
İnsanoğlu dunyada her şeyin fÂni olduğunu, kendisinin de fÂni bir varlık olduğunu hicbir zaman unutmamalı.Asıl hayatın, ebedi yurdun, ahiret yurdu olduğunu aklından hic cıkarmamalıdır. Sevgili Peygamberimiz ve ashÂbı, onların vÂrisleri olan Allah dostları hep ahiret hedefli yaşayarak insanlığa rehberlik yapmış ve guzel ornek olmuşlardır. KÂmil muminler de bu cizgide, bu şuurda hayat surerek cevrelerine ışık tutmuşlardır.
Omurlerini, ahirette hesaba cekilme ve Allah ’a arz olunma duşuncesiyle gecirmeye calışmışlardır. Gonullerinde devamlı son nefes endişesini taşımışlardır. Her işte takva uzere yaşayarak hem dunya hem de Âhiretlerini mamur etmişlerdir.
Yuce Rabbimizin şu ferman-ı ilÂhisini kendilerine dustur edinmişlerdir.
“ Yeryuzunde bulunan her canlı yok olacak. Ancak azamet ve ikram sahibi Rabbinin zÂtı bÂki kalacak.” (Rahman suresi: 26-27)
“Gercekten senin icin Âhıret dunyadan daha hayırlıdır.” (Duh suresi: 4)
“Ruhulbeyan” tefsirinde gecen şu menkıbe, Allah dostlarının bu titizliğini ne guzel anlatmaktadır. HikÂye edilir ki, Emevilerin Mervan soyundan gelen halifelerinden Suleyman b. Abdulmelik adalet ve takvasıyla tanınırdı.
Onun hurmet edip, zaman zaman ziyaret ettiği Allah dostlarından Ebû HÂzim vardı.
Onu bir ziyaretinde halife Abdulmelik ona şoyle bir soru yoneltmiş:
“-Bize ne oluyor da Âhireti istemiyoruz?”
Ebû HÂzim de kısa ve veciz bir şekilde şoyle cevap vermiştir:
“-Cunku siz dunyanızı mÂmur ve Âhiretinizi harab ettiniz. Elbette mÂmur olandan harap olana intikal etmeyi istemezsiniz.”
Halîfe bu hikmetli cevabı alınca:
“-Doğru soyledin, ey Ebû HÂzim!...” diyerek tasdik etmiş ve peşinden şoyle bir istekte bulunmuştur:
“-Keşke, yarın Allah katındaki hÂlimin ne olacağını bilseydim!” demiştir.
Ebû HÂzim rahimehullah halifeye donerek:
“-İstersen bunu Allah ’ın kitabından oğrenebilirsin” demiş.
Halîfe de:
“-Bunu nerede bulabilirim?” diye sormuş.
İYİLER VE KOTULERİN YERİ
Ebû HÂzim rahimehullah şu ayet-i celileleri okuyarak cevap vermiştir.
MeÂlen:
“İyiler nimet icindedirler, kotuler de yakıcı ateş icinde.” (el-İnfitÂr, 82/13-14)
Halîfe tekrar Ebû HÂzim ’e:
“Peki, Allah ’a arz olunma nasıl olacak?” diye sormuş.
Ebû HÂzim rahimehullah da şu hikmetli cevabı vermiştir:
“-İyiler, sanki uzakta olup Âilesinin yanına neşe icinde varan kimse gibi, kotuler ise kacıp da buyuk bir tahassurle sahiplerine arz edilen kole gibi olacaklar.”
Suleyman b. Abdulmelik bu cevap karşısında kendini tutamayıp ağlamaya başlamıştır. İnsanoğlu sonlu bir varlıktır. Butun vaktini sonu gelecek bir dunyaya harcamamalıdır. İnsanın dunyaya dalıp kaybolması, Rabbisinden uzak kalması ne buyuk bir gaflet ve ne korkunc bir felakettir. Kemalat bunun farkında olabilmektir.
KÂmil muminler dunyayı değil, ahireti mamur etmek icin uğraşmışlardır. Onlar icin en buyuk servet, en kÂrlı ticaret dunyada iken oncelikle ahirete bir şeyler gonderebilmektir. İnsana o gun lazım olacak salih amelleri coğaltabilmektir. Bu sebepten onlar, mayınlı bir tarlada yurur gibi son derece titiz, dikkatli ve takva uzre bir hayat gecirmeye gayret etmişlerdir.
Bir omur boyu luzumsuz bir soz sarfetmemeye, kimsenin gonlunu kırmamaya ve butun mahlukata şefkat ve merhametle davranmaya calışmışlardır. Kacıp da yakalanan ve sahibine teslim edilen kolenin durumuna duşmemek icin kendi ic dunyalarında devamlı surette nefisleriyle mucÂdele ve mucÂhede etmişlerdir.
Kıyamet gununun dehşetinden hep kalbleri urpererek yaşamışlardır. Mahşerde hesap verme korkusundan dolayı dunyada olu gibi hareket etmişlerdir.
“Olmeden once olunuz” olcusunde hayat surerek kalblerinde kıyamet gununun dehşetini her an yaşatmaya calışmışlardır.
İNSANLAR KIYÂMET GUNU NASIL HAŞR OLUNACAK?
“Ruhulbeyan” tefsirinde o gunun dehşetini anlatan bir hadis-i şerifi Hazreti Âişe (r.anhÂ) rivÂyet etmiştir. Şoyleki:
Hz. Âişe radıyallahu anha annemiz bir gun Sevgili Peygamberimize:
“-YÂ Rasûlallah! İnsanlar kıyÂmet gunu nasıl haşr olunacak?” diye sormuş.
Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz de:
“-Cırılcıplak ve yalın ayak” buyurmuş.
Hz. Âişe (r.anha):
“-Kadınlar da mı oyle olacak?” demiş.
Fahr-i KÂinat sallallahu aleyhi vesellem efendimiz:
“-Evet” buyurmuş.
Bunun uzerine Hz. Âişe (r.anha) annemiz:
“-Ey Allah ’ın Rasûlu, biz utanırız” demiş.
Fahr-i KÂinat sallallahu aleyhi vesellem efendimiz annemize tebessum ederek:
“Ey Âişe, o gunku işin şiddetinden insanlar birbirine bakmaya fırsat bulamazlar” buyurmuş.
(BuhÂrî, Rikak, 45; Muslim, Cennet, 56)
Allah dostları o gunun dehşetinden dolayı hep huzunlu yaşamışlar. Havf ve reca cizgisinden asla ayrılmamışlar. Hesaba cekilme endişesi onların mahzun bir hayat gecirmelerine sebep teşkil etmiştir.
Rabbimiz cumlemizi kıyamet gununun dehşetinden, sıkıntılarından muhafaza buyursun. Hem dunya hem de Âhıretini mamur eden kullarından eylesin. Âmin.
Kaynak: Mustafa Eriş, Altınoluk Dergisi, Sayı: 294, Ağustos 2010
İslam ve İhsan