ve insanların Allah ’tan başkasına tapmamaları, itaat etmemeleri, hic kimseye boyun eğmeyip sadece Allah ’ın huzurunda eğilmeleri, O ’nun emirlerine itaat edip O ’ndan korkmaları, sadece Allah ’ın dininin kanunlarına uymaları, O ’nun dışında hic kimseden bir şey beklememeleri ve hic kimsenin onunde dua etmek icin el acmamaları demektir. Diğer bildiğimiz ibÂdetler zaten bu tarifin icinde yer almaktadır. Ayrıca belirtmeye luzum yoktur.
Yaratılış gayelerine uygun davranmayanları bakın nasıl bir son beklemektedir:ZÂriyÂt Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
ZÂriyÂt Suresi 57. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan