Bakara Suresi 172. ayeti ne anlatıyor? Bakara Suresi 172. ayetinin meali, Arapcası, anlamı ve tefsiri...Bakara Suresi 172. Ayetinin Arapcası:يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا كُلُوا مِنْ طَيِّبَاتِ مَا رَزَقْنَاكُمْ وَاشْكُرُوا لِلّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ اِيَّاهُ تَعْبُدُونَ
Bakara Suresi 172. Ayetinin Meali (Anlamı):Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helÂl olanlarından yiyin! Eğer yalnız Allah ’a kulluk ediyorsanız O ’na şukredin!
Bakara Suresi 172. Ayetinin Tefsiri:168. ayette butun insanlara hitap edilerek yalnızca helÂl ve temiz rızıklardan yemeleri emredilmişti. Bu Âyet-i kerîme ise, mu ’minlere hitapla başlamakta ve olardan:
İhsan edilen rızıkların temiz ve helÂl olanlarından yemelerini; kotu ve haram olanlarından kacınmalarını,
Sadece Allah TeÂl ’ya kulluk şuuru icinde, yine O ’na şukretmelerini istemektedir.
Zira Cenab-ı Hakk ’ın rızık olarak verdiği şeylerin imtihan gerceği ve hayatın bir kısım dengeleri acısından helÂli olduğu gibi haramı, temizi olduğu gibi temiz olmayanı da mevcuttur. O halde rızıkların temizlerinden ve kimsenin hakkı gecmeden, meşrû şekilde kazanılan helÂllerinden insana yakışır tarzda yenmelidir. Yemede olculu olmak gerektiği gibi helÂl, hoş ve temiz şeyleri de haram saymamak lazımdır.
Âyet-i kerîmedeki “yiyiniz” emri genel mÂnada “mubahlık” ifade etse de, bir kısım “yeme”lerin vacip olmasını engellemez. Zira yemenin mubah olan kısmı olduğu gibi, farz olan kısmı da vardır. Mesela bir insanın olmeyecek kadar yemesi farzdır. Bir kimse, imkÂnı olduğu halde yemez de aclıktan olurse intihar etmiş sayılır ve gunahkÂr olur. Sonra zarûret miktarından fazla olarak ibÂdete kuvvet kazanmak icin yemek menduptur. Doyacak kadar yemek mubah, ondan fazlası ise haramdır. İşte “yiyiniz” emri butun bunları icine almaktadır. (RÂzî, V, 9) O halde mu ’min, temiz ve helÂl olan rızıklardan gecimini temin edecek, kendisine bu nimetleri ikram eden Allah TeÂl ’ya şukredecektir. Sahip olduğu her turlu nimeti, helÂl ve temiz rızıklarla beslenen vucudunu, gorunen ve gorunmeyen azalarını, yaratılış gayelerine uygun bir şekilde kullanacaktır. Cunku şukrun gercek bir şekilde yerine getirilmesi, nimeti ihsan edene bu suretle karşılık vererek saygı gostermektir.
Habîb-i Ekrem Efendimiz, bir insanın duasının kabul edilebilmesi icin, harÂm ve helÂle dikkat etmesi gerektiğini vurgulayarak şoyle buyurur:
“Allah TeÂl temizdir, ancak temiz olanları kabul eder. O, peygamberlerine emrettiği şeyi mu ’minlere de emretmiştir. CenÂb-ı Hak peygamberlere:
«Ey peygamberler! Temiz ve helÂl olan rızıklardan yiyin ve dÂima sÂlih ameller işleyin» (Mu ’minûn 23/51) buyurmuştur. Mu ’minlere de aynı şekilde:
«Ey iman edenler! Size verdiğimiz rızıkların temiz ve helÂl olanlarından yiyin!» (Bakara 2/172) buyurmuştur. Bir kimse Allah yolunda uzun seferler yapıyor. Sacı başı dağınık, toza toprağa bulanmış vaziyette ellerini gokyuzune acarak: «YÂ Rabbî! YÂ Rabbî!» diye yalvarıyor. Halbuki onun yediği harÂm, ictiği harÂm, gıdası da harÂmdır. Boyle birinin duası nasıl kabul edilir!” (Muslim, ZekÂt 65)
HelÂl lokma yeme bakımından Seyyid Nur Muhammed BedvÂnî (k.s.) ’un şu gayreti ornek alınmaya değer bir davranıştır:
“Hazret midesine haram girmemesi icin elinden geleni yapardı. Yiyeceği ekmeğin buğdayını bulur, ununu oğutur, hamurunu eli ile yoğurur, ekmeğini de kendisi pişirirdi. Ekmeği kurutur, bir yere bırakır, aclık bastırınca ondan alır yerdi. Cok da yemezdi, aclığını giderecek kadar bir parca alırdı. Sonra yine murakabe hÂline dalar giderdi. Ekmeği bitince yine kendisi ekmeğini pişirirdi. Onceki gibi yer, ibÂdetine, taatine, murakabesine devam ederdi. Murakabe hÂli o kadar cok idi ki, bu yuzden beli yay gibi olmuştu.” (el-HadÂiku ’l-Verdiyye, s. 808)
İşte Yuce Rabbimiz, insanın maddi-mÂnevî hayatına, onun dunya ve Âhiret saadet ve selametine buyuk onem verdiği icin neyin helÂl neyin haram olduğunu bizzat kendisi beyÂn etmektedir. Cunku akıl ile bunları tam olarak belirleyebilmek coğu zaman mumkun olmamaktadır. Âyet-i kerîmede haram olan yiyeceklerin dort tanesi zikredilmektedir:
Leş: Kendiliğinden olmuş ya da usulune uygun kesilmeden oldurulmuş hayva­nın eti haramdır. Hayvanın etinin yenilebilmesi icin kesim esnasında canlı olması, bu kesim sonucunda olmuş olması gerekir.
Kan: Eti yenen hayvan bile olsa, canlı veya olu hayvanın vucudundan akıp ay­rılmış olan kan haramdır. En‘Âm sûresinin 145. Âyetindeki “akıtılmış kan” ifade­si bunu acıklamaktadır. Buna gore bedende et icinde, ciğerlerde ve dalakta kalan kan et hukmunde olup, helÂldir.
Domuz eti: İslÂm ’da domuz eti kesin olarak haram kılınmış­tır.
Allah ’tan başkasının adına kesilmiş hayvanın eti haramdır. Âyetin bu kıs­mıyla her şeyden once, putlar adına kesilen, onlara kurban edilen hayvanlar kaste­dilmektedir. Zira muşrikler, putlar icin kurban keserken seslerini yukseltip “LÂt ’ın ismiyle, Uzz ’nın ismiyle” derlerdi. Bir muslumanın veya Ehl-i kitabın unutarak veya unutmadan kasdi olarak besmele cekmeksizin kestiği hayvanın etinin yenilip yenilmeyeceği hususunda mezhep Âlimleri arasında goruş ayrılığı vardır. Hanefilere gore sadece kasıtlı olarak Allah ’ı anmadan kesilen hayvanın eti haramdır.
Burada Allah TeÂl bir istisna yaparak, zaruret hallerinde nasıl davranılması gerektiğine ışık tutmaktadır. HelÂl yiyecek bulamadığı icin hayÂtî tehlike, bir kısım uzuvların kaybolmasına etki edecek şiddetli aclık veya zorlama ile yuzyuze gelenlerin, Allah ’ın haram kıldığı şeylerden zarûret miktarı yemelerinde bir gunah yoktur. Ancak iki şarta dikkat edilmelidir: Birincisi boyle bir durumda kalan kişi, aynı durumdaki bir başkasına haksızlık yapmamalıdır. Mesel kendisi gibi zaruret icinde olan bir kimsenin yanında bulduğu bir leşten kendi aclığını giderecek kadar alıp bunu yalnız başına yer ve diğeri yiyecek hicbir şey bulamadığı icin aclıktan olurse bu haramdır. İkincisi, haram şeyi yemek zorunda kalan kimsenin, sadece aclığını giderecek miktar yemesi, ondan fazlasını yememesi lazımdır. Allah Gafûrdur; kullarının her turlu gunahlarını, hususiyle boyle durumlarda yenilen haram şeyin gunahını bağışlar. Rahîmdir; merhameti sınırsızdır, ozellikle boyle zor durumda kalanlara bir kısım ruhsatlar vermek sûretiyle merhamet eder.
Ancak bile bile Allah ’ın ayetlerini gizleyen, hukumlerini az bir dunyalık karşılığı satan ve tercihini sapıklık istikametinde kullananlar ilÂhî bağış ve merhametten istifade edemeyecekler, bilakis cehenneme atılacaklardır:
Bakara Suresi tefsiri icin tıklayınız...
Kaynak: Omer Celik Tefsiri
Bakara Suresi 172. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler icin tıklayınız...
İslam ve İhsan