
Buyuklerimiz "Vatansız iman, imansız vatan olmaz" der. Peki İslam'da vatan ve millet sevgisinin yeri ve onemi nedir?
VATAN, İMANDAN SONRAKİ EN BUYUK NİMETTİR
Yeryuzunde AllÂh ’ın istediği bir kulluk hayatını gercekleştirebilmek icin, hur bir vatan toprağına sahip olmak, îmandan sonra en buyuk nimetlerden biridir.
Bu bakımdan din, vatan ve millet sevgisi, birbirinden ayrılmaz bir butun teşkil eder. Hurriyetin sembolu olan bayrak da bir milletin şeref ve haysiyetini temsil eden en onemli değerlerden biridir.
Bu itibarla, insanı ve toplumu curumeye karşı koruyan ve milletin diri ve dinamik bir millet olmasını teminde en buyuk Âmillerden biri olan dine hizmet etmek, vatana hizmet olduğu gibi, vatan ve milleti koruma adına yapılan tum fedakarlıklar da dine bir hizmet sayılır.
MUSA EFENDİ VATAN SEVGİSİNİ EN İYİ İDRAK EDENLERDENDİ
“Millî MucÂdele” yıllarında doğan ve gencliği, memleketin en zor donemleri icinde gecen Mûs Efendi -kuddise sirruh-, iman, vatan ve millet butunluğunun ne anlama geldiğini en iyi idrak eden, gonul sultanlarındandı. Bu Hak dostu, asırlar boyunca AllÂh ’ın adını/dinini yuceltme adına (ilÂy-ı kelimetullah), şanlı bir destan yazmış kahraman ecdÂdımızın izinde olmayı, kendisine şiar edinmişti. Coşkun bir tebliğ heyecanına sahipti. Nasihatlerinde, faaliyetlerinde ve hizmetlerinde hep bu aşkı dile getirirdi.
CİHAD VE MUCAHİD KAVRAMLARI
Cihad ve mucÂhid kelimeleri, uzulerek ifade edelim ki, gunumuzde bilincli olarak saptırılmakta, şiddet, fitne ve teror gibi olumsuz, kotu ima ve cağrışımlarla ilişkilendirilmektedir. HÂlbuki İslÂm, fitnenin ve terorun en buyuk duşmanıdır.
Yeryuzunden fitnenin tumuyle kaldırılması ve sulhun hÂkim kılınması, İslÂm ’ın nihÂi hedefidir. İslÂm, insanı kendisiyle, Rabbiyle, diğer insanlarla ve hatta tum kÂinatla barıştırmanın ve daha otede dost kılmanın adıdır. MucÂhid de, insanla İslÂm arasına giren engelleri kaldırmaya var gucuyle calışan kimse demektir.
Bir başka ifadeyle, mucÂhid, fitneyi ortadan kaldırmak ve AllÂh ’ın dinini yuceltmek (ilÂy-ı kelimetullah) gayesiyla malını ve canını ortaya koyan kimsedir. İşte Mûs Efendi bu anlamda tam bir mucÂhiddir.
Ehlullah hazarÂtı cihÂdı iki kısımda değerlendirmişlerdir: Buyuk cihad ve kucuk cihad. Muhterem UstÂz bu iki cihadı şoyle izah ederlerdi:
“Kucuk cihÂd: KuffÂr ile yapılan mucÂhede ve muharebedir. Buyuk cihÂd: Nefisle cihad etmektir ki, bÂtını (yani icimizi, rûhumuzu) ıslÂh demekdir. Muharebe zÂhiri ıslÂhtır. BÂtını ıslÂh ise zÂhiri islÂhdan daha zor ve uzundur. Kucuk cihÂdın gÂyesi, cennet ve rahmete nail olmak; buyuk cihÂdın gÂyesi ise Hak TeÂl ’yı ve CemÂl-i ilÂhiyi muşÃ‚hedeye vÂsıl olmaktır. Kucuk cihÂdın gÂyesi şehÂdet, buyuk cihÂdın gayesi sıddîkıyettir. Şuphesiz ki, sıddîkların derecesi, şehidlerin derecesinden ustundur.
HARPTE CAN VERMEK CİHADDIR
Harp zuhurunda harbe gitmek, harpte Allah yolunda canını vermek cihÂd olduğu gibi, Allah yolunda yapılan her iş ve fedakÂrlık da cihÂd cumlesindendir. Nefsimizle meşgul olup onun serkeşliği ile mucadele etmek en buyuk cihad olduğu gibi, zenginlerin zekÂtlarından başka butun yapmış oldukları hayırlar cihaddır, sadakadır.
Oğretmenlerin fî sebîlillÂh oğrettikleri meşrû bilgiler, cihÂddır, sadakadır.
AsÂkir-i İslÂmiyye ’nin, hudutları duşmandan muhafaza etmeleri, cihaddır, sadakadır. Doktorların, hastanelerde şefkat ve buyuk bir itina ile hastaları fî sebîlillÂh tedavi etmeleri, cihaddır. SanatkÂrların, memurların, işcilerin de uzerlerine aldıkları vazifeyi husn-i istimal etmeleri, cihaddır, sadakadır”.
Bu buyuk Allah dostu, cihÂdın her iki ceşidinde de oncu ve onderdi.
Kaynak: musatopbas.com
İslam ve İhsan