Olum geldiği vakit artık herşey bitmiştir. İnsan kaderi sonuna gelmiş ve omru boyunca nasıl yaşamış, neler yapmış, neler yapmamış hepsi onun hesabına yazılarak olume teslim olmuştur. Ne bir eksik ne fazla giderken yanımızda aldığımız tek şey "amellerimiz"... Bu yuzden olum gelmeden olume hazırlık en onemli ve gerekli hazırlıktır.Olum geldiğinde butun uyuyanlar uyanır, yÂni gozlerini acıp hakîkati gorurler. Ancak o son nefeste hakîkati gormenin artık hicbir faydası olmaz; tıpkı Firavun ’a olmadığı gibi... Hazret-i MevlÂn ne guzel buyurur:

“Akıllı kişiler onceden ağlarlar; bilgisizler ise işin sonunda başlarına vururlar, hayıflanırlar. Sen işin başlangıcında sonunu gor de, kıyÂmet gununde pişman olma!”

“Bu hususta şu kuşun hÂli sana ibret olsun ki, o, avcının tuzağındaki buğdayları gorunce kendinden gecmiş, aklını kullanamaz hÂle gelmişti. Boylece irÂdesiz bir şekilde buğdayları yedi, fakat, tuzağa duştu kaldı. Bu defa başını dertten kurtarmak icin ne kadar YÂsîn okudu, ne kadar En ’am okudu. Ama ne fayda!.. Bel gelip cattıktan sonra, ağlamak, feryat etmek, sızlanmak ne işe yarar. Bu Âh ve feryat, tuzağa duşmeden once gerekirdi...”

Nitekim Lût kavminin, ilÂhî intikÂmı celbeden azgınlıkları sebebiyle helÂk edileceklerini duyduğunda İbrÂhîm -aleyhisselÂm-, onların ne derecede bir isyÂn icinde olduklarını tam bilmediğinden kendilerine merhametle du etmek isteyince melekler:

“–Artık du vakti gecti!..” demişlerdir.

CenÂb-ı Hakk ’ın murÂdı uzere olumun bizlere nerede, ne zaman ve nasıl geleceği belli değildir. Onun icin gonullerin “Olmeden evvel olunuz!” sırrıyla yoğrulması ve her an Rabbine kavuşmaya hazır bulunması zarûrîdir. Aksi hÂlde son nefes: “Eyvah nereye boyle!” feryatlarıyla dolu bir husran demi olur... Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Olum sarhoşluğu gercekten gelir de: «İşte (ey insan) bu, senin oteden beri kactığın şeydir!..» denir.” (KÂf, 19)

Dolayısıyla kulların en muhim meselesi, tezkiye-i nefs ve tasfiye-i kalbdir. Buraya kadar anlattığımız tevbe ve gozyaşı bu hÂle nÂiliyetin sadece kapısı mesÂbesindedir. Bu kapıdan iceri girdikten sonra yapılması gereken butun amel-i sÂlihleri ihy da elbette zarûrîdir. Farz, vÂcib ve sunnetleri ÂdÂbı uzere edÂdan sonra bilhassa kul hakkı, anne-baba hakkı, AllÂh icin infak, butun mahlûkÂta merhamet, şefkat ve af ile yaklaşabilme gibi guzelliklere sahip olunmalıdır. Mesel bu guzelliklerden affedebilme meziyetine kavuşabilenler, ilÂhî affa daha cok lÂyık olurlar. Zîr “Acıyın bize!” feryatlarına gonul vermeyen muhabbet ve merhamet mahrumları, hayÂtın şaşkın ve hazin yolcularıdır.

Onun icindir ki gonuller, tevbe ve gozyaşı iklîminde butun davranış guzelliklerini elde ederek Rabbe yonelmelidir. Bu yoneliş de hic şuphesiz omrun her Ânını icine almalıdır.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Gonul Bahcesinden Son Nefes, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan