İlÂhî muhabbet ve dostluğu temin edecek bir ahlÂklanma neticesinde “Hak dostu” mertebesine erişebilmek, gercek mu ’minlerin en yuce gÂyesidir.Hak dostları, tasavvuf yolunda zÂhir ve bÂtınını ikmÂl etmiş ve kalbî merhaleler kat ederek davranış mukemmelliğine ve “peygamber vÂrisliği” şerefine ermiş bah­ti­yar­lar­dır. On­lar, ne­be­vî ir­şad ve dav­ra­nış mu­kem­mel­li­ği­nin za­man­la­ra ya­yıl­mış zir­ve­le­ri­dir. Yine on­lar, ilÂhî ahlÂkın fi­ilî ve mu­şah­has numûneleridir.

Hak dostları îmÂn ile mÂrifetullÂh ’a; takv ile de yuksek ahlÂka ulaşmış olduklarından, en zor gunde bile her turlu korku ve kederden selÂmette olacaklardır. Cunku onlar, en ustun kudret sahibi olan AllÂh ’ın dostluğuyla, en emin himÂyeye sığınmışlar ve ilÂhî teminat altına girmişlerdir.

Nitekim Âyet-i kerîmelerde buyrulur:

“Bilesiniz ki AllÂh ’ın dostlarına korku yoktur, onlar uzulmeyecekler de. Onlar, îmÂn edip de takvÂya ermiş olanlardır.” (Yûnus, 62-63)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 2, Erkam Yayınları, 2012
İslam ve İhsan