Dunya hayatında yani bu fÂnî imtihan Âleminde alınacak en muhim diploma; son nefeste alınan îman şehÂdetnÂmesi olduğu kul tarafından asla unutulmamalıdır.İnsan dunyevî bir diploma aldığında, o diploma, hayatı boyunca gecerliliğini korur. Fakat mÂnevî hayatta durum boyle değildir. Orada boyle bir garanti yoktur. BilÂkis, kazanılan hÂl ve makÂmın her an kaybedilme tehlikesi vardır. Nitekim Kur ’Ân-ı Kerîm; Bel ’am bin Baûr ve KÂrun gibi, son anlarında sırÂt-ı mustakîmden ayakları kayanları haber vermektedir.

KÂrun, onceleri sÂlih bir kuldu. TevrÂt ’ı en iyi tefsir edenler arasındaydı. Daha sonra zenginlikle imtihan edildi. Servetine ve maddî gucune mağrur olarak Hazret-i Mûs ’ya karşı tavır koydu. Bu gurur ve şımarıklığı ise, kendisini helÂke surukledi.[1]

Yine Hazret-i Mûs devrinde yaşamış olan Bel ’am bin BaûrÂ[2] da, mÂnevî iklîmin zirvelerine vÂsıl olmuşken hevÂsına meyletmiş ve bu yuz-den o da helÂke dûcar olmuştur.

Mufessirler, bu Âyette ismi zikredilmeyen kimsenin Hazret-i Mûs ’nın kavminden Bel ’am bin Baûr olduğunu bildirmişlerdir. Bu zÂt, onceleri Hazret-i Mûs ’ya îmÂn etmişken, basit dunyevî menfaatler karşılığında kufre kaymıştır.

KORKU İLE UMİT ARASINDA KALBEN TEYAKKUZDA BULUNMA

Son nefesi îman selÂmetiyle verebilmek hususunda yalnızca peygamberler ve onların işaret ettikleri teminat altındadır.

Bu sebeple mu ’min;

Omru boyunca dÂim havf ve recÂ, yani korku ve umit duyguları arasında kalben teyakkuz hÂlinde bulunmalıdır.

“Sana yakîn (olum) gelinceye kadar Rabbine kulluk et!” (el-Hicr, 99) Âyet-i kerîmesinin sırrına ermeye calışmalıdır.

Hayatını her nefes Kitap ve Sunnet ’i yaşama gayreti icinde gecirmeli ve Yusuf uʼın; “…(Ey Rabbim!) Beni musluman olarak vefÂt ettir ve beni sÂlihler arasına kat!” (Yûsuf, 101) niyÂzını gonlunden ve dilinden duşurmemelidir.

Bu fÂnî imtihan Âleminde alınacak en muhim diplomanın; son nefeste alınan îman şehÂdetnÂmesi olduğunu unutmamalıdır.

Son nefese kadar kalbî teyakkuzla kulluğun luzûmunu îzah sadedinde, şu misal ne kadar ibretlidir:

SufyÂn-ı Sevrî Hazretleri ’nin genc yaşta beli bukulmuştu. Sebebini soranlara şoyle derdi:

“–Kendisinden ilim tahsil ettiğim bir hocam vardı. VefÂtı esnÂsında ona telkinde bulunduğum hÂlde bir turlu kelîme-i tevhîdi soyleyemedi. İşte bu hÂli gormek, benim belimi buktu.”

DİPNOTLAR

[1] Bkz. el-Kasas, 76-82.
[2] “Onlara (yahudîlere) kendisine Âyetlerimizden verdiğimiz, fakat onlardan sıyrılıp cıkan, o yuzden de şeytanın tÂkibine uğrayan ve sonunda azgınlardan olan kimsenin haberini oku!” (el-A‘rÂf, 175)

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan