
NÂs Suresi 6. ayeti ne anlatıyor? NÂs Suresi 6. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...NÂs Suresi 6. Ayetinin Arapcası:مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
NÂs Suresi 6. Ayetinin Meali (Anlamı):“Ki o, cinlerden de olur, insanlardan da.”
NÂs Suresi 6. Ayetinin Tefsiri:Sûrede şeytan ismi acıkca zikredilmez; fakat iki muhim vasfı zikredilerek o kastedilir. Bunlar “vesvÂs” ve “hannÂs”tır. اَلْوَسْوَاسُ (vesvÂs), cok cok vesvese veren, butun ozelliği vesvese vermek olan, hatta vesvesenin ta kendisi olan şeytandır. “Vesvese” ise gizli bir sesle, fısıltı ile kalbe kotu duşunceler aşılamak ve bir işi yapmaya tahrik etmektir. اَلْخَنَّاسُ (hannÂs) da Âdeti sinmek olan, geri cekilen, kotuluğe suruklemek icin insanı sinsice ardından izleyip fırsat kollayan, done done vesvese veren demektir. İnsan Rabbini zikredince geri cekilir. Rabbinden gafil olunca da hemen ona vesvese verir.
İnsana vesvese veren, onu aldatmaya ve saptırmaya calışan iki grup şeytan vardır. Bunların biri cinlerden, diğeri de insanlardandır. Nitekim: “İşte biz her peygamberin karşısında insan ve cin şeytanlarından oluşan bir duşman şebeke var etmişizdir. Bunlar, aldatmak icin birbirlerine yaldızlı sozler fısıldayıp dururlar” (En‘Âm 6/112) Âyeti de insan ve cin şeytanlarının, yaldızlı sozlerle insanları aldatmaya calıştıklarını haber verir. Resûlullah (s.a.s.) de Ebu Zer (r.a.) ’a, “Cin ve insan şeytanlarından Allah ’a sığınmasını emretmiş ve akabinde de cinlerden olduğu gibi insanlardan da şeytanlar olduğunu” soylemiştir. (NesÂî, İstiÂze 48)
Muhammed VerrÂk (k.s.), insanın nasıl şeytanlaştığını şoyle anlatır:
“Nefis, hevÂ, yani kotu arzular insanın tabiatına galip gelince kalp kararır. Kalp kararınca goğus daralır. Goğus daralınca huy kotuleşir. Huyu kotu olanı kimse sevmez. Sevilmediğini anlayan kimse ise sevmeyenlere ez vermeye başlar. Boylesi artık mÂnen insan değildir. ZÂhirde insan kılığına girmiş bir şeytandır.” (Velîler Ansiklopedisi, I, 307)
Şeytanın vesvesesi ceşitlidir. O once imanı zedelemeye ve insanı şupheye duşurmeye calışır. Bunu yapmasa gunahları emreder. Bunu yapamazsa kişiyi ibÂdet ve taatlerde geri bırakmaya calışır. Bunu da yapamazsa amellerini boşa cıkarmak icin kişinin icine ibÂdetlerde gosteriş arzusu sokar. Bunu da yapamazsa adamın gonlune kendini beğenme ve amellerini cok gorme duygusunu koyar. Yine insanı kotu fiillere sevk etmek icin onun kalbine haset, kin, ofke gibi kotu duygular atmaya calışır.
Efendimiz ’le alakalı şu hÂdise şeytanın insana nasıl vesvese verebileceğini muşahhas hÂle getiren cok guzel bir ornektir:
Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ’in hanımlarından Hz. Safiye anlatıyor:
“Resûlullah (s.a.s.) îtikÂfa girmişti. Bir gece onu ziyÂrete gidip konuştum. Sonra eve donmek uzere kalktığım zaman o da beni evime goturmek uzere kalktı. Bu sırada EnsÂr ’dan iki kişi bizimle karşılaştı. Allah Resûlu (s.a.s.) ’i Âilesiyle birlikte gorunce, oradan cabucak uzaklaşmak istediler. Resûlullah (s.a.s.):
«–Biraz yavaş olun, yanımdaki Safiyye bint-i Huyey ’dir» dedi. Onlar:
«–Resûlu ’nun uygunsuz bir davranışta bulunmasından Allah ’ı tenzîh ederiz y Resûlallah!» deyince Efendimiz (a.s.):
«–Şeytan, insanın vucûdunda kanın dolaştığı gibi dolaşır. Onun sizin kalbinize bir kotuluk, bir şuphe atmasından endişe ettim» buyurdu.” (BuhÂrî, ÎtikÂf 11; Muslim, SelÂm 23-25)
Şeytanın vesvesinden kurtulmanın yolları:
› Allah ’ı cok cok zikretmek,
› Allah ’a cok sığınmak,
› Sabır ve sebatla şeytanın taleplerine karşı direnmek ve dediğini yapmamaya gayret gostermek.
NÂs sûresinde sığınılacak şer sadece “şeytanın vesvesesi” iken, sığınmak uzere CenÂb-ı Hakk ’ın esmÂ-i husnÂsından ucu zikredilir. Bunlar Rabb, Melik ve İlÂh isimleridir. Halbuki bir onceki Felak sûresinde dort ayrı şerden sadece “Sabah ’ın Rabbi” vasfıyla Allah ’a sığınmak emredilmekteydi. Bu, şeytanın vesvesesinin, Allah ’a cokca ve ciddiyetle sığınılması gereken ne kadar buyuk bir şer olduğunu izaha kÂfîdir. Birinci sûrede korunması gereken ruh ve beden sağlığı; ikinci sûrede korunması istenen ise din sağlığıdır. Bu, dinin az zarar gormesinin dahi dunyanın cok zarar gormesinden daha onemli olduğunu gosterir.
Hz. Aişe der ki:
“Allah Resûlu (s.a.s.) yatağına vardığı zaman iki elini birleştirir, İhlas, Felak ve NÂs sûrelerini okur ve onlara uflerdi. Sonra o iki eliyle, başından ve yuzunden başlayarak bedeninin on tarafa gelen kısmını meshederdi. Bunu uc kez tekrarlardı.” (BuhÂrî, FezÂilu ’l-Kur ’Ân 14; Tirmizî, Dua 21)
NÂs Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
NÂs Suresi 6. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan