Bugunku insanlığın dunyada biraz daha rahat ve uzun yaşayabilme arzu ve endişesine mukÂbil, sahÂbe neslinin en buyuk arzusu; yuz akıyla, vicdan huzûruyla ve selîm bir kalp ile Âhirete intikÂl edebilmekti.
Bir gun guzîde sahÂbîlerden İbn-i Mes ’ûd -radıyallÂhu anh- tÂbiîn neslinden dostlarına dedi ki:

“–Sizler RasûlullÂh ’ın ashÂbından daha cok (nÂfile) oruc tutuyor, namaz kılıyor ve sÂlih amellere gayret ediyorsunuz. Fakat onlar sizden daha hayırlıydı.”

Onlar:

“–Bu nasıl oluyor?” diye sorduklarında:

“–Onlar, dunyaya karşı sizden cok daha zÂhid, Âhirete de sizden daha cok rağbetli idiler.” buyurdu. (HÂkim, Mustedrek, 4/135)

SahÂbe neslinin buyuk bir îman vecdi icinde kendilerini AllÂh ’a adamalarının bir benzerini de yakın tarihimizin Canakkale muhÂrebeleri safhasında, sînesi îmanla dolu Mehmetcik sergilemiştir. Nitekim vatan mudÂfaasını mukaddes bir borc bilip bu borcu canlarıyla odemekten cekinmeyen Mehmetcik, dunyadan gecerek can siperÂne harb ediyor; îmanlarının bir îcÂbı olarak silaha sarılıyorlardı.

PEYGAMBERİMİZİN NURLU İZİNDE YURUMEK HER ŞEYDEN AZİZDİR!

Bizler de tıpkı sahÂbe nesli ve mubÂrek ecdÂdımız gibi, gerektiğinde dunyadan gecerek, ummeti olduğumuz Peygamber ’in nurlu izinde yurumeyi her şeyden aziz bilmek durumundayız. Allah Rasûlu -sallÂllahu aleyhi ve sellem- muhtelif vesîlelerle ve sık sık; “AllÂh ’ım! Gercek hayat, sadece Âhiret hayÂtıdır.” buyurmuşlardır. (BuhÂrî, RikÂk, 1)

Bu dustûru, O ’nun ummeti olarak bizler de gonullerimize nakşetmek mecbûriyetindeyiz. Herhangi bir fÂnî nîmete ulaştığımızda; “AllÂh ’ım! Gercek hayat Âhiret hayÂtıdır!” diyerek, nîmetlerin asıl sahibine şukretmeli; şımarıklık, azgınlık ve gafletten sakınmalıyız. Zira boyle bir hassÂsiyetten mahrum olanların hÂlini, Rabbimiz şoyle haber vermektedir:

“...Onlar dunya hayÂtıyla şımardılar. Oysa Âhiretin yanında dunya hayÂtı, gecici bir faydadan başka bir şey değildir.” (er-Ra ’d, 26)

ALLAH'TAN KORKANLAR İCİN AHİRET DAHA HAYIRLIDIR!

Yine mu ’minler olarak herhangi bir musîbet veya iptil ile karşılaşıp sabrımızın zorlandığı anlarda da; “AllÂh ’ım! Gercek hayat, Âhiret hayÂtıdır!” diyerek rızÂ, teslîmiyet, sabır ve tevekkul ile metÂnetimizi ve ruh dengemizi korumalıyız. DÂim Rabbimize sığınarak:

“...Dunya menfaati onemsizdir, Allah ’tan korkanlar icin Âhiret daha hayırlıdır...” (en-NisÂ, 77) şuur ve idrÂki icinde huzurlu bir kulluk hayÂtı yaşamalıyız. Sanki hic bitmeyecekmiş zannedilerek hoyratca tuketilen dunya hayÂtının, aslında ne kadar kısa bir zaman dilimi olduğu, Âyet-i kerîmede şoyle beyÂn edilir:

“KıyÂmet gununu gorduklerinde (dunyada) sadece bir akşam vakti ya da kuşluk zamanı kadar kaldıklarını sanırlar.” (en-NÂziÂt, 46)

Bu yuzden şu kısacık omurde yapılacak en akıllıca iş, Hakk ’a guzel bir kulluktur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, HAK DOSTLARININ ORNEK AHLÂKINDAN, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan