Korku nedir? Korkularımız imtihan vesilesi olur mu? Kur ’an ’da korku kavramı nasıl anlatılmaktadır? İkrahın oluşabilmesinin şartları nelerdir? İnsanın korkuyla imtihanı.Kur ’an-ı Kerim ’de şoyle buyrulur:
“Kim de Rabbinin makamından (huzurunda hesaba cekilmekte) korkmuş ve nefsini hevÂdan engellemişse, artık şuphesiz (o kimse icin) varılacak yer, ancak cennettir!” (NaziʽÂt: 40-41)
KORKU NEDİR? Korku, şimdiki zamanda veya gelecekte kotu bir şey olacağı beklentisine dayalı kalbin acı duyması ve yanmasıdır. Korkuyu hatırladıkca kalp rahatsızlık duyar, tedirgin olur. Korkma duygusu fıtri bir durumdur.
KORKU İLE İMTİHAN Korku ile imtihan olunacağımız Kur ’an-ı Kerim ’de bildirilmektedir: “Sizi mutlaka biraz korku ile imtihan edeceğiz.” (Bakara: 155) Şu dunya hayatında insanın karşı karşıya kaldığı turlu turlu korkular vardır. Fıkıh acısından değerlendirdiğimizde ovulen, yerilen ve mubah olarak tasnif edilen uc turlu korku bulunmaktadır.
Ovulen ve hatta emredilen korku Allah icin olan korku olup farzdır. Bu Allah TeÂl ’nın emirlerini yerine getirmeye sevk eden, O ’na karşı gelmekten men eden korkudur.
Kişinin ilmi ve irfanı ne duzeyde ise Allah korkusu ve haşyeti de o kadardır. Nitekim ayet-i kerimede “Kulları icinde Allah'tan ancak Âlimler korkar.” (FÂtır: 28) buyurulmuştur. Kul Rabbini ne kadar tanırsa O ’na karşı korkusu da o kadar olur. Allah ’tan korkmanın noksanlığı kulun Rabbini tam tanıyamamasından kaynaklanır. Rabbini tanıdıkca insanın O ’na karşı hayÂsı artar, korkusu coğalır, sevgisi yoğunlaşır.
Korkma duygusunu kaybetmiş bir kalp harap olmuştur. Kalbe Allah korkusu yerleştiğinde ise insandaki şehvet duygularını yakıp kul eder, dunyayı ondan uzaklaştırır ve ruhuna ahiret endişelerini işleyerek rahatını kacırır. İnsanlar bu korkuyu taşıdıkları surece istikamet uzeridirler, bu korkuyu kaybederlerse yoldan cıkarlar.
İnsan korktuğu şeylerden kacar, uzaklaşır. Ama Allah ’tan korkmak boyle değildir. İnsan Allah ’tan ne kadar korkarsa O ’na o kadar yakınlaşır. Bu noktada korkmaktan maksat; kulun Aziz ve Celil olan Allah'ın yasaklarını ciğnemekten korkması bunlardan uzaklaşmasıdır.
Yerilen ve haram olan korku ise Allah TeÂl ’dan başkasından korkup dinin emirlerini terk etmek, yasaklarını ciğnemektir. Şeytandan, cinden, putlardan, tağuttan vs. batıl şeylerden korkmak, itaatlerine girmek yasaklanmıştır. Bu tur şeylerin Allah TeÂl ’ya rağmen bir tasarruflarının olduğuna inanmak ise –maazallah- şirk olur.
Mubah olan korku ise aslan, kaplan gibi yırtıcı hayvanlara, yılan cıyan gibi zararlılara, zalim ve despot gibi canavarlara karşı genel olarak var olan korkudur. Bu tur korkular fıtri korkular olup yukarıda gecen haram olan korkudan farklıdır. Zira Allahtan başkasından korkmanın haram olması icin bu korkunun insanı gunaha goturmesi gerekir. Bu hususta bircok şeyden korkmamız ve tedbir almamız bizden istenmiştir. Bulaşıcı hastalıkların olduğu yerlere girmememiz, cuzzamdan kacmamız vs. şeyler bu gurup meşru korku alanına girmektedir.
Diğer yandan korku ile ikrahı birbirinden ayırmak gerekir ki ikrah dıştan bir tehdit altında insanın kendisini kurtarabilmesi icin verilen bir ruhsattır. Korku ise yaradılıştan /insanın icinden gelen bir duygudur. Mesela bir kimsenin bir puta giderek onunde saygı duruşunda/ibadette bulunması; bu put bana zarar verir, korkusuna dayanıyor ise bu şirktir. Fakat dipcik zoru ile bir putun onunde saygı duruşuna zorlanması ikrahtır. İkrah altındaki kişi iradesi dışında bir eylem yaptığı icin sorumlu olmaz iken korkulmaması gereken bir şeyden korkarak bir eylemde bulunan insan ağır bir curum işlemiştir.
İKRAHIN ŞARTLARI İkrahın oluşabilmesi şu şartların toplanmasına bağlıdır:
Tehdidin olum, bir organın itlafı veya ağır işkence ile yapılması, Tehdit eden kişinin bunu yapacak gucunun olması, Kacmak veya başka bir hile ile tehditten kurtulmanın mumkun olmaması, Dış goruşun itibarı ile ikrah altında bir eylem yapılsa bile gonulden onay verilmemesi. Burada bir onemli husus da yersiz korkularımızdan nasıl kurtarabileceğimiz konusudur. Zira insanın yemeğe icmeye ihtiyacı gibi korkularından emin olmaya; guvene ve huzura ihtiyacı vardır. Bu hususta Yuce Kitabımız Kur ’an-ı Kerim bize yol gostermektedir: Her turlu korkudan ve endişeden emin olmanın yolu sağlam bir iman ve sÂlih amel sahibi olmaktan gecmektedir. Şu ayetler bu hakikati gayet acık bir şekilde izah eder:
“Artık benden size bir hidÂyet gelir de kim hidÂyetime tÂbi' olursa, o takdirde onlara hicbir korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.” (Bakara: 38)
“Rabbimiz Allah'tır” deyip sonra da dosdoğru istikamet uzere olanlara ise melekler inerler ve “Korkmayın ve uzulmeyin” derler. “Size vaad edilen cennetle sevinin.” (Fussilet: 30)
“İman eden ve imanlarına zulum bulaştırmamış olanlar—korkudan emin olmak işte onların hakkıdır; doğru yolda olanlar da onlardır.” (Enʽam:82).
Ote taraftan gunahlar ve cirkin işler guven kaybettirir. Kur ’an-ı Kerim bu hususu gayet net bir şekilde izah eder: “Allah huzur ve guven icinde olan ve rızkı her taraftan gelen bir beldeyi de misal olarak verdi. O belde halkı Allah'ın nimetlerine nankorluk edince, Allah da onlara, işleyip durdukları şeyler yuzunden, butun benliklerini kaplayan bir aclık ve korkuyu tattırdı.” (Nahl:112).
Guven duygusunu kaybettiren ve insanı korku ve endişeye sevk eden gunahların başında hic şuphesiz Allah TeÂl ’ya şirk koşmak gelir. Ana babaya isyan, haksızlık ve zulum de guvenliğimizi tehdit eden en onemli kotuluklerdir. Korkularımızdan emin olmanın yolu imandan, iyi insan olmaktan ve adaletli davranmaktan gecmektedir.
KORKU İLE İLGİLİ TESPİTLER Korku ile ilgili şu temel noktaları hatırlatmakta fayda vardır:
Sorumluluk duygumuzu diri tutacak kadar yenilmekten ve başarısızlıktan korkmak iyidir. Bu dunya hayatı sevinclerle uzuntulerin beraber bulunduğu bir yer olduğundan burayı mutlak huzur ve surekli başarı yeri olarak gormemek gerekir. Boyle bakarsak endişelerimize kapılarak korkularımıza mahkûm olmayız. Unutmamak gerekir ki Allah TeÂl ne kadar dert ve sıkıntı verirse o kadar yardımını gonderir, sabır verir. En doğrusu işimizi Allah azze ve celle ’ye bırakmaktır. Guven duygusunu hissedebilmek ve korkularımızdan emin olabilmek icin her daim hak ve hakikate yapışmak, yalandan dolandan, aldatmadan, kandırmadan ve gorevlerimizi yerine getirirken tembellikten kacmamız gerekir. Korkunun en onemli kaynağı kapalılık, şuphe, hurafeler ve cehalettir. Bunlardan kurtulmanın yolu ise ilim, irfan, idrak ve şeffaflıktır. İnsanın kendisini duşuk olcekte tehlikeli maceralara girmeye alıştırması yerindedir. Boylece oz guvenini artırmış ve de dar bir alana sıkışmanın verdiği donukluktan kaynaklanan kor. Kaynak: Ahmet Hamdi Yıldırım, Altınoluk Dergisi, Sayı: 432
İslam ve İhsan