Âyet-i kerîmede buyrulur: “Ey îmÂn edenler! Eğer siz, AllÂhʼa (AllÂhʼın dînine) yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7) Bilhassa son nefeste; îmanda sebat edebilmemiz icin, omur boyunca AllÂhʼın dînini yaşama ve yaşatmanın gayreti icinde olmalıyız. AllÂhʼın dînine yardım etmek ise, darda kalan muslumanların imdadına koşmayı da ihtiv eder.
Lokman -aleyhisselÂm- buyurur:

“Yavrucuğum! Mu ’minin iki kalbi olur, biriyle umit besler, diğeriyle korkar.”

Dunyevî meselelerde korku ve muhabbet, bir kalpte birleşmez. Fakat mÂneviyatta durum farklıdır. KÂmil bir mu ’min, CenÂb-ı Hakkʼın sayısız nîmetlerinin tefekkurunde derinleştikce, gonlu muhabbetullah ile dolar. “Yaratan Rabbʼinin adıyla oku!” (el-Alak, 1) emrine itaat ederek, muhabbet nazarıyla baktığı her varlık vesîlesiyle, kalben CenÂb-ı Hakkʼa vÂsıl olur. Bu yakınlık ve dostluğu kaybetmemek icin de, mustesn bir titizlik gosterir. AllÂhʼın muhabbetini zedeleme endişesiyle Âdeta yureği titrer.

Peygamberler ve evliyÂullÂhın hayatları, bu hÂlin zirve tezÂhurleriyle doludur. Nitekim AllÂh ’ın Halîl ’i olan İbrahim -aleyhisselÂm- bile, bu endişeyle Rabb ’ine; (Kulların) diriltilecekleri gun beni mahcup etme!” (eş-ŞuarÂ, 87) niyÂzında bulunmuştur.

HAVF VE RECÂ HALİNDE BİR HAYAT

Havf ve recÂ, yani korku ve umit, muʼminin kalbinde dÂim bulunması gereken bir kulluk dengesidir. Yani mu ’minin kalbinde, AllÂh ’ın rız ve muhabbetinden mahrum kalarak gazabına dûcÂr olma korkusuyla; O ’nun sonsuz rahmet ve mağfiretine nÂil olabilme umîdi, dÂim dengeli bir şekilde mevcut olmalıdır. Mu ’min, son nefesine kadar bu kalbî Âhengi muhÂfaza etmelidir. Zira Kur ’Ân-ı Kerîm ’de ve hadîs-i şerîflerde, Cennetʼe bir karış kala ilÂhî azÂba dûcÂr olanlar ve bunun aksine, Cehennemʼe bir karış kala ilÂhî rahmete mazhar olanlar haber verilmektedir.

Yani son nefeste kimin îmanla selÂmet bulacağı mechuldur. Bu hususta peygamberler ve onların mujdelediklerinin dışında hic kimsenin bir garantisi yoktur. Bununla birlikte Âyet-i kerîmede:

“Ey îmÂn edenler! Eğer siz AllÂh ’a (O ’nun dînine) yardım ederseniz O da size yardım eder, ayaklarınızı kaydırmaz.” (Muhammed, 7) buyrulmaktadır. Bu itibarla mu ’min, son nefeste îman selÂmeti icin hem hayatı boyunca rızÂ-yı ilÂhî istikÂmetinde gayret etmeli, hem de CenÂb-ı Hakk ’ın rahmet ve mağfiretine nÂil olabilme umidiyle du ve iltic hÂlinde bulunmalıdır. Nitekim Yûsuf -aleyhisselÂm- da;

“…(Ey Rabbim!) Beni musluman olarak vefÂt ettir ve beni sÂlihler arasına kat!” niyÂzıyla CenÂb-ı Hakk ’a iltic hÂlinde olmuştur.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altınoluk Dergisi, Yıl: 2013, Ay: Ocak, Sayı: 323, Sayfa: 032
İslam ve İhsan