A'rÂf Suresi 164. ayeti ne anlatıyor? A'rÂf Suresi 164. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...A'rÂf Suresi 164. Ayetinin Arapcası:وَاِذْ قَالَتْ اُمَّةٌ مِنْهُمْ لِمَ تَعِظُونَ قَوْمًاۨۙ اللّٰهُ مُهْلِكُهُمْ اَوْ مُعَذِّبُهُمْ عَذَابًا شَد۪يدًاۜ قَالُوا مَعْذِرَةً اِلٰى رَبِّكُمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
A'rÂf Suresi 164. Ayetinin Meali (Anlamı):İclerinden bir grup: “Allah ’ın dunyada helÂk edeceği veya Âhirette cok şiddetli bir şekilde azap edeceği bir gurûha ne diye boş yere oğut verip duruyorsunuz?” dedi. Oğut verenler ise: “Rabbinize karşı tebliğ sorumluluğumuzdan kurtulmak icin; bir de belki onlar da Allah ’ın yasaklarını ciğnemekten sakınırlar diye boyle yapıyoruz” şeklinde cevap verdiler.
A'rÂf Suresi 164. Ayetinin Tefsiri:Kendilerinden sorulması istenen kimseler, Resûlullah (s.a.v.) doneminde yaşayan yahudilerdir. Sorudan maksad ise, soranın bilmediği bir şeyi oğrenmeye calışması değil, bilakis Resûlullah (s.a.s.) ’in onları, eskiden beri nankor olduklarını, Allah ’ın koyduğu sınırları tecavuz ettiklerini ve seleflerinden gordukleri şekilde peygamberlere muhalefetlerini ikrara zorlaması ve bu yolla onları kınamasıdır. Ayrıca Peygamberimiz, bu kıssayı doğru bir şekilde anlatarak, kendisinin, bilmediklerini vahiy yoluyla oğrenen gercek bir peygamber olduğunu ispatlayan bir mûcize gostermiştir.
Âyette bahsedilen yer, Medyen ile Tûr arasında bulunan Eyle kasabasıdır. Cumartesi, yahudilerin kutsal gunudur. O gunde calışmak ve dolayısıyla avlanmak yasaktı. İsrÂil oğullarından Eyle kasabası halkı, Cumartesi gunu butun işleri tatil edip ibÂdet etmeleri gerektiği hÂlde balık avlıyorlardı. Cumartesi yasağına uydukları gun, balıklar onlara acıktan acığa suruler hÂlinde gelirdi. O gun saldırıya uğramamaya alıştıkları ve kendilerine dokunulmayacağını hissettikleri icin kacmıyorlardı. Diğer gunlerde ise gelmiyorlardı. Allah ’ın emirlerini hice sayan bu halk, Cumartesi gunleri balıkların akın akın gelmesine imrendiler, hırslarını yenemediler ve balıkları avlamaya başladılar.
Bir muddet sonra halk ikiye ayrıldı. Bir kısmı yasakları ciğneyen gunahkÂr kimseler, diğer kısmı da dindar ve iyiliksever insanlardı. Fakat sÂlihler azınlıkta kalmışlar ve Âsilere soz geciremez, onları onleyemez olmuşlardı. NihÂyetinde iyiler de kendi aralarında iki gruba ayrıldılar. Bir grup uğraşıp didindi, her yolu ve usûlu deneyerek zahmetler cekti, nasihat etti, sonunda bıkarak umitsizliğe kapıldı. Sayıca cok az denecek bir başka grup daha vardı ki onlar umitsizliğe kapılmadan, butun zorluklara goğus gererek ve her turlu zahmete katlanarak o soz dinlemez halka vaaz ve nasihate devam ettiler. İşte o umitsizler grubu:
“– Ne diye kendinizi boşuna yoruyorsunuz? Bu soz dinlemez azgınlara nicin boş yere nasihat edip duruyorsunuz?” diyerek bunları tebliğden vazgecirmeye calıştılar. Diğerleri ise bu menfî telkinlere aldırış etmeyip Âhiretteki hesÂbı duşunerek, tebliğ vazifelerini yaptıklarına dair ellerinde Allah TeÂl ’ya arzedecekleri bir mazeret olması icin; bir de o insanların azgınlıktan vazgecebilecekleri umidiyle tebliğe devam ettiler.
Aslında dini tebliğ, her musluman icin son nefesine varıncaya kadar pek muhim bir vazifedir. Ne kadar gunahkÂr olurlarsa olsunlar, insanların doğru yola ulaşmasını arzu etmek ve bu husûsta umitsizliğe duşmemek gerekir. Bu gune kadar hic soz dinlemeyen bir kısım insanlar belki yarın soze kulak verip gunahlardan sakınmaya başlayabilir. Yasakları butunuyle terk etmese bile, onların bir kısmından uzaklaşarak bu sÂyede cekeceği azÂbı hafifletebilir. Dolayısıyla hangi durum ve şartlar altında olursa olsun tebliğ yapmaya ve oğut vermeye devam etmek, bunları tamÂmen terk etmekten evlÂdır. Zira tebliği butunuyle terketmek umit kapısını tamamen kapatmak anlamına gelir. Bu ise İslÂm ’ın yasakladığı son derece hazin bir durumdur. Şurası acıktır ki, hic bir mukÂvemetle karşılaşmayan fenÂlıklar, daha suratli yayılır. O halde herhangi bir fenalığı ortadan kaldırmak mumkun olmasa bile, hızını azaltmanın onemi de goz ardı edilmemelidir. (bk. Elmalılı, Hak Dini, IV, 2313)
Netice şoyle oldu:
A'rÂf Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
A'rÂf Suresi 164. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan