Dunyevî menfaat duşunceleriyle verilen tÂvizler, îmÂnı zaafa uğratır.
Gunumuzde, din ve dunya işlerini Kur ’Ân ve Sunnet ile mîzÂn etmeden, îmÂnı tehlikeye sokan nice tÂvizler verilmektedir. Fakat daha da kotusu şu ki; bu karmaşa icinde nice insan, selde suruklenen kutukler misÂli bir şuursuzlukla, sefÂletini saÂdet zannetmektedir. Devrilen devrildiğinin, eğrilen eğrildiğinin farkında olmadığı icin de, duzelip doğrulma yolunda bir gayret gostermeye luzum duymamaktadır.

ŞEYTANA VERİLEN ONEMLİ EMİR

Toplumumuzda global kultur istîlÂsı sebebiyle yaşanan yozlaşmalar, maalesef İslÂm ’ın rûhuna zıt bÂzı uygulamaları da beraberinde getirmiştir. Oyle ki, hayÂtın en muhim safhalarına gayr-i İslÂmî mÂhiyetler karıştırılarak Âdeta şeytan da onlara ortak edilmektedir. HÂlbuki Allah TeÂl ’nın, huzûrundan kovduğu şeytana soylediği şu gazap ifÂdeleri, insan icin ne muhim bir îkazdır:


“Onlardan gucunun yettiği kimseleri dÂvetinle şaşırt; suvÂrilerinle, yayalarınla onları yaygaraya boğ; mallarına, evlÂtlarına ortak ol!..” (el-İsrÂ, 64)


Hakîkaten nice Musluman; duğun, sunnet ve cenaze merÂsimleri gibi, hayÂtın en muhim safhalarında dîni unutabiliyor. HÂlbuki bunlar, dînin asıl hatırlanması ve İslÂm kimliğine gore yaşanması gereken muhim anlardır. Zira dîn; belli zamanlara has bir merÂsim değil, omrun her Ânını tanzîm eden bir hayat tarzıdır. Dolayısıyla kimi zaman yaşanıp kimi zaman rafa kaldırılamaz.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek Ahlakından 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan