
Anne-babaya ve akrabaya nasıl davranmalıyız? Anne-babaya karşı gelmenin ve akrabalarla ilişkiyi kesmenin hukmu nedir? Anne-babaya karşı gelmek ve akrabalarla illişkiyi kesmek ile ilgili ayet ve hadisler.Anne-babaya karşı gelmenin ve akraba ile ilgiyi kesmenin haram olduğu hakkında ayet ve hadisler.
ANNE-BABAYA KARŞI GELMEK VE AKRABALARLA İLİŞKİYİ KESMEK İLE İLGİLİ AYETLER Akrabalarla İlişkiyi Kesmek ile İlgili Ayetler “(Ey munĂ‚fıklar!) İş başına gececek olursanız, yeryuzunde bozgunculuk cıkarmak ve akraba ile ilgiyi kesmek sizden beklenmez mi? İşte Allah ’ın lĂ‚netlediği, kulaklarını sağır ve gozlerini kor ettiği kimseler bunlardır.” (Muhammed sûresi, 22-23)
Âyet-i kerîme munafıkların en belirgin ozelliklerinden birinin, iş başına gectikleri zaman yeryuzunde bozgunculuk cıkarıp ortalığı karıştırmak olduğunu soyluyor. Onlar CĂ‚hiliye devrinde yağmacılıkla, talan ve vurgunla yuvaları yıkıp perişan ederlerdi. Kız cocuklarını diri diri toprağa gommekten cekinmezlerdi.
İkinci onemli ozellikleri ise akraba ile ilgiyi kesmek, onları arayıp sormamak, yardımlarına koşmamaktı. Akrabalar arasında tatsızlık cıkarırlar, birbiriyle cekişip dururlardı.
İşte Allah TeĂ‚lĂ‚ boyle yapan kimseleri lĂ‚netlemiştir. Onların kulaklarını sağır ettiği icin ilĂ‚hî sozu duyup anlamazlar. Gozlerini kor ettiği icin gercekleri goremezler. Onlar işte boylesine duşuncesiz kimselerdir.
Demekki akrabayı arayıp sormamak, onları ziyaret edip gonullerini almamak, elden gelen yardımı yapmamak mu ’minlerin değil munafıkların ozelliğidir. Peygamber Efendimiz ’in muhtelif hadislerinde belirttiğine gore akrabayı ziyaret etmek Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın hoşnutluğunu kazanmaya, cennete girmeye ve omrun uzamasına vesile olur. Akraba ile ilgiyi kesmek ise Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın rahmetinden uzaklaşmaya ve cehennemi boylamaya sebep olur.
“Onlar Allah ’a soz verdikten sonra verdikleri sozu bozarlar, Allah ’ın gozetilmesini emrettiği kimselerle ilgiyi keserler ve yeryuzunde bozgunculuk yaparlar. İşte onlar lĂ‚nete uğramışlardır; cehennem de onlar icindir.” (Rad sûresi, 25)
Allah TeĂ‚lĂ‚ insanları daha dunyaya getirmeden once kendilerinden bir soz almıştı. Bu sozleşmeye gore O ’nu rableri kabul edecekler ve ona asla karşı gelmeyeceklerdi. Fakat insanların bir kısmı sozlerinde durmayıp vefasızlık ettiler. Verdiği sozden caymak, akraba ile ilgiyi kesmek ve yeryuzunde fesat cıkarmak munafıklara ozgu davranışlardır.
Âyet-i kerîmenin konumuzla ilgili yanı şudur: Akrabalık haklarını gozetmeyi bizzat Allah TeĂ‚lĂ‚ emrettiği icin bir mu ’min akrabasıyla ilgisini kesemez. Onları ihmĂ‚l edip unutamaz. Kendilerine asla fenalık yapamaz. Boylesi vefasızlık ancak munafıklardan beklenir.
Anne-Babaya Karşı Gelmek ile İlgili Ayet “Rabbin şoyle emretti: Sadece Allah ’a ibadet edeceksiniz. Anne ve babanıza iyi davranacaksınız. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa, sakın onlara “of!” bile deme! Onları azarlama! Onlara saygıyla hitap et! Onlara merhamet ederek tevĂ‚zu kanadlarını ac da, “Rabbim! Kucukluğumde onlar beni nasıl şefkatle buyuttulerse, sen de onlara oyle merhamet et, de!” (İsrĂ‚ sûresi, 23-24)
Bir onceki konuda bu Ă‚yet-i kerîme yine gecmiş ve orada şoyle acıklanmıştı:
Bircok Ă‚yet-i kerîmede Allah ’a ibadet emrinin hemen peşinden ana ve babaya itaatin gelmesi cok mĂ‚nalıdır. Bunu şoyle anlamak uygun olur:
Sen yuzune konan bir sineği bile kovamayacak kadar gucsuzken, annen ile babanda, Allah ’ın yetiştirip buyutme, merhamet edip koruma sıfatları kendini gosterdi. Oyleyse sen oncelikle Allah ’ın birliğini kabul edecek, onun peşinden de ana ve babana iyilik ve itaat edeceksin. Onlar senin yanında yaşlanacak olursa, hoşuna gitmeyecek bir hareket yaptıklarında sakın onları azarlama; gonullerini kırma! Bir zamanlar sen de hoşa gitmeyen işler yaptığında, annen ve baban seni anlayışla karşılardı. Şimdi onlar yaşlandı. Senin cocukluk gunlerinde yaptıklarına benzer garip hareketler yapabilirler; yersiz bulacağın sozler soyleyebilirler. Sen de onlara aynı şekilde anlayış goster; şefkatli ve merhametli ol! Bununla da kalma, onlara merhamet etmesi, gunahlarını bağışlaması icin CenĂ‚b-ı Hakk ’a dua edip yalvar!
ANNE-BABAYA KARŞI GELMEK VE AKRABALARLA İLİŞKİYİ KESMEK İLE İLGİLİ HADİSLER “Buyuk Gunahların En Ağırını Size Haber Vereyim mi?” Hadisi Ebû Bekre Nufey İbni HĂ‚ris radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Buyuk gunahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye uc defa sordu. Biz de:
- Evet, yĂ‚ Resûlallah, dedik. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Allah ’a şirk koşmak, anne-babaya itaatsizlik etmek” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve “İyi dinleyin, bir de yalan soylemek ve yalancı şĂ‚hitlik yapmak” buyurdu. Bu sozu durmadan tekrarladı. Daha fazla uzulmesini istemediğimiz icin keşke sussa, diye arzu ettik. (BuhĂ‚rî, ŞehĂ‚dĂ‚t 10, Edeb 6, İsti ’zĂ‚n 35, İstitĂ‚be 1; Muslim, ÎmĂ‚n 143. Ayrıca bk. Tirmizî, ŞehĂ‚dĂ‚t 3, Birr 4, Tefsîru sûre (4) 5)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Gunahlar buyuk ve kucuk gunah olmak uzere iki kısma ayrılmaktadır. Kur ’an ’da veya hadiste ağır tehdit, lĂ‚net ve ceza ongorulen suclar buyuk gunah kabul edilmektedir. Hadisimizde buyuk gunahlardan ucu sayılmıştır. Bunlar: Allah ’a ortak koşmak, anne-babaya itaatsizlik etmek, yalancılık ve yalancı şĂ‚hitlik yapmaktır.
Bir sonraki hadiste bunlara haksız yere adam oldurmek ve yalan yere yemin etmek sucları ilĂ‚ve edilmiştir.
Aşağıda insanı helĂ‚k eden yedi suc adıyla buyu yapmak, fĂ‚iz yemek, yetim malı yemek, savaştan kacmak ve namuslu kadınlara iftira etmek suclarının bunlara ilĂ‚ve edildiği gorulecektir. Nitekim Sunen-i NesĂ‚î ’deki muhtasar bir rivayette gorulduğu uzere Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyuk gunahların hangileri olduğunu soran bir sahĂ‚bîye, bunların yedi tĂ‚ne olduğunu soylemiştir. (Tahrîm 3)
Peygamber Efendimiz bazı buyrukları, kolay oğrenilmesi icin gruplar hĂ‚linde saymıştır. Buyuk gunahları da muhtelif hadîs-i şerîflerde ikili, uclu, dortlu kumeler icinde bildirmiştir. Tanınmış muhaddis Zeynuddin el-IrĂ‚kî Peygamber Efendimiz ’in ve ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın buyuk gunah diye saydıkları sucların kırk kadar olduğunu soylemektedir.
Bazı Ă‚limler buyuk gunahları mustakil eserlerde toplayıp acıklamışlardır. Ornek olarak şohretli Ă‚limlerimizden Zehebî ’nin (o. 748/1347) el-KebĂ‚ir ve beyĂ‚ni ’l-mehĂ‚rim, İbni Hacer el-Heytemî ’nin (o. 974/1566) ez-ZevĂ‚cir an iktirĂ‚fi ’l-kebĂ‚ir adlı eserlerini sayabiliriz. İbn Hacer el-Heytemî dinin butun yasaklarını iki ciltten oluşan eserinde ayrı ayrı incelemek suretiyle buyuk gunahların 467 tane olduğunu soylemiştir.
Buyuk gunahların birinci derecede ağırı, şuphesiz Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya ortak (şirk) koşmak, yĂ‚ni onun gibi bir başka ilah veya ilahlar bulunduğunu ileri surmektir. Abdullah İbni Mesut Hazretleri en buyuk gunĂ‚hın ne olduğunu merak etmiş ve Resûlullah Efendimiz ’e:
- Allah katında en buyuk gunah hangisidir? diye sormuş, Efendimiz de ona verdiği cevapta:
- “Seni yaratmış olduğu hĂ‚lde Allah ’a şirk koşmandır” buyurmuştur. (Muslim, ÎmĂ‚n 141)
Kur ’Ă‚n-ı Kerîm insanın yapabileceği en buyuk zulum ve haksızlığın Allah ’a şirk koşmak olduğunu belirtmiştir. (Lokman sûresi, 13)
İkinci en buyuk gunah, ana babaya veya onlardan birine Ă‚si olmaktır. Konumuzun başındaki ucuncu Ă‚yet-i kerîmede gorulduğu gibi ana babaya itaat Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya itaatle yanyana zikredilmiş ve “Rabbin şoyle emretti: Sadece Allah ’a ibadet edeceksiniz. Ana ve babanıza iyi davranacaksınız” buyurulmuştur.
Burada Efendimiz konuyu olumsuz yonden ele aldığı ve ona itaat değil itaatsizlik acısından baktığı icin Allah ’a isyĂ‚n ile ana babaya isyĂ‚nı yine yanyana zikretmiştir. Farz-ı ayn olmayan cihĂ‚da gidebilmek icin bile ana babanın iznini arayan yuce dinimiz, onların gunah olmayan her buyruklarını yapmayı emretmekte, istemedikleri şeyden de uzak durmayı tavsiye etmektedir.
İnsanın iyiliği veya kotuluğu, varlığının sebebi olan ana veya babasına veya onlardan birine davranışıyla ortaya cıkar. Ana ve babasına iyilik etmeyen birinden başkalarına nasıl iyilik beklenebilir? Yuzune konan sineği bile kovalamaya mecĂ‚li olmadığı, ihtiyacını ve sıkıntısını bildirmeye guc yetiremediği bir devreden itibaren kendisini el bebek gul bebek yetiştiren insanlara kotu davranan bir kimse herkese fenalık yapabilir. Anasına ve babasına iyi davranmayan birinden ne vatana ne millete ne de insanlığa bir fayda gelir.
Ucuncu en buyuk gunah yalan soylemek ve yalancı şĂ‚hitlik yapmaktır. Yuce Kitab ’ımızda yalan soylemekle, Allah ’a itaatsizliğin simgesi olan puta tapmak bir tutulmuş ve “O hĂ‚lde putlara saygı gostermekten ve yalan sozden sakının” buyurulmuştur. (Hac sûresi, 30) Yalan yere şĂ‚hitlik yapılarak bir insanın ciğnenen hakkının buyuk veya kucuk olması arasında bir fark yoktur. Yalanı en ağır suclardan biri yapan husus, birine şuurlu olarak haksızlık etmektir. Diğer bir soyleyişle helĂ‚li haram, haramı da helĂ‚l saymaktır.
İki buyuk gunahı soyledikten sonra sıra ucuncusune gelince Resûlullah ’ın dayandığı yerden doğrulup oturması, yalancılığın ve yalancı şĂ‚hitliğin ne buyuk bir haram olduğunu iyice anlatmak icindir. Cunku insanlar gunluk hayatlarında yalana sık sık başvururlar. Daha kotusu, yalan soylemeyi fazla onemsemezler. Bazı insanlar ne buyuk haksızlık ettiklerini bile duşunmeden, hatır icin yalancı şĂ‚hitlik yapabilirler. Yalanı ve yalancı şĂ‚hitliği buyuk suc yapan hususlardan biri, verdiği zararın yaygın olmasıdır. Şirkin fenalığı genellikle insanla rabbi arasındadır. Yalanda ise durum oyle değildir. Yalan ve yalancı şĂ‚hitlik sucunun buyukluğu, verdiği zararın buyukluğu ile olculur.
Peygamber Efendimiz ’in buyuk gunahları saymaya başlamadan once uc defa “Buyuk gunahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye sorması, soyleyeceği sozun onemine ve dolayısıyla bu gunahların ne derece ağır olduğuna ashĂ‚bının dikkatini cekmek icindir.
Hadisimizin sonundaki bir ifadeden ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın Resûl-i Ekrem Efendimiz ’i ne kadar cok sevdiğini gormekteyiz. Onun yalandan ve yalancı şĂ‚hitlikten sakındırırken mubarek nefesini tuketmesine pek uzulmuşler ve bu sebeple keşke sussa da kendini daha fazla yormasa diye temenni etmişlerdir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Gunahlar buyuklu kucukludur. Gunahın buyukluğu, verdiği zararın buyukluğu ile olculur. Buyuk gunahların en ağırı Allah ’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek ve yalan soylemek, yalancı şĂ‚hitlik yapmaktır. Peygamber Efendimiz ummetine olan şefkati sebebiyle onları gunahlardan sakındırmak icin kendisini Ă‚detĂ‚ paralamıştır. AshĂ‚b-ı kirĂ‚m Peygamber Efendimiz ’i cok sevdikleri icin onun uzulmesine gonulleri razı olmazdı. Buyuk Gunahlar ile İlgili Hadis Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhumĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore Peygamber aleyhisselĂ‚m şoyle buyurdu:
“Buyuk gunahlar şunlardır: Allah ’a ortak koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam oldurmek ve yalan yere yemin etmek.” (BuhĂ‚rî, EymĂ‚n ve ’n-nuzûr 16, DiyĂ‚t 2, İstitĂ‚betu ’l-murteddîn 1. Ayrıca bk. Tirmizî, Tefsîru sûre (4) 6; NesĂ‚î, Tahrîm 3, KasĂ‚me 48)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Bu hadiste dort buyuk gunahtan sozedilmektedir. Bunlardan ilk ikisi olan Allah ’a ortak koşmak ve ana babaya itaatsizlik etmek sucları, bir onceki hadiste de ilk iki sırada yer almıştı. Bu iki buyuk gunahın oncelikle ve yanyana zikredilmesinin sebebi şudur:
Allah TeĂ‚lĂ‚ insanı olumden sonra başlayacak olumsuz bir hayatı ve orada gozlerin gormediği tukenmez nimetleri kazansın diye yaratmıştır. İnsanı yaratmak icin de ana ile babayı birer vĂ‚sıta kılmıştır. Demek ki insan, yoktan vĂ‚redilmesine sebep olan varlıklara karşı minnet borcludur. Bu minneti unutup onlara nankorluk etmesi ise iki buyuk gunahtır.
“Haksız yere adam oldurmek”, sebep olduğu fenalıklar bakımından şirkten hemen sonra gelen bir gunah olarak kabul edilmiştir. Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın belirttiğine gore (MĂ‚ide sûresi, 32) haksız yere cana kıyan kimse, butun insanları oldurmuş sayılır. Ustelik Allah ’ın verdiği canı, hicbir yetkisi olmadığı hĂ‚lde almaya kalkmıştır. Zira cana kıyanın canına kıyılması gerektiğine dair hukum verme yetkisi, yeryuzunde bozgunculuk yapanı oldurme hakkı şahıslara değil, devlete verilmiştir.
“Yalan yere yemin etmek”, tıpkı yalan soylemek ve yalancı şĂ‚hitlik yapmak gibi buyuk gunahlardan biridir. Hadisin rĂ‚vilerinden şohretli muhaddis Şa`bî ’nin (o. 103/721) acıkladığına gore yalan yere yemin, bir muslumanın malını haksız yolla elde etmek icin yapılan yemindir. Boylesi haksız yemin insanı once gunaha daldırdığı, ardından da cehenneme soktuğu icin “yemîn-i gamûs” diye adlandırılmıştır.
Hadisimizde insanın once Rabbine, sonra en yakını olan ana babasına, daha sonra da insanlara karşı kulluk, evlatlık ve insanlık gorevlerini yapmamaktan kaynaklanan suclar sıralanmıştır.
Bu hadiste buyuk gunahlardan sadece dordunun sayılmasının ceşitli sebepleri olabilir. Bu dort gunah, buyuk gunahların en ağırı olabilir. Belki de bu hadisin soylendiği yerde bulunan kimselerin durumu, kendilerine ozellikle bu gunahları hatırlatmayı gerektiriyordu. Oğretim kolaylığı sebebiyle o sırada sadece bunlar soylenmiş olabilir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Allah ’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek, haksız yere adam oldurmek ve yalan yere yemin etmek en buyuk gunahlardır. İnsana yakışan, bu tuyler urperten suclardan şiddetle kacınmaktır. “Bir Kimsenin Kendi Anne-Babasına Sovmesi Buyuk Gunahlardandır” Hadisi Yine Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhumĂ‚ ’dan rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “Bir kimsenin kendi anne-babasına sovmesi buyuk gunahlardandır” buyurmuştu. AshĂ‚b-ı kirĂ‚m:
- YĂ‚ Resûlallah! İnsan kendi ana babasına hic sover mi? deyince:
- “Evet, tutar birinin babasına sover, o da onun babasına sover. Birinin anasına sover, o da onun anasına sover” buyurdu. (Muslim, ÎmĂ‚n 146. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 4)
Başka bir rivayete gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
- “İnsanın kendi ana babasına lĂ‚net etmesi en buyuk gunahlardandır” buyurmuştu. AshĂ‚b-ı kirĂ‚m:
- “YĂ‚ Resûlallah! Bir kimse kendi ana babasına nasıl sover?” deyince:
- “Birinin babasına sover, o da onun babasına sover. Adamın anasına sover, o da onun anasına sover” buyurdu. (BuhĂ‚rî, Edeb 4. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, Edeb 120)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Anne-babaya itaatsizlik etmenin en buyuk gunahlardan olduğu, bundan onceki iki hadiste de zikredildi. Burada ise yine itaatsizlik demek olan ana ve babaya sovme ve onlara sovulmeye sebep olma gunahları ele alınmaktadır.
Anasına veya babasına başkalarını sovduren evlatlar cok olmakla beraber, terbiyesizlik cukurunun dibine indiği icin onlara bizzat soven hayırsız evlatlar da vardır. Ebeveynine hakaret edilmesine imkĂ‚n veren kimselerin bu yaptığı buyuk gunah sayıldığına gore, onlara bizzat soven evlatların sucu şuphesiz en buyuk gunahlardan biri olur. AshĂ‚b-ı kirĂ‚m ana babaya bizzat sovecek evlatların bulunmasına pek ihtimal vermedikleri icin, boyle hayırsızlar da olabilir mi diye sordukları zaman, Resûl-i Ekrem Efendimiz bu gunahın dolaylı olarak yapılan yaygın şeklini hatırlatmıştır.
Birine sovmenin doğuracağı kotulukler, Ă‚yet-i kerîmede bir başka acıdan ele alınmıştır. Allah TeĂ‚lĂ‚ şoyle buyurmaktadır:
“Allah ’tan başkasına tapanlara (ve onların putlarına) sovmeyin. Sonra onlar da bilmeyerek Allah ’a soverler.” (EnĂ‚m sûresi, 108)
Hem bu Ă‚yet-i kerîme hem de hadisimiz gunaha girilmesine imkĂ‚n hazırlayan yolların kapatılmasını tavsiye etmektedir. İşte bu sebeple her gunahı bir yılan gibi gormesi gereken mu ’min, gunahlardan uzak durduğu gibi, insanı gunahlara goturen sebeplerden de uzak durmalıdır. Bu prensibi konumuza uygulayarak şoyle diyebiliriz:
İnsan kavga ederken birinin yakınına sovduğu zaman, onun da aynı şekilde hakaret edeceğini kesinlik derecesinde bilmeli ve kimseye sovmemelidir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Ana ve babaya sovmek cok buyuk bir gunahtır. Ana ve babaya sovulmesine imkĂ‚n ve fırsat vermek onlara itaatsizlik etmektir. Başkalarına sovup hakaret eden kimse, kendi yakınlarına hakaret edilmesine sebep olacağı icin bu kotu davranıştan vazgecmelidir. İnsan bir sozu anlamadığı zaman, ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın yaptığı gibi, sorup oğrenmelidir. “Akrabasıyla İlişkisini Kesen Kimse Cennete Giremez” Hadisi Ebû Muhammed Cubeyr İbni Mut ’ım radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Akrabasıyla ilişkisini kesen kimse cennete giremez.” (BuhĂ‚rî, Edeb 11; Muslim, Birr 18, 19. Ayrıca bk. Ebû DĂ‚vûd, ZekĂ‚t 45; Tirmizî, Birr 10)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Hadîs-i şerîfimiz “Kesen cennete giremez” şeklinde rivayet edilmiştir. Bunu “Yol kesen cennete giremez” şeklinde anlamak mumkundur. Ancak hadisin Sahîh-i Muslim ’deki iki rivayetinden biri “Akrabasıyla ilgisini kesen cennete giremez” şeklindedir. Demek ki hadisimiz akrabasıyla ilgiyi kesenleri tehdit etmektedir. Akraba ve hısımlarını unutan kimselere dinimizin nasıl baktığı bu hadiste pek guzel anlatılmaktadır. Akrabasını unutanlardan memnun olmayan Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın onları cennetine girmeye lĂ‚yık gormediği anlaşılmaktadır. Akrabanın onemini ve akrabalık duygusunun yaşatılması gerektiğini carpıcı bir ifadeyle dile getiren hadisimiz, vefasız akrabaları tehdit etmektedir. Akrabasını ihmĂ‚l eden bu hayırsızların, hic sıkıntı cekmeden cennete ilk girecek bahtiyarlarla birlikte olamayacakları, bu buyuk şereften mahrum kalacakları belirtilmektedir.
Akraba ile ilgiyi kesmek onemli bir gunah olduğu icin, bu sucu işleyenler, ancak cezalarını cektikten sonra cennete girebilecektir.
Akrabasını ihmĂ‚l edenlerin cennete hic girmeyeceğini soylemek mumkun değildir. Zira imĂ‚nı olan herkesin, onunde sonunda cennete gireceği kesindir. Ama bir kimse akrabayı busbutun ihmĂ‚l etmenin haram olduğunu bile bile bunun bir sakıncası bulunmadığına inanıyorsa, işte o şahıs cennete gercekten giremez. Akrabası ile ilgiyi kesen kimsenin yaptığı zulum ve haksızlık sebebiyle cennete girmeyi haketmediğini Peygamber Efendimiz ’in şu tuyler urperten ifadesi belirtmektedir:
“Âhirette cezasını ayrıca vermekle beraber, dunyada Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın cabucak cezalandırmasını en fazla hak eden gunahlar, zulum ve akrabasını ihmĂ‚l etmektir” (Ebû DĂ‚vûd, Edeb 43; Tirmizî, KıyĂ‚me 57; İbni MĂ‚ce, Zuhd 23)
Hadisten Oğrendiklerimiz Allah TeĂ‚lĂ‚ akrabasını unutanları sevmez. Cennete en once girmek buyuk bir bahtiyarlık olduğu hĂ‚lde, akrabasını unutanlar bu saĂ‚detten mahrum kalacaklardır. Akraba ile ilgiyi kesmenin hicbir gunahı yok diyenler, cennete hic giremeyeceklerdir. Anne-Babaya Karşı Gelmek ile İlgili Hadis Ebû ÎsĂ‚ Mugîre İbni Şu ’be radıyallahu anh ’den rivayet edildiğine gore Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şoyle buyurdu:
“Allah TeĂ‚lĂ‚ size anne-babaya itaatsizlik etmeyi, verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi istemeyi ve kız cocuklarını diri diri toprağa gommeyi haram kılmış; dedikodu yapmayı, cok soru sormayı ve malı israf etmeyi de mekruh kılmıştır.” (BuhĂ‚rî, İstikrĂ‚z 19, Edeb 6, ZekĂ‚t 53; Muslim, Akdıye 10-14)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Resûl-i Ekrem Efendimiz bu hadis-i şerifte ucu haram, ucu mekruh olmak uzere altı meseleden sozetmiştir. Once haram olan meseleleri acıklayalım.
“Ana babaya itaatsizlik” Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın haram kıldığı uc şeyden biridir. Sozle veya davranışla ana veya babayı uzmek, gonullerini kırmak dinimizde buyuk gunahlardan biri sayılmıştır. Bazı hadislerde kıyamet gununde Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın ana ve babasına itaatsizlik eden kimselerin yuzlerine bakmayacağı belirtilmiştir. (NesĂ‚î, ZekĂ‚t 69) Anne veya baba dinin emirlerine uymaması icin evlĂ‚dına baskı yapıyorsa, bu konudaki sozleri elbette dinlenmez. Hadisteki ifade “Allah TeĂ‚lĂ‚ size analara itaatsizlik etmeyi haram kıldı” şeklinde olmakla beraber, bundan annelerle birlikte babaların da kastedildiği bellidir. Ebeveyne saygı ve itaatten soz edilen bazı hadislerde sadece babanın adı gecer. Burada ozellikle annelerin zikredilmesi, bazı hayırsız evlatların onların aşırı sevgi ve şefkatini kotuye kullanması sebebiyle olmalıdır. Bir de anneler bunye itibariyle babalardan daha zayıftır. Ne yazık ki bu durum bazı saygısız cocukları onlara karşı daha kustahca davranmaya sevk etmektedir.
“Verilmesi gerekeni vermeyip almaya hakkı olmayan şeyi isteme” ifadesinin mĂ‚nasını Ahmed İbni Hanbel ’e sormuşlar, o da “elindeki malı Allah rızası icin yoksullara vermemek, buna karşılık elini uzatıp başkalarından istemek” anlamına geldiğini soylemiştir. Bu ifade borcunu vermemek, buna karşılık başkalarından borc istemek anlamına da gelir. Hadîs-i şerîf cimriliği ve ihtiyacı olmadığı hĂ‚lde dilenmeyi yasaklamaktadır. Kısaca belirtmek gerekirse, parasını bir yerlere vermesi gerektiği hĂ‚lde vermemeyi, almaya hakkı olmayan şeyi de istemeyi Allah TeĂ‚lĂ‚ haram kılmıştır.
“Kız cocuklarını diri diri toprağa gomme” Ă‚deti, CĂ‚hiliye devri dediğimiz İslĂ‚m oncesi Arap toplumunda yaygındı. Kızları gecim sıkıntısını bahĂ‚ne ederek veya ileride kotu yola duşer de beni topluma karşı utandırır diyerek ortadan kaldırırlardı. Bazan doğumu yaklaşan bir kadın cole giderek bir cukurda doğum yapar, cocuk erkek olursa alıp getirir, kız olursa cukura gomuverirdi. Bazıları da kız cocuğu biraz buyuyunce gezdirme bahĂ‚nesiyle onu alıp cole goturur, bir kuyuya itip gelirdi. (Geniş bilgi icin bk. M. Yaşar Kandemir, Orneklerle İslĂ‚m AhlĂ‚kı, s. 63-67)
Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’in muhtelif Ă‚yetlerinde bu cirkin Ă‚dete temas edilmekte, kızı dunyaya gelen Arab ’ın uzuntusu tasvir edilmektedir. Bu Ă‚yetlerden biri şoyledir:
“Onlardan birine bir kızının dunyaya geldiği mujdelendiği zaman yuzu kızarır, hiddetinden kopurur. Kendisine verilen kotu mujde yuzunden halktan gizlenmeye calışır. Kız cocuğunu utana utana tutsun mu? Yoksa toprağa mı gomsun diye duşunur durur. Onlar ne kotu hukum veriyorlar.” (Nahl sûresi, 58-59)
Şimdi de mekruh olan uc meseleyi acıklayalım. “Dedikodu” denince gereksiz, anlamsız ve faydasız konuşmalar hatıra gelmektedir. Falan şoyle şoyle dedi, filan da ona şu karşılığı verdi şeklindeki faydasız konuşmaların tekrarlanması, bir insanın ozel hayatına dair konuların sohbet mevzuu yapılması birer dedikodudur. Boylesi konuşmaların gunah ve cirkin olmasının asıl sebebi, hicbir araştırmaya dayanmayan yalan yanlış bilgilerin tekrarlanıp durmasıdır. “Her duyduğunu soylemek, insana yalan olarak yeter” hadîs-i şerîfi, dedikodunun neden gunah olduğunu gostermektedir. Bununla beraber dedikodunun daha da koyulaşarak haram olan gıybet ve kovuculuğun sınırlarına dayanması ve buyuk bir gunaha donuşmesi soz konusudur.
“Cok soru sormak” kotu bir alışkanlıktır. Bu huy, hem soru sorulan kimseyi rahatsız eder hem de bunu bir alışkanlık hĂ‚line getiren kimsenin gereksiz konularla uğraşmasına yol acar. Cok soru soran bazı kimseler, muhataplarını bir nevi imtihan etmek isterler. Boylece faydasız tartışmalara ve cekişmelere yol acarlar. İslĂ‚miyet ’in ilk donemlerinde Hz. Peygamber ’e cok soru sormak şu Ă‚yet-i kerîmeyle yasaklanmıştı: “Ey imĂ‚n edenler! Acıklandığı takdirde hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın.” (MĂ‚ide sûresi, 101) Cunku ashĂ‚b-ı kirĂ‚mın Hz. Peygamber ’e sorduğu bazı gereksiz sorular, bazan Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın onlara, dolayısıyla butun muslumanlara yeni gorevler ve sorumluluklar yuklemesine yol acabiliyordu. Bu sebeple Nebiyy-i Muhterem Efendimiz “Size bildirmediğim hususları bana bırakın, sormayın” buyurmak suretiyle gerekmedikce soru sormayı yasaklamıştı. Demek ki gereksiz sorular, insana faydadan cok zarar getirmektedir.
Hadisin bu şıkkı “cok soru sorma” şeklinde anlaşıldığı gibi, “insanlardan bir şeyler isteme ve dilenme” anlamına da gelmektedir. Maddî sıkıntı ceken kimselerin, ihtiyaclarını giderecek kadar dilenmesi, dinimizce uygun gorulmuştur. Ancak Resûl-i Ekrem Efendimiz servet toplamak icin dilenen kimselerin, gercekte kendilerini yakmak uzere ateş koru biriktirdiklerini, insanlara yuz suyu doken bu kimselerin Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın huzuruna iskelet gibi bir suratla varacaklarını belirtmiştir.
“Malı israf etmek”, onu Allah TeĂ‚lĂ‚ ’nın uygun gormediği şekilde harcamak demektir. Mal insanın zaruri ihtiyaclarını temin etmesine ve kimseye el acmadan huzur icinde yaşamasına imkĂ‚n verir. Onu har vurup harman savuranlar, bir muddet sonra başkalarına muhtac duruma duşerler. Diğer bir soyleyişle, malı Ă‚hiret azığı yaparak Allah yolunda harcamak iyi bir davranıştır. İhtiyacı olan yakınlarından başlamak uzere insan malını dilediği gibi harcayabilir; bu harcama helĂ‚ldir. Dinin yasakladığı yerlere harcamak ise haramdır.
Bir de canın istediği, nefsin arzu ettiği yerlere yapılan mubah harcamalar vardır. İnsanların hĂ‚line ve mal varlığına gore farklılık arzetmekle beraber, bu kabil harcamalar genellikle israf sayılmaz. Orf ve gelenekler de bu konuda bir olcudur. Cok zengin bir kimsenin bazı ozel zevkleri icin yaptığı bir harcama normal karşılandığı hĂ‚lde, orta halli birinin aynı konudaki harcaması israf sayılabilir. Şu Ă‚yet-i kerîme bu konuda en sağlam olcuyu getirmektedir:
“Onlar mallarını harcadıkları zaman israf etmezler. Cimrilik de gostermezler. İkisi arasında orta bir yol tutarlar.” (FurkĂ‚n sûresi, 67)
Hadisten Oğrendiklerimiz Şu uc davranış haramdır: Ana babaya itaatsizlik etmek. ZekĂ‚t, sadaka gibi verilmesi gereken harcamayı yapmamak ve almaya hakkı olmayan bir şeyi isteyip almak. Kız cocuklarını diri diri toprağa gommek. Şu uc davranış mekruhtur: Dedikodu etmek. Gereksiz sorular sormak veya dilenmek. Malı harvurup harman savurmak. Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan