Ehl-i Beyt nedir, kimlerdir? Ehl-i Beyt kimlerden oluşur? Ehl-i Beyt ile ilgili ayet ve hadisler.Hz. Peygamber ’in sallallahu aleyhi ve sellem Ehl-i Beyt ’ine saygı ve onların ustunlukleri ile ilgili ayet ve hadisler.
EHL-İ BEYT İLE İLGİLİ AYETLER “Ey Ehl-i Beyt! Allah Sizden GunÂhı Gidermek ve Sizi Tertemiz Yapmak İstiyor” Ayeti “Ey Ehl-i Beyt! Allah TeÂl sizden gunÂhı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (AhzÂb sûresi, 33)
Allah TeÂl Peygamber ’inin hanımlarına ve cocuklarına seslenerek, şan ve şereflerini kirletebilecek gunahlardan onları uzaklaştırmak istediğini ve kendilerini tertemiz yapmayı arzu ettiğini belirtiyor. Bu Âyette olduğu gibi, bundan onceki dort Âyette ve bu Âyetin devamında Peygamber Efendimiz ’in hanımlarına hitap edildiği gorulmektedir. İşte bu sebeple Ehl-i Beyt denince oncelikle Resûlullah ’ın hanımları hatıra gelir. Aşağıdaki hadiste Ehl-i Beyt deyiminin icine Peygamber Efendimiz ’in hanımları, cocukları, torunları Hz. Hasan ve Hz. Huseyin ile damadı Hz. Ali ’nin girdiği acıklanacaktır.
Peygamber ’ini gunahlardan koruyan Allah TeÂlÂ, onun aile fertlerinin de gunahlardan arınmalarını ve kendi huzuruna tertemiz gelmelerini diliyor. Peygamber yakını olduklarını duşunerek diğer insanlara da ornek olacak tarzda mukemmel bir hayat sergilemelerini istiyor.
“Kim Allah ’ın Dinine Saygı Gosterirse, Şuphesiz Bu Tutum O Kimselerin Muttakî Olduğunu Gosterir” Ayeti “Kim Allah TeÂl ’nın dinine saygı gosterirse, şuphesiz bu tutum o kimselerin muttakî olduğunu gosterir.” (Hac sûresi, 32)
Âyet-i kerîmede “Allah TeÂl ’nın dini” ifadesiyle, burada ozellikle hac ibadeti ve bu esnada kurban edilecek hayvanlar kastedilmektedir. Hacıların iyi ve semiz hayvanları satın almaları, bu hayvanlara iyi davranmaları ve onları “bismillÂh” diyerek kesmeleri istenmektedir. Bu esaslara saygılı davranmanın bir takv işareti olduğu ve ancak temiz bir kalbe sahip kimselerin dine ve din esaslarına saygı gostereceği belirtilmektedir.
Bu ozel mÂnanın dışında Âyet-i kerîmeye genel olarak baktığımızda, Allah ’ın dinine yani emir ve yasaklarına ancak muttakîlerin saygılı davrandığını oğrenmekteyiz. O halde Allah TeÂl ’nın buyruklarına onem vermeyen kimselerin ona karşı saygısızlık etmiş olacağı kendiliğinden ortaya cıkmaktadır.
EHL-İ BEYT İLE İLGİLİ HADİSLER “Size İki Onemli Şey Bırakıyorum” Hadisi Yezîd İbni HayyÂn şoyle dedi:
Bir gun Husayn İbni Sebre ve Amr İbni Muslim ile beraber Zeyd İbni Erkam ’ın evine gittik. Yanına oturduğumuzda Husayn İbni Sebre dedi ki:
- Zeyd! Sen pek cok lutfa nÂil olmuş bir kimsesin. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’i gordun, sozunu dinledin, onunla birlikte savaşlara katıldın ve arkasında namaz kıldın. Doğrusu buyuk saÂdete erdin, Zeyd! Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’den duyduklarını bize de anlat!
Bunun uzerine Zeyd şunları soyledi:
- Yiğenim! Vallahi cok yaşlandım. Aradan cok zaman gecti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’den duyup oğrendiklerimin bir kısmını unuttum. Bu sebeple size anlattıklarımı oğrenin. Anlatmadıklarım hususunda da beni zorlamayın.
Zeyd sozlerine devamla dedi ki:
Birgun Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Mekke ile Medine arasındaki Hum suyu başında ayağa kalkarak bize bir konuşma yaptı. Allah ’a hamd u senÂdan sonra bize oğut verdi. Sonra da şoyle buyurdu:
- “Ey insanlar! Ben de bir insanım. Yakında Rabbimin elcisi bana da gelecek ve ben onun dÂvetine uyup gideceğim. Size iki onemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya goturen bir rehber ve nur olan Allah ’ın KitÂbı Kur ’an ’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!”
Peygamber aleyhisselÂm Kur ’an ’a sarılma ve ona bağlanma konusunda tavsiyelerde bulundu. Sonra sozune şoyle devam etti:
“Size bir de Ehl-i Beyt ’imi bırakıyorum. Allah ’tan korkun da Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın! Allah ’tan korkun ve Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın!”
Husayn İbni Sebre:
- Zeyd! Peygamber ’in Ehl-i Beyt ’i kimdir? Hanımları da Ehl-i Beyt ’inden değil midir? diye sorunca Zeyd dedi ki:
- Hanımları da Ehl-i Beyt ’indendir. Fakat onun asıl Ehl-i Beyt ’i, kendisinden sonra da sadaka almaları haram olanlardır.
Husayn:
- Sadaka almaları haram olanlar kimlerdir? diye sordu.
Zeyd:
- Ali ’nin ailesi, Akîl ’in ailesi, Cafer ’in ailesi ve Abbas ’ın ailesidir, dedi.
Husayn:
- Bunların hepsine sadaka almak haram mıdır? diye sorunca Zeyd İbni Erkam:
- Evet, cevabını verdi. (Muslim, FezÂilu ’s-sahÂbe 36)
Bir başka rivayete gore Resûl-i Ekrem şoyle buyurdu:
- “Size iki onemli şey bırakıyorum. Bunlardan biri Allah ’ın KitÂb ’ıdır. O Allah ’ın ipidir. Ona yapışan doğru yolu bulur. Onu bırakan da yolunu sapıtır.” (Muslim, FezÂilu ’s-sahÂbe 37)
Zeyd İbni Erkam Medineli bir yetimdi. Onu Abdullah İbni RevÂha hazretleri himÂyesine alıp buyuttu. Uhud Gazvesi ’ne katılmak isteyen UsÂme ve Abdullah İbni Omer gibi cocuklardan biri de Zeyd ’di. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem onları kucuk bulduğu icin savaşa katılmalarına izin vermedi. Hicretin sekizinci yılında yapılan Mûte Savaşı ’na Abdullah İbni RevÂha ’nın terkisine binerek gitti. Daha sonraları Resûlullah Efendimiz ’le birlikte on yedi gazvede bulundu.
Zeyd İbni Erkam ’dan soz edip de onun hayatındaki şu onemli sahneyi anlatmamak olmaz:
Kerbel ’da Hz. Huseyin şehid edilip kesik başı Kûfe ve Basra vÂlisi Ubeydullah İbni ZiyÂd ’ın onune getirildiği zaman Zeyd İbni Erkam da orada bulunuyordu. İbni ZiyÂd elindeki deynekle Hz. Huseyin ’in on dişlerine vurmaya başlayınca Zeyd dayanamadı:
- Cek şu deyneğini! Ben o dişleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ’in optuğunu gozlerimle gordum, dedi ve bu gaddarlık karşısında hıckıra hıckıra ağlamaya başladı.
VÂli İbni ZiyÂd onun bu sozlerine kızdı:
- Eğer yaşını başını almış bir ihtiyar olmasaydın boynunu vururdum, diye cıkıştı.
Zeyd İbni Erkam boyle gurultulere pabuc bırakacak adam değildi. O haksızlık karşısında susmanın dilsiz şeytanlık olduğunu Resûlullah ’dan oğrenmiş bir insandı. Kalkıp giderken oradakilere şoyle haykırdı:
- Ey Araplar! Siz bundan sonra birer kolesiniz. Siz FÂtıma ’nın oğlunu şehid ettiniz, (vali İbni ZiyÂd ’ı kastederek) MercÂne ’nin oğlunu da kendinize emir ve hÂkim yaptınız. Halbuki o sizin hayırlılarınızı oldurmuş, kotulerinizi de kendisine kul yapmak istemiştir. Siz bu zillete razı oldunuz. Zillete razı olan kahrolsun!..
Peygamber Efendimiz ’den doksan hadis rivayet etmiş olan Zeyd İbni Erkam bu yurekler yakan Kerbel hÂdisesinden beş yıl sonra 66 (685) yılında Kûfe ’de vefat etti. Allah ondan razı olsun.
Bu hadîs-i şerîfi Zeyd İbni Erkam ’dan rivayet eden Yezîd İbni HayyÂn, ise Kûfeli muhaddis bir tÂbiîdir.
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Resûl-i Ekrem Efendimiz Ved Haccı ’ndan Medine ’ye donerken, Hum suyu başında ashÂbına vaaz ve nasihat etti. Konuşmasının bir yerinde onlara, omru tamamlanınca butun insanlar gibi kendisinin de dunyaya ved edip gideceğini ve Allah TeÂl ’nın huzuruna varacağını soyledi. Konuşmasına şoyle devam etti:
“Size iki onemli şey bırakıyorum. Biri, insanı doğruya goturen bir rehber ve nur olan Allah ’ın KitÂbı Kur ’an ’dır. Ona yapışın ve sımsıkı sarılın!”
Burada Peygamber Efendimiz, Kur ’Ân-ı Kerîm gibi bir rehberden mahrum olan insanlığın, karanlıklar icinde bocalayıp duran ve nereye gideceğini bilemeyen zavallı bir kalabalıktan ibaret olduğunu belirtiyor. Allah TeÂl ’nın bu kuru kalabalığa acıdığını ve gidecekleri yolu aydınlatmak icin onlara bir ışık kaynağı olan Kur ’Ân-ı Kerîm ’i gonderdiğini, onun aydınlığını izleyenlerin, varılması gereken hedefe kolaylıkla varacaklarını hatırlatıyor.
Bir başka rivayete gore, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kur ’Ân-ı Kerîm ’den bahsederken:
“O Allah ’ın ipidir. Ona yapışan doğru yolu bulur. Onu bırakan da yolunu sapıtır” (Muslim, FezÂilu ’s-sahÂbe 37) buyurmuştur. Demekki doğru yolu bulmak ve hedefe varmak icin Kur ’an ’a sımsıkı sarılmak gerekir. Ona sımsıkı sarılanlar, yÂni hayatlarını ona ve onun prensiplerine gore proğramlayanlar guclenirler; ilerlemeye ve yukselmeye devam ederler. Onu ellerinden bırakanlar veya Kur ’an ipine tutunduklarını sanıp ellerini gevşetenler, ilerlemek bir yana, yerlerinde bile saymaz, ucurumdan aşağı hızla yuvarlanırlar. İlÂhî emÂnete sahip cıkmamanın cezasını pek acı şekilde oderler.
Resûlullah Efendimiz ashÂbına ikinci bir emanetinden bahisle şoyle buyuruyor:
“Size bir de Ehl-i Beyt ’imi bırakıyorum. Allah ’dan korkun da Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın. Allah ’tan korkun ve Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın.”
Hadisin bazı rivayetlerine gore Hz. Peygamber Ehl-i Beyt ’e hurmet edilmesine dair tavsiyesini uc defa tekrarlamıştır.
EHL-İ BEYT KİMLERDİR? Ev halkı anlamına gelen Ehl-i Beyt kimlerdir?
Ehl-i Beyt ’in kimlerden meydana geldiği Âlimler arasında, ozellikle sunnîlerle Şiîler arasında uzun tartışmalara yol acmıştır. Ehl-i Beyt ’in kim olduğunu sadece en guvenilir hadîs-i şerîflere bakarak belirlemeye calışalım:
Yukarıdaki Hadis-i şerif, Ehl-i Beyt konusundaki en sağlam hadislerden biridir. Bu hadiste Zeyd İbni Erkam ’a:
- Peygamber ’in Ehl-i Beyt ’i kimdir? Hanımları da Ehl-i Beyt ’inden değil midir? diye sorulduğunu, onun da:
- Evet, hanımları da Ehl-i beyt ’indendir. Fakat onun asıl Ehl-i Beyt ’i, kendisinden sonra da sadaka almaları haram olan Ali, Akîl, Cafer ve AbbÂs ’ın aileleleridir dediğini gorduk. Demekki Hz. Peygamber ’in hanımları onun Ehl-i Beytindendir. Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in hanımlarının onun Ehl-i Beyt ’inden olduğunu şu hadîs-i şerîf de acıkca gostermektedir:
Efendimiz Zeyneb Binti Cahş vÂlidemizle evlendiği gun, Hz. Âişe ’den başlamak uzere hanımlarının odalarını birer birer dolaştı ve:
- “Allah ’ın selÂmı ve rahmeti uzerinize olsun, Ehl-i Beyt!” diye selÂm verip hatırlarını sordu. Herbir hanımı:
- Allah ’ın selÂmı ve rahmeti senin de uzerine olsun. Eşini nasıl buldun? Allah mubarek etsin, diye onu tebrik ettiler (BuhÂrî, Tefsîru sûre (33) 8).
Bu ve benzeri hadisleri bir yana koyan şiîler, Ehl-i beyt ’in Hz. Ali, Hz. FÂtıma ve oğulları Hz. Hasan ve Hz. Huseyin ile onların nesillerinden gelen kimseler olduğunu ileri surerler. Dayanakları da şu hadistir:
Bir sabah Peygamber aleyhisselÂm siyah yunden yapılmış nakışlı bir ortuye (abaya) burunup evden cıktı. Yanına sırasıyla Hz. Hasan, Hz. Huseyin, Hz. FÂtıma ve Hz. Ali geldiler. Hepsini de ortunun icine aldıktan sonra AhzÂb sûresinin 33. Âyetini okudu:
“Ey Ehl-i beyt! Allah TeÂl sizden gunahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.” (Muslim, FezÂilu ’s-sahÂbe 61)
Sahîh-i Muslim ’de yer alan bu hadis de sahihtir. Sadece bu hadise sarılıp Ehl-i beyt ’in Ehl-i ab da denilen Hz. Peygamber ile bu dort kişiden ibaret olduğunu soylemek ve guvenilir diğer hadislere değer vermemek nasıl doğru olabilir? MÂdemki yukarıdan beri zikrettiğimiz hadislerin hepsi de sağlam ve sahih hadislerdir; şu hÂlde bu rivayetlerin hepsini bir arada duşunmek ve Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in Ehl-i Beyt ’inin:
Butun hanımları, Kızı Hz. FÂtıma, Torunları Hz. Hasan ve Huseyin ile Amcası Hz. Abbas ve amcazÂdeleri Hz. Ali, Akîl ve Cafer ’in ailelerinden ibaret olduğunu kabul etmek gerekir. Ehl-i Beyt, bu ummete Peygamber emanetidir. Onları sevmek, saymak, sevilip sayılmalarını temin etmek her mu ’minin gorevidir.
Efendimiz sadakayı malın mÂnevî kiri saydığı icin onu hem kendisi yememiş, hem de soyundan gelenlerin yemesini doğru bulmamıştır. Soyuna sadakayı haram kılarken Resûl-i Ekrem Efendimiz ’in birinci plÂnda duşunduğu husus şu olmalıdır: Kendisi vefat ettikten sonra ummeti onun soyuna buyuk değer verecek ve onların ellerini sıcak sudan soğuk suya vurmalarını istemeyecekti. Belki onlardan bazıları Hz. Peygamber ’in soyundan gelmiş olmayı kotuye kullanacak, halkın sırtından gecinmek isteyecekti.
Âyet-i kerîmede belirtildiği uzere butun peygamberler ummetlerinden maddî cıkar beklememişler, mukÂfatlarını Allah ’dan umduklarını soylemişlerdir. Hayatı boyunca halktan menfaat ummayan, tam aksine elinde avucunda ne varsa insanlara dağıtan Resûl-i Ekrem Efendimiz, soyundan gelenlere sadakayı yasaklamak suretiyle, onların Peygamber yakını olmayı kotuye kullanmalarına imkÂn vermemiştir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Peygamber AleyhisselÂm bize iki emÂnet bırakmıştır. Bunlardan biri Kur ’Ân-ı Kerîm ’dir. Yaşadığımız surece onu kendimize rehber edineceğiz. Buyruklarına uyup yasaklarından uzak duracağız. Kur ’an ’a sarılan muslumanlar yukselmeye devam eder. Kur ’an ’a uygun yaşamayanlar perişan bir hayat surerler. Peygamberimiz ’in bıraktığı ikinci emÂnet, onun Ehl-i Beyt ’idir. Eh-l-i Beyt ’i Peygamberimiz ’in hÂtırası diye her zaman sevip sayacağız. Ehl-i Beyt ’ten olanlar, hic kimseden sadaka kabul etmezler. Ehl-i Beyt ’i Sevmek ile İlgili Hadis İbni Omer radıyallahu anhum Ebû Bekri ’s-Sıddîk radıyallahu anh ’ın şoyle buyurduğunu rivayet etti:
Ehl-i Beyt ’ini sevip sayma konusunda Peygamber AleyhisselÂmın emrini tutunuz. (BuhÂrî, FezÂilu ’s-sahÂbe 12, 22)
Hadisi Nasıl Anlamalıyız? Resûl-i Ekrem Efendimiz Ved Haccı ’ndan Medine ’ye donerken, Hum suyu başında konakladı ve orada ashÂbına hitÂben bir konuşma yaptı. Efendimiz bu konuşmada ashÂbına iki şey bıraktığını soyleyerek onlara değer verilmesini istemişti. Bunlardan biri Kur ’Ân-ı Kerîm ’di. Bıraktığı diğer emaneti de şoyle belirtmişti:
“AshÂbım! Size bir de Ehl-i Beyt ’imi bırakıyorum. Allah ’dan korkun da Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın. Allah ’dan korkun da Ehl-i Beyt ’ime saygılı davranın.”
İşte Hz. Ebûbekir ’in Muslumanlara hatırlattığı Peygamber emri budur. Hz. Ebûbekir bu sozuyle Ehl-i Beyt ’e saygı gostermek gerektiğini, onları incitmenin ve gonullerini kırmanın Resûlullah ’a saygısızlık anlamına geleceğini anlatmaktadır.
Resûl-i Ekrem Efendimiz bircok hadîs-i şerîfinde hanımlarının değerini ortaya koymuş, kızı Hz. FÂtıma ’ya ve torunlarına duyduğu sevgiyi dile getirmiştir.
Herkesin bildiği bir gercek var: Birini seven, onun sevdiklerini de sever. İşte bu sebeple Ehl-i Beyt ’e gonlumuzun en derin koşesini acmak bizim icin sadece bir gorev değil, aynı zamanda bir bahtiyarlık vesilesidir.
Hadisten Oğrendiklerimiz Peygamber Efendimiz Ehl-i Beyt ’ine saygılı olmamızı emretmiştir. Peygamber AleyhisselÂm ’ı seven her mu ’min, onun Ehl-i Beyt ’ini de sevip saymak durumundadır. Kaynak: Riyazus Salihin, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan