CenÂb-ı Hak insanlar gibi cinleri ve şeytanları da kendisine kulluk etmeleri icin yaratmıştır. Ancak cinlerin kotuleri, kibir ve hasetleri sebebiyle insanları saptırmayı kendilerine vazife edinmişlerdir. Bunlara şeytan ismi verilir.CenÂb-ı Hak, cin ve şeytanların kotuluk taleplerini nicin engellememiştir? Bu soruya şoyle cevap verebiliriz: Her şeyden once Allah TeÂlÂ, mesul tuttuğu varlıklara akıl ve irade vermiş ve bunları kullanma husûsunda onları hur bırakmıştır. Buna cuz ’î irÂde denir. Allah ’a ibadet etmekle sorumlu olan şeytanlar ise birbirlerini ve insanları aldatma yolunu tutmuşlar, CenÂb-ı Hak da onlara imtihan Âleminde olmaları sebebiyle muhlet vermiştir. Aynı şekilde insanların kotulerine de yaptıkları yanlış hareketler hususunda muhlet verilmektedir.
ŞEYTAN VE NEFİSLE İMTİHAN Allah TeÂl ’nın, kullarına akıl, irÂde, hurriyet bahşederek şeytan ve nefisle imtihan etmesi onlara ne derece kıymet verdiğini de gostermektedir. Yoksa CenÂb-ı Hak butun canlıları istediği yola yonlendirebilir, onları iradesiz ve tÂbî varlıklar hÂlinde yaratabilirdi. Ancak boyle yapmadı, buyuk bir ihtimamla yarattığı insan ve cinlerin irade ve hurriyetlerine değer verdi, onları muhÂtap kabul etti.
İnsan aklını ve iradesini kullanarak doğru yolda yururse, bunun bir değeri olabilir, mesul ve mukellef olmak bir mÂn kazanır. Asıl fazilet ve meziyet, kotuluk yapma imkÂn ve sebepleri varken iyilik yapmaktır. Aksi halde iyilik yapmanın o kadar değeri olmaz. Kotuluk yapmak imkÂnı ve arzusu varken, aklı ve iradeyi kullanarak ve daimî bir cehd icinde bulunarak iyilik yapmak, insanı meleklerden ustun kılan bir fazilettir. Bundan dolayıdır ki peygamberler ve veliler, buyuk ve şerefli insanlar olmuşlardır. Şeytan kendilerine musallat olup durmadan kandırmaya calıştığı halde onlar iyilik uzere yaşamaya devam etmişler, hata yaptıkları zaman da derhal kendilerine gelerek tevbe edip af dilemişler, bu sûretle daha da yukselmişlerdir.
CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Şeytanın insanlar uzerinde zorlayıcı bir gucu yoktur. Ancak Âhirete iman edeni, şuphe icinde kalandan ayırt edelim diye (ona muhlet ve fırsat verdik). Rabbin gercekten her şeyi koruyup gozetendir (Hafîz).” (Sebe ’, 21)
Şunu unutmamak lÂzımdır ki, hayır ve guzellikler aslî bir gÂye olup zatları maksûd olduğu hÂlde, şer ve cirkinlikler Ârızî olup bir vÂsıta, hayrın ve guzelliklerin anlaşılmasına bir vesile hukmundedir. Husûsî haller itibariyle zararlı bile olsalar, umûmî haller acısından faydalıdırlar.[1]
ATEŞİN YARATILMASI ŞER Mİ? Diğer taraftan, kotuluğun yaratılması kotuluk değildir; o yanlışı işlemek kotuluktur. Bazen Allah ’ın hayır olarak yarattığı şeyleri de biz hakkımızda şerre ceviririz. Mesela, ateşin yaratılması şer değildir, ancak ona dokunmak şerdir. İnsan ateşi muhafaza altına alırsa ondan faydalanır; aksi halde zarar gorur.
CenÂb-ı Hak dileseydi şeytana bu fırsatı vermeyebilirdi. O zaman onun vazifesini insan nefsi ustlenirdi ve sonuc yine değişmezdi. Şeytan, insanları yoldan cıkarmak icin imkÂn talep etmekle cok buyuk bir zarara uğramıştır. CenÂb-ı Hakk ’a karşı yaptığı bu kustahlığın cezasını cok acı bir şekilde cekecektir.
[1] Prof. Dr. Suleyman Uludağ, İslÂm ’da Emir ve Yasakların Hikmeti, s. 69.
Kaynak: Dr. Murat Kaya, Ebedi Yol Haritası İslam, Erkam Yayınları


İslam ve İhsan