
İslÂm ahlÂkının temelini teşkil eden hizmet, nefsin hodgÂmlığından kurtularak diğergÂm bir rûhla mahlûkÂta yonelmek sûretiyle AllÂh ’ın rızÂsını aramaktır.
Gerek maddî, gerekse mÂnevî bu hizmetlerin îfÂsında gosterilen yuksek gayretin ehemmiyeti kadar, onların hangi kalbî keyfiyet ve seviye ile yapıldığı da hic şuphesiz pek muhimdir. Zira hizmetin bereketli ve Hak katında makbul olabilmesi, ancak takvÂya bağlıdır. Onun icindir ki buyukler:
“Hizmet muhimdir; lÂkin hizmette edep daha muhimdir.” buyurarak hizmetin, feyiz dolu samîmî bir gonulle, tevÂzû ve edep dÂiresi icerisinde îf edilmesinin luzûmunu beyÂn etmişlerdir.
Nitekim fÂnî vucutları asırlardır toprak altında olmasına rağmen feyz ve rûhÂniyetleriyle gunumuze kadar geldikleri gibi, bundan sonra da hizmetleriyle diri kalmaya devam edecek olan Allah dostlarından BahÂeddin Nakşibend Hazretleri ile ilgili nakledilen şu hÂdise, hizmette gerekli olan gonul hassÂsiyetini ne guzel ifÂde etmektedir:
HİZMETİN OLCUSU NASIL ANLAŞILIR?
BahÂeddin Nakşibend Hazretleri bir gun, iki murîdini odun toplamaya gonderir ve yanlarına da bu odunları taşımaları icin iki merkep verir. Hatt bunlardan biri Nakşibend Hazretleriʼnin kendi merkebidir. Muridler aldıkları emir uzerine odunları merkeplere yukleyerek dergÂha yonelirler. Bir muddet sonra, Nakşibend Hazretleriʼnin merkebindeki odunlar bir vesîle ile yere duşer. Muridlerden biri, henuz kalben yeterince olgunlaşmamış olduğundan dolayı, bu durum karşısında hayli hiddetlenir. Ve ofkesine hÂkim olamayıp Âniden ağzından, kim olduğunu bilmediği merkebin sahibine uygunsuz soz soyler. Sonra derhal toparlanır, bir anlık gafleti neticesinde duştuğu buyuk hatÂyı anlar, uzulur, gonlune ceki duzen vererek tevbe eder.
Nakşibend Hazretleri ise, yolda bu muridlerini beklemektedir. Onları karşılar ve:
“EvlÂdım! Ofkeyle ve uygunsuz soz soyleyerek getirilen odunları yakmak doğru değildir!” diyerek getirdikleri odunların atılmasını emir buyurur. Boylece bir hizmetin, hizmet eden kimsenin edebiyle değer kazandığını ve gonul feyzinden mahrum olarak îf edildiğinde ise, hicbir değer taşımadığını ifÂde eder.
"KAPINIZDAN İCERİ HİCBİR EĞRİLİK GİRMEZ"
Dalından, yakılmak icin kesilmiş olan odun parcalarını taşırken, karşılaştığı bir muşkul karşısında ofkeye kapılarak yaptığı hayrın sevÂbını tuketen gonlun hizmeti de hizmettir; Taptuk Emre dergÂhına senelerce kalem gibi dumduz odunlar taşıyan ve kendisine:
“–Bunca yıldır dağda hic eğri oduna rastlamadın mı Yûnus?..” diye soran ustÂdına hitÂben, buyuk bir edep icerisinde:
“–SultÂnım! Bilirim ki, sizin kapınızdan iceri hicbir eğrilik girmez; odun bile olsa!..” sozleriyle mukābele eden, aşk ve muhabbet menbaı gonlun hizmeti de hizmettir. LÂkin iki hizmet arasında, doğu ile batı arasındaki uzaklık kadar buyuk bir gonul farkı vardır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gonul Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan