Sırat Koprusu ’nden gectikten sonraki bekleyiş nasıl olacak?Sırat Koprusu ’ndeki kanca ve cengellerden yaralı olarak kurtulan mu ’minler arasındaki bazı kucuk haklar icin bir hesaplaşma daha gercekleşir. Ancak bunlar, kısas yapıldığında haseneleri tukenmeyecek ve Cennet ’ten mahrum kalmayacak mu ’minlerdir.
Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz bunu şoyle haber vermişlerdir:
“KıyÂmet gunu mu ’minler (Sırat ’tan gecerek) ateşten kurtulduktan sonra Cennet ’le Cehennem arasın­daki bir kopru uzerinde[1] durdurulurlar. Dunyada iken birbirlerine yaptıkları (kucuk) haksızlıklar kısas edilir. Haksızlıklardan guzelce temizlenip pÂk oldukları zaman, Cennet ’e girmelerine izin verilir. Muhammed ’in nefsi elinde bu­lunan AllÂh ’a yemin ederim ki, onların her biri Cennet ’teki men­zilini, dunyadaki meskeninden cok daha kolay bulur.” (BuhÂrî, Rikāk, 48)
Şu hadîs-i şerîf de bu bekleyişe işaret etmektedir:
“(Mîrac ’ta) Cennet ’in kapısında durup iceri baktım. Oraya girenlerin buyuk coğunluğunun yoksullar olduğunu gordum. Zenginler ise (hesap icin) bekletiliyorlardı. Ancak onlardan Cehennem ’e gidecek olanların ateşe atılması emredilmişti. Cehennem ’in kapısında da durup baktım, oraya girenlerin buyuk coğunluğu da kadınlardı.” (BuhÂrî, Rikāk, 51; Muslim, Zuhd, 93)
KIYAMET GUNU NE KADAR SURECEK? KıyÂmet gunu, son derece şiddetli ve cok uzun bir gundur. Ama CenÂb-ı Hak o gunu mu ’min kullarına kolaylaştıracak ve sıkıntısız hÂle getirecektir.
Nitekim ashÂb-ı kirÂm bir gun Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’e:
“‒Elli bin senelik bir gun! Bu gun ne kadar da uzun!” diye hayretlerini ve endişelerini dile getirmişlerdi.
Fahr-i KÂinÂt Efendimiz -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-:
“‒Canımı (kudret) elinde tutan AllÂh ’a yemin ederim ki o gun mu ’mine hafifletilir. Hatt ona, dunyada kıldığı bir farz namazdan daha hafif gelir!” buyurdular. (Ahmed, III, 75; Beyhakî, Şuab, I, 556/355; Heysemî, X, 337)
Dipnot:
[1] ZÂhiren bu koprunun, SırÂt ’ın Cennet tarafındaki ucu olduğu anlaşılıyor. Farklı bir kopru olması da muhtemeldir. Veya tÂk gibi kavisli bir şeyin yanında duracaklardır.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan