
Canakkale ’de askerimizin maddî gucu, duşman karşısında yok denecek kadar azdı. Peki Canakkale Destanı nasıl yazıldı?Canakkale savaşlarında Mehmetcik, bazen ayağına giyebilecek bir postalı, bazen sırtına gecirebilecek bir kaputu, bazen de duşmana atacak bir mermiyi bile bulamıyordu. LÂkin sîneleri îman dolu o şanlı neslin sÂhip olduğu metafizik guc, duşmanın maddî gucunu bertarÂf etmişti. Cunku mÂneviyat, maddeden ustun gelince, onu tesiri altına alır. Nitekim Canakkale Cengi ’ndeki İngiliz kumandanı tÂrihci Hamilton da, bu hakîkati şoyle îtiraf etmiştir:
“Bizi Turkler ’in maddî gucu değil, mÂnevî gucu mağlûb etmiştir. Cunku onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gokten inen gucleri muşÃ‚hede ettik!..”
CANAKKALE ’DE YAZILAN DESTAN Boylece îmanlı ordumuz Canakkale ’de, sadece kahramanlık ve cesaret destanı değil, aynı zamanda sahip olduğu mÂnevî olgunluk bereketiyle de bir fazîlet destanı yazmıştı. Bu kıssa, o savaşa iştirak eden askerlerimizin;
“(AllÂh ’ım!) Yalnız Sana ibadet ederiz ve yalnız Sen ’den yardım dileriz.” (FÂtiha, 5) Âyet-i kerîmesinin şumûlune giren bir gonle sahip olduğunun muşahhas bir misÂlidir. Boyle bir gonul kıvÂmına sahip olanlar icin vaad edilen te ’yîd-i ilÂhî ise Âyet-i kerîmede şoyle bildirilmektedir:
“…Nice az sayıda bir birlik, AllÂh ’ın izniyle cok sayıdaki birliği yenmiştir…” (el-Bakara, 249)
KIYÂMET GUNU GELMEDEN HELÂLLEŞİN Yuce Rabbimiz, kendisine karşı işlenen hat ve gunahları affettiği hÂlde, kul hakkını ilÂhî affının dışında tutmuş; onu, zulme uğrayan kulunun arzusuna bırakmıştır. Dolayısıyla, herhangi bir kul hakkı sebebiyle tevbe edecek olan kişinin, evvel hakkını yediği kimseden helÂllik alması şart koşulmuştur. Zira helÂllik almadığı takdirde kişinin kıyÂmet gunu duşeceği durum, hadîs-i şerîfte şoyle bildirilmektedir:
“Kimin uzerinde din kardeşinin ırzı, nÂmusu veya malıyla ilgili bir zulum varsa altın ve gumuşun bulunmayacağı kıyÂmet gunu gelmeden evvel o kimseyle helÂlleşsin. Aksi takdirde, kendisinin sÂlih amelleri varsa, yaptığı zulum miktÂrınca sevaplarından alınır, (hak sÂhibine verilir.) ŞÃ‚yet iyilikleri yoksa, zulum yaptığı kardeşinin gunahlarından alınarak onun uzerine yukletilir.” (BuhÂrî, MezÂlim 10, RikÂk 48)
Âyet-i kerîmede de şoyle buyrulmaktadır:
“Oyle bir gunden korkun ki, o gunde hic kimse başkası icin herhangi bir odemede bulunamaz; hic kimseden (Allah izin vermedikce) şefaat kabul olunmaz, fidye alınmaz; onlara asl yardım da yapılmaz.” (el-Bakara, 48)
Yani, bu dunyadan insanların haklarını yuklenerek Âhirete giden kimsenin oradaki hÂli, yalnız buyuk bir husran ve perişanlık olacaktır. Ve orada ne kacılacak bir mekÂn, ne de geri donmeye bir imkÂn vardır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gonul Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
HELALLİK NASIL ALINIR?