Gunumuzde yaşanan pek cok huzursuzluğun, rûhî sıkıntının ve kasvet-i kalp iptilÂsının temelinde, Âhireti unutup dunya derdine duşmek bulunmaktadır. Oyle ki, nice fakir, zengin olmanın; nice zengin de daha cok kazanmanın hırsıyla en başta kendi rûhuna eziyet etmektedir. Nereden ve nasıl kazandıkları duşunulmeden dunyanın gecici sus ve yaldızlarıyla donananların şatafatına heves edilmekte, lÂkin en saltanatlı zenginliğin kanaat olduğu unutulmaktadır.
Efendimiz buyururlar ki:

“Kimin arzusu Âhiret olursa, Allah onun kalbine zenginliğini koyar ve işlerini derli toplu kılar. Artık dunya boyun eğerek onun peşinden gelir. Kimin hedefi de dunya olursa, Allah onun iki gozunun arasına fakirliği koyar, işlerini de darmadağınık eder. Netice olarak, dunyadan da eline, kendisine takdir edilmiş olandan fazlası gecmez.” (Tirmizî, KıyÂmet, 30/2465)

NEBEVÎ RECETE

İşte sadır inşirÂhı, kalp ferahlığı ve vicdan huzûrunun nebevî recetesi...

Yine Rasûl-i Ekrem Efendimiz ’e:

“Allah kimi doğru yola iletmek isterse onun goğsunu İslÂm ’a acar...” (el-En ’Âm, 125) Âyetindeki “şerh / acmak” kelimesinden sorulduğunda:

“–Nûr kalbe girdiği zaman, goğus acılır ve onun icin genişler.” buyurdu.

“–Bunun bir alÂmeti var mı?” dediklerinde, Efendimiz:

“–Evet vardır. Aldanma yeri olan dunyadan yuz cevirip (onun gelgec nefsÂnî arzularına îtibÂr etmeyip amel-i sÂlihlerle) ebedî hayat olan Âhirete yonelmek ve gelmeden once olume hazırlanmaktır.” buyurmuştur. (İhyÂ, IV, 406-7)

Diğer bir hadîs-i şerîflerinde de Peygamber Efendimiz:

“Dunyayı Âhiret uzerine tercih eden kimseyi Allah TeÂl uc şeye mubtel kılar: Kalbinden hic cıkmayan sıkıntı, hic kurtulamadığı fakirlik ve doymak bilmeyen hırs.” buyurmuştur. (İhyÂ, IV, 411)

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 1, Erkam Yayınları, 2011
İslam ve İhsan