Her insan İslÂm fıtratı uzere dunyaya gelir. Daha sonra nefis ve şeytan insanın fıtratında kaymalara sebep olur.
Anne-baba, arkadaş, muhit, toplum ve okul gibi dış tesirlerle, bunları lehinde veya aleyhinde değerlendirecek olan irade, fıtrata muspet veya menfi yonde mudahalede bulunur.

CenÂb-ı Hak buyuruyor:

“(Ey Rasûlum!) Muhakkak ki senin icin tukenmeyen bir mukÂfÂt vardır. Şuphesiz sen buyuk bir ahlÂk uzeresin.” (Kalem, 3-4) Rasûlullah (sav) buyurdular:

ÂHİRETTE EN KIYMETLİ ŞEY

“Ben guzel ahlÂkı tamamlamak uzere gonderildim.” (Muvatta ’, Husnu ’l-huluk, 8) Peygamber Efendimiz (sav), hadîs-i şerîflerinde buyurmuşlardır: “Beni Rabbim terbiye etti ve terbiyemi ne guzel yaptı.” (Suyûtî, CÂmiu ’s-Sağîr, I, 12) “KıyÂmet gunu, mumin kulun terazisinde guzel ahlÂktan daha ağır bir şey bulunmaz. AllÂh TeÂl cirkin hareketler yapan, cirkin sozler soyleyen kimseden nefret eder.” (Tirmizî, Birr, 62) “Ben, guzel ahlÂkı tamamlamak uzere gonderildim.” (İmÂm MÂlik, MuvattÂ, Husnu ’l-hulk, 8)

TÂrihte, hÂyÂtının tamamı en ince teferruÂtına kadar tesbît edilebilen tek peygamber ve tek insan, Hz. Muhammed Mustafa (sav) ’dir. Onun butun soz, fiil ve duyguları anbean kaydedilerek tÂrihe bir şeref levhası hÂlinde gecmiştir. Hz. Peygamber'deki “usve-i hasene”, yÂni ornek şahsiyet, butun bir beşeriyyet icin zirve teşkîl etmiştir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, İmandan İhsana Tasavvuf, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan