
Kur ’an ’da mumin nasıl tarif edilir? Kur ’an ’da Allah korkusunu ifade eden kelimeler nelerdir? Kur ’an ve hadisler ışığında bir muminin korkuları.Kur ’Ân-ı Kerim, iman ile korku arasında sıkı bir ilişkinin varlığını her fırsatta hatırlatır. Korku imanın Âdeta ayrılmaz bir parcası gibidir. Hatta “mumin” icin ilk sûrelerde verilen en kısa tanım: “Allah korkusu ile titreyen kimse” şeklindedir[1]. Fakat bu korku, sıradan bir korku değil Allah korkusudur. Kur ’an ’a gore muminler, yalnız Allah ’tan korkmalı, O ’ndan başka korkulacak hicbir varlığın olmadığını bilmelidirler.
MUMİNİN KORKULARI İnsan coğu zaman duyguları ile hareket eden bir varlıktır. Bu duyguların icinde korku hissinin yeri cok buyuktur. Bu duygu doğru yonetilemeyecek olursa cok sayıda ilahların oluşmasına kapı aralanacak ve kişi bir korkudan diğerine savrulacaktır. Bunun neticesi olarak da kendisini emniyete almak icin sığınma adına nice hurafelerin ve batıl inancların girdabında boğulup gidecektir. İşte bu sebepledir ki muminlerin yalnız Allah ’tan korkması gerektiği sık sık hatırlatılmış ve sığınma adresi olarak da yine sadece Âlemlerin Rabbi olan Allah gosterilmiştir.
Rızık korkusu, duşman korkusu, hastalık korkusu, bela ve musibetlere maruz kalma korkusu, nimetlerin kaybolma korkusu, istikbal korkusu, gorunen-gorunmeyen varlıklardan duyulan korku ve bunlar gibi daha nice korkular vardır ki bunlar doğru bir şekilde cevaplandırılamayacak olursa hayat cehenneme donecektir. İslÂm terbiyesi butun bu soruların cevabını doğru bir inanc telkiniyle verir.
Konuyla ilgili cok sayıda Âyet-i kerime vardır:
“İlÂhınız, bir tek İlÂh ’tır. Oyleyse yalnız O ’na teslim olun. (Ey nebî!) O mutevÂzi, saygılı ve samimi insanları mujdele! Onlar ki Allah anıldığı zaman kalpleri titrer” (Hacc, 34-35).
“Bakın, bu şeytan ancak kendi yandaşlarını korkutur. Mumin iseniz onlardan korkmayın, benden korkun.” (Âl-i İmrÂn, 175)
“İnsanlardan korkmayın, benden korkun da Âyetlerimi az bir bedel karşılığında satmayın.” (MÂide, 44)
“Fakirlik korkusuyla cocuklarınızın canına kıymayın! Biz onların da sizin de rızkınızı veririz. Onları oldurmek gercekten buyuk bir gunahtır.” (İsrÂ, 31)
Abdullah İbni Abbas -radıyallahu anhumÂ- anlatıyor:
Bir gun Hz. Peygamber ’in terkisinde bulunuyordum. Bana şoyle buyurdular:
“Yavrucuğum, sana bazı kaideler oğreteyim: “Allah ’ın buyruklarını gozet ki, Allah da seni gozetip korusun. Allah ’ın (rızÂsını) her işte onde tut, Allah ’ı onunde bulursun. Bir şey isteyeceksen Allah ’tan iste. Yardım dileyeceksen, Allah ’tan dile! Ve bil ki, butun insan toplulukları toplanıp sana fayda temin etmeye calışsalar, ancak Allah ’ın senin icin takdir ettiği faydayı temin edebilirler. Yine eğer butun ummet, sana zarar vermeye kalksalar, ancak Allah ’ın senin hakkında takdir ettiği zararı verebilirler. Cunku artık kaderi yazan kalem yazmaz olmuş, yazıları değişmeyecek şekilde kesinleşmiştir.” (Tirmizî, KıyÂmet 59)
Sevgi ve korkunun birlikte duşunulmesi, iki zıddın bir arada duşunulmesi demek değildir. Sevgi, Allah ’ı hakkıyla bilip tanımak demek olan mÂrifetullahın bir meyvesi olduğu gibi, korku da bu bilginin tabiî bir neticesidir. Allah ’ı tanımadan sevmek duşunulemeyeceği gibi tanıdıktan sonra da sevmemek ve O ’nun celÂli karşısında titrememek mumkun değildir. Bunun icindir ki “Allah ’tan ancak Âlimler korkar” (FÂtır 35/28) buyrulmuştur.
KUR ’AN ’DA ALLAH KORKUSUNU İFADE EDEN KELİMELER Kur ’an ’da Allah korkusunu ifade eden farklı kelimeler kullanılmıştır: Vecel, havf, ru ’b, rahbet ve heybet gibi. Bu kavramların muteradif (eş anlamlı) olmadığını ve aralarında bazı farklar bulunduğunu ifade eden İbn Kayyim el-Cevziyye (v. 751/1350) konuyla ilgili şu bilgileri verir:
Havf, yapılan şey karşısında cezÂya carptırılma korkusu, korkulan şeyin hatırlanmasıyla kalbin titremesi ve hoşa gitmeyen şeyin başına geleceği endişesiyle kalbin urpermesi anlamındadır.
Haşyet, havftan daha ozel bir anlama sahiptir. Cunku haşyet Âlimlerin vasfıdır. BinÂenaleyh, haşyet icin, bilgiye dayalı korkudur tanımı yapılabilir. Havfta hareket soz konusu iken, “haşyette sukûnet hÂkimdir. Birinde telaş, diğerinde itmi ’nÂn vardır.
Rahbet de istenmeyen şeyin başa gelme korkusundan var gucuyle kacmaktır. Vecel ise celÂdet, azap ve şiddetinden korkulan birisinin hatırlanması ya da gorulmesi uzerine kalbin titremesi ve yureğin hoplamasıdır. Bir de heybet[2] vardır ki o da tazim ve hurmet duygusuyla birlikte bulunan bir korkudur. Bilgi ve sevginin ayrılmaz bir parcasıdır. Havf umum muminlerin vasfı iken, haşyet Âlimlerin, heybet Âşıkların, vecel ise mukarrebînin bir sıfatıdır.”[3]
Urperme, diri, hassas ve yumuşak bir kalbin vasfıdır. Boyle bir kalbe, emir ve yasaklara uymak zor gelmeyecektir. Gunahlarla taşlaşmış bir kalbin ise bu seviyeye ermesi imkÂnsızdır. Hayra koşamayacağı gibi ibÂdet ve tÂate de severek yonelemeyecektir.
Urperen kalplere sahip olanlar, emrolundukları şeyleri titizlikle yerine getirirler. Hatta yaptıkları amellerin kabul edilmeyebileceği endişesi bile, yureklerinin carpmasına sebep olur. Hz. Âişe diyor ki: “Rablerinin huzuruna doneceklerinden oturu, yurekleri carparak vereceklerini verenler” Âyeti nÂzil olunca Allah Rasûlune: “Âyette zikredilenler, zinÂ, hırsızlık ve icki gibi haramları işleyenler midir? diye sormuştum. O da: “Hayır y Âişe! Âyette anlatılmak istenen, namaz kıldığı, oruc tuttuğu ve sadaka verdiği halde bu ibÂdetlerinin kabul olup olmama endişesiyle tir tir titreyenlerdir”[4] buyurmuşlardır. (Tirmizî, Tefsîru ’l-Kur ’an, 23; İbn MÂce, Zuhd, 20)
ALLAH KORKUSU NE ZAMAN BAŞLAR? Netice olarak, iman bir kalbe girmişse, orada Hak korkusu başlamış demektir. Cunku Allah ’ın yuceliğine, kullarını bir gun hesaba cekeceğine inanmış gunahkÂr bir mumin, Allah ’ın azabından korkup titreyeceği gibi Hakk ’ı daha iyi bilen Âlimler ve Ârifler de O ’nun kemÂli ve cemÂli karşısında gereği gibi kulluk yapamadıklarını hatırlayıp uzulecek ve gonulleri urperecektir. Nebîler, mukarreb melekler ve Hak Âşıkları ise zaman zaman muhabbet şevkinden, bazen ayaklarının kayma korkusundan, bazen da azamet-i ilÂhiyyenin heybetinden yurekleri kuş kalbi gibi carpacaktır. HulÂsa mumin olan herkes, Allah adıyla irkilecek ve urperecektir.
Dipnotlar:
[1] Izutsu, Kur ’an ’da Dînî ve AhlÂkî Kavramlar (Cev. Selahattin Ayaz), s. 259. [2] Bu kelime Kur ’an ’da kullanılmamıştır. [3] bk. MedÂric, I, 549-550. [4] Tirmizî, Tefsîru ’l-Kur ’an, 23; İbn MÂce, Zuhd, 20.
Kaynak: Adem Ergul, Altınoluk Dergisi, Sayı: 432
İslam ve İhsan
GERCEK MUMİN 6 KORKU İCİNDEDİR