İki yol var, her şeyin ozunde… Îman ve kufur… Aslında insanın onunde de iki tercih var; ya AllÂh ’a îman edecek veya O ’nu inkÂr edecek…CenÂb-ı Hak, Kur ’Ân-ı Kerîm ’de isimlerini zikrettiği peygamberler ve onların hayat hikÂyeleri demek olan “kıssa”ları ile, bu kitabın kıyamete kadar muhatabı olan insanlara cok buyuk dersler vermekte, onları îkaz ve irşÃ‚d etmektedir.
Peygamberler, AllÂh ’ın nimet verdiği kullardır. Onlar, insanlar arasından secilmiş, en mumtaz, en zeki, en temiz, en doğru ve guvenilir kimselerdir. AllÂh ’ın vahiy emanetine muhatap olmuşlar; butun benlikleriyle ona îman ederek sahip cıkmışlar, AllÂh ’ın emir ve yasaklarına harfiyen riÂyet etmişlerdir.
Rabbimiz de onları te ’yîd-i ilÂhîsi ile desteklemiş, her an yanlarında olmuş, sevk-i kader ve imtihan îcabı başlarına gelen turlu sıkıntılarda, kendilerini teskin ve teselli etmiş; onları insanlık Âleminin gokyuzune yıldızlar gibi sıralamıştır.
Gercekten Kur ’Ân-ı Kerîm ’de anlatılan her bir peygamberin ayrı bir hususiyeti, imtihanı ve fazileti vardır. Her biri, binbir teslimiyet imtihanından yuz akı ile gecmiş; kimi canıyla, kimi zevcesiyle, kimi evlatlarıyla, kimi anne-babasıyla zorluklar yaşamış; ama hemen hepsi vazifeli oldukları topluluklarla buyuk badirelerden gecen bir tebliğ ve hizmet omru surmuşlerdir. Bazı peygamberler fizikî işkence ve baskı gormuş, bazıları ceşit ceşit psikolojik baskı ve tehdide mÂruz kalmış, bazıları bu uğurda olumle karşı karşıya kalmış ve şehit edilmiş, yine hemen hepsi doğup buyudukleri yeri terk etmek, yani hicret etmek zorunda kalmışlardır.
PEYGAMBERLERİN YOLU Bu dunyada AllÂh ’ı dost secmenin bir bedeli var; samimiyetinin ve sadakatinin imtihandan gecirilmesi… Bu cileli yolda yururken AllÂh ’tan gelen oyle bir rahmet ve huzur var ki, insanın başına gelen butun yangınları gul bahcesine ceviriyor. Yine bu yolun nihayeti oyle bir rız ve Cennet ki, bu fÂnî Âlemde yaşanan her şeyi insanın gozunde kolaylaştırıyor.
Peygamberler ve onların ardından giden secilmiş sıddîklar, sÂlihler, sÂdıklar ve şehitler kervanı… Hepsi AllÂh ’ın nîmetlerine mazhar olmuş. Bu dunyada cektikleri sıkıntılar ile, dunya kirlerinden arınmış, Âhirette merhale merhale yukselmiş kimseler…
Biz, FÂtiha Sûresi ’ni her okuduğumuzda, Allah ’tan “sırÂt-ı mustakîm”i isteriz. İşte AllÂh ’ın nimet verdiği bu bahtiyar kimselerin ornek ve hikmetlerle dolu yolunu… Zira bu yolun zıddı, AllÂh ’ın lÂnetine uğramak, dalÂlet ve sapıklığa suruklenmektir. Bundan da AllÂh ’a sığınırız, yine FÂtiha Sûresi ’ndeki Âyet-i kerîmelerle…
İKİ YOL VAR Oyleyse iki yol var, her şeyin ozunde… Îman ve kufur… Aslında insanın onunde de iki tercih var; ya AllÂh ’a îman edecek veya O ’nu inkÂr edecek… Bunun dışındaki butun secenekler, bu iki yolun farklı guzergahları…
Bu iki yolun başlangıcı, insanın yeryuzune inmesi; bitişi ise kıyametle… İmtihan Âlemi, Allah tarafından bu şekilde duzenlenmiş. Herkes, fert olarak yeryuzune iniyor, hayatını yaşıyor, tercihlerini yapıyor ve nihayet, kendi kıyameti olan olumle yuzleşip onu tadarak sonsuz Âleme doğru yola cıkıyor. Bu dunyada yaptığı tercihlerin iki neticesi var: Ya sonsuza kadar huzur ve mutluluk icinde yaşayacağı “Cennet” ya da sonsuza kadar hasret, nedÂmet ve acı icinde kıvranacağı “Cehennem”…
Herkes Âhiretin yolcusu… Dunya, bu yolculuğun duraklarından biri… Peygamberler, insanlara bu yolda başına geleceklerle ilgili mujdeleyici ve uyarıcılar… Yol rehberleri, yol ışıkları… Rabbimiz, onların yaşayarak aydınlattığı ve nihayeti, rızÂ-yı İlÂhî ’ye kavuşmak olan sırÂt-ı mustakim uzere yurumeyi hepimize nasîb eylesin. Âmin.
Kaynak: ZÂhide Topcu, Şebnem Dergisi, Sayı: 191
İslam ve İhsan