
Zulme uğrayan mu ’minler ne yapmalıdır?
Yûnus Emre Hazretleri ne guzel soyler:
Derviş gonulsuz gerektir;
Soğene dilsiz gerektir,
Doğene elsiz gerektir,
Halka beraber gerekmez...
Yani insanların ez ve cefÂlarına karşı alttan almak, sabır ve serinkanlılıkla mukÂbele etmek; mahlûkÂta HÂlık ’ın nazarıyla bakabilen derviş-meşrep gonullerin kÂrıdır. Halkın avÂmı gibi her gorduğu kabalık karşısında ofkeye kapılıp aynı duygusuzlukla karşılık verenler, belki haklarını savunmuş olsalar da tasavvufî ÂdÂbın gerektirdiği af, musÂmaha ve tahammulu gosterememiş, Hakk ’ın bir imtihan cilvesi olarak gonderdiği bu sır ve hikmetten gÂfil kalmış olurlar.
KOTULERE KARŞI SABRETMEK
HÂlbuki Hakk ’ın kullarına karşı af, musÂmaha, sabır ve tahammul gibi hasletler, HÂlık ’ın merhametini, rız ve muhabbetini celbetmede mustesn bir kıymeti hÂizdir. Bu bakımdan tasavvufî ahlÂkta bu hasletler Âdeta bir ganimet bilinir. MevlÂn Hazretleri bunu ne guzel ifÂde eder:
“Kotulere karşı sabretmek, sÂlih mu ’minlerin rûhÂniyetinin seviye kazanmasına vesîledir. Nerede Hakk ’a teşne bir gonul varsa, sabır o gonlu ihy eder.”
Ayrıca bu ahlÂk, coğu kere kaba kişilerin ıslÂhına da vesîle olur. Fakat kabalık yapanlar pişmanlık duyup hÂllerini ıslÂh yonunde bir tavır sergilemezlerse, bu defa da kendilerinin maddî veya mÂnevî bakımdan cok daha fazla zarar gormelerine, hatt helÂklerine sebep olurlar. Zira bu takdirde kabalık yaptıkları sÂlih kulların hakkını bizzat CenÂb-ı Hak alır. Allah TeÂl ’nın sevgili kullarının hakkını zÂlimlerden alması ise, kimi zaman celÂl tecellîsiyle ve cok şiddetli bir intikam sûretinde gercekleşebilir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek AhlÂkından 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan