“Kur ’Ân ’da kadın ve erkek nicin eşit değil?” sorusunun cevabı… Deist ve ateistlerin en cok sorduğu sorular ve cevapları…
Sual: “Kur ’Ân ’da kadın ve erkek nicin eşit değil?” İslÂmiyet ’te; erkek ve kadın, devrimizin anladığı mÂnÂda eşitlik lÂkırdıları icinde değil, adÂlet dengesi icindedir.
KADININ ŞEREFİ, İSLÂM ’DA!
CenÂb-ı Hak huzûrunda kadın ve erkek, musÂvîdirler. Kadın ile erkek; îman, ibÂdet, mes ’ûliyet hususlarında CenÂb-ı Hakk ’ın huzûrunda tamamen eşittir. Erkek de kadın da îmÂn etmekle, namaz kılıp oruc tutmakla, zekÂt verip hacca gitmekle mukelleftir. Şu Âyet-i kerîmeler bu eşitliği iyice percinler:
“Erkek olsun, kadın olsun, her kim de mu ’min olarak sÂlih ameller yaparsa; işte onlar, cennete girerler ve zerre kadar haksızlığa uğratılmazlar.” (en-NisÂ, 124; ayr. bkz. Âl-i İmrÂn, 195; en-Nahl, 97; el-Mu ’min, 40)
“Musluman erkekler ve musluman kadınlar, Mu ’min erkekler ve mu ’min kadınlar, TÂata devam eden erkekler ve tÂata devam eden kadınlar, SÂdık (doğru) erkekler ve sÂdık kadınlar, Sabreden erkekler ve sabreden kadınlar, MutevÂzı erkekler ve mutevÂzı kadınlar, Sadaka veren erkekler ve sadaka veren kadınlar, Oruc tutan erkekler ve oruc tutan kadınlar, Irzlarını koruyan erkekler ve (ırzlarını) koruyan kadınlar, AllÂh ’ı cok zikreden erkekler ve zikreden kadınlar var ya; İşte Allah, bunlar icin bir mağfiret ve buyuk bir mukÂfat hazırlamıştır.” (el-AhzÂb, 35) İslÂmiyet ’in hÂricindeki bircok dinde, kadın; ikinci sınıf gorulur, kotuluğun kaynağı addolunur.
İslÂm ’da ise sÂliha kadın, dunyanın en kıymetli nimetleri arasında sayılır. Cennetin, sÂliha annelerin ayakları altında olduğu bildirilir.
Fakat, kadın ve erkek yaratılışta ve fıtratta eşit değildir. Birbirlerini tamamlar vaziyettedir. Vucut ve hissiyat bakımından da eşit değildirler. Bu sebeple, erkek ve kadın arasında ictimÂî olarak fıtrata uygun bir vazife boluşumu vardır. İslÂm da fıtrî bir din olduğu icin; hilkatte var olan bu fizîkî ve hissî farklılığı, erkek ve kadının hak ve vazifelerine yansıtmıştır.
Hadîs-i şerifte buyurulur:
“Hepiniz cobansınız ve hepiniz surunuzden mes ’ulsunuz.
İmam (her turlu idareci) cobandır ve surusunden mes ’uldur. Erkek, ailesinin cobanıdır ve surusunden mes ’uldur. Kadın, kocasının evinde cobandır, o da surusunden mes ’uldur. Hizmetci, efendisinin malından sorumludur ve surusunden mes ’uldur.” (BuhÂrî, AhkÂm, 1; Muslim, İmÂret, 20) Devrimizdeki «modern» dunyada ise, kadın, erkekle eşitlik propagandasıyla kaldırımlara itilmekte ve istismÂr edilmektedir.
Kadın; insanın neşv u nem bulacağı mukaddes aile muessesesinin, hanım ve anne tarafını ustlenecektir. Bu sebeple aklî / mantıkî olmaktan ziyade hissîdir. İslÂmiyet, bu sebeple kadını; hayÂ, iffet ve tesettur gibi hikmetlerle muhafaza eder. Onu aile mahfazası icinde korur.
Kadın-erkek eşitliği mevzu edildiğinde; batının, maskeli ve yaldızlı yuzunu değil, gercek sûretini gormelidir. Evliliğe rağbetin azaldığı, bircok evliliğin boşanmayla neticelendiği, evlilik dışı munasebetlerin (zinÂnın) hoş gorulup cok yaygın hÂle geldiği, nufusun azaldığı, yaşlı annelerin ise yalnızlığa mahkûm edildiği, boş evlerde olup gittiği bir toplumda, kadının erkekler gibi kamyon şoforu, kasap vb. olabiliyor olmasında fazîlet mi aranmalıdır?
Kaldı ki, İslÂm toplumu; mahremiyetleri gozeten şartlar hazırlandıktan sonra, kadının calışmasına da, ceşitli sanat, ilim ve hizmetlerle meşgul olmasına da karşı değildir. Hazret-i Âişe VÂlidemiz ’in 300 kadar talebesi olmuştur. Osmanlı ’da kadınlar tarafından kurulan binlerce vakıf vardır.
Fakat selîm bir vicdan kabul eder ki, hanımların en asil mesleği anneliktir. Kudsî aile muessesesinin tÂcı olmaktır. Muvaffak şahsiyetlerin arkasında mutlaka sÂliha bir anne vardır. Canakkale zaferini; cephede fedÂ-yı cÂn edenler kadar, onları kınalayıp da cepheye gonderen annelere nisbet ederiz.
HÂsılı;
İslÂm ’ın muhtevÂsı, hayatın her safhasını kapsar. İki cihan saÂdeti gayesini gercekleştirmek uzere, her suÂle cevap verir. Bu cevaplar manzûmesi icinde asla tezat bulundurmaz. Sistemli ve muntazamdır. Mukemmelin de en mukemmelidir. Zu ’l-cenÂheyndir, yani hem dunyada hem Âhirette muntesibine saÂdet hazırlar ve bunu gercekleştirir.
İslÂm ’ın muhtevÂsında; akāid, ahkÂm, muÂmelÂt, ictimÂî nizam ve guzel ahlÂk vardır.
İslÂm, kÂinÂtın ve insanın yaratılış gayesini idrÂk etmemizi sağlar. Kundak ile kefen arasındaki hayatın butun muhtevÂsını, her koşesini tanzim eder. Hatt aldığımız nefese, attığımız adıma kadar…
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yuzakı Yayınları, Aklın Cinneti DEİZM
İLGİLİ HABERLER İSLAM ’DA KADIN HAKLARI İSLAM ’DA KADIN SALİHA KADININ OZELLİKLERİ İSLAM ’DA ANNENİN YERİ VE SÂLİHA KADIN İSLAM ’DA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİ İslam ve İhsan