
Kur ’Ân-ı Kerîm bir insanın haksız yere oldurulmesinin ne kadar buyuk bir cinÂyet olduğunu ve bir insanı olumden kurtarmanın ne kadar hayırlı bir amel olduğunu şoyle beyÂn eder: مِنْ أَجْلِ ذلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي اْلأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا “Bundan dolayıdır ki İsrÂîloğulları ’na şoyle yazmıştık: «Kim bir kimseyi bir cana mukÂbil vey yeryuzunde cıkardığı bir fesat sebebiyle olmaksızın oldururse o takdirde butun insanları oldurmuş gibidir. Kim de bir insanın hayatını kurtarırsa o takdirde butun insanların hayatını kurtarmış gibidir…” (el-MÂide, 32)
İLK CİNÂYET HAKKINDA HÂDİS-İ ŞERİFLER
İnsanlık tÂrihinde, ilk def meydana gelen bu adam oldurme, kardeş kanı dokme hÂdisesi hakkında RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuştur:
“Zulmen oldurulen her insanın kanının (gunÂhından) Âdem ’in ilk oğluna da mutlak bir pay ayrılır. Cunku o insan oldurme cığırını ilk başlatan kişidir.” (BuhÂrî, EnbiyÂ, 1; Muslim, KasÂme, 27)
Yine Hazret-i Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- buyururlar:
“İslÂm ’da iyi bir cığır acan kimseye, bunun sevÂbı vardır. O cığırda yuruyenlerin sevÂbından da kendisine verilir. Fakat onların sevÂbından hicbir şey eksilmez. Her kim de İslÂm ’da kotu bir cığır acarsa, o kişiye onun gunÂhı vardır. O kotu cığırda yuruyenlerin gunÂhından da ona pay ayırılır. Fakat onların gunÂhından da hicbir şey eksilmez.” (Muslim, ZekÂt, 69; NesÂî, ZekÂt, 64)
Bu hadîs-i şerîf de gosteriyor ki; kim bir hayra delÂlet ederse, kendisinden sonra devÂm eden o hayırdan; kim de bir şerre sebep olursa kendisinden sonra te­selsul edecek o şerden hisse alır.
OLDUĞU HÂLDE GUNAHLARI DEVAM EDEN KİMSELER
İmÂm GazÂli ’nin İhy ’sında şoyle guzel bir soz yer almaktadır:
وَطُوبَى لِمَنْ مَاتَ وَمَاتَتْ مَعَهُ ذُنُوبُهُ
وَالْوَيْلُ الطَّوِيلُ لِمَنْ يَمُوتُ وَتَبْقَى ذُنُوبُهُ مِائَتَى سَنَةٍ
“Olen ve kendisi ile birlikte gunahları da olen kimseye ne mutlu! Olduğu hÂlde gunahları yuzlerce sene devÂm eden tÂlihsiz kimseye ise yazıklar olsun.”
Rasûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“İleride oyle fitneler olacak ki o vakitte oturan kimse ayakta durandan, ayakta duran yuruyenden, yuruyen koşandan daha hayırlı olacaktır.”
Sa ’d bin Ebî Vakkas -radıyallÂhu anh-:
“–YÂ RasûlallÂh! Adam evime girip, oldurmek icin elini bana uzatsa ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” deyince, Hazret-i Peygamber -aleyhissalÂtu vesselÂm-:
“–Âdem ’in oğlu (HÂbil) gibi ol!” buyurmuştur. (Tirmizî, Fiten, 29/2194)
İslÂm dîni, beş husûsun muhÂfaza ve mudÂfaasını emretmiştir. Bunlar: Can, akıl, din, nesil ve maldır. Kişi, bunlara yapılan herhangi bir taarruza karşı gerekli mucÂdeleyi yapmalıdır. Fakat, bu mucÂdeleyi yaparken şeriatın gosterdiği yolu tÂkip etmelidir. Ancak şu var ki, zÂlim veya mazlum olma durumunda kalınca Peygamber Efendimiz ’in tavsiyesi istikÂmetinde, zÂlim olmayı değil, mazlum olmayı tercih etmelidir.
ALLAH TEÂLÂ'NIN HAZRFET- ÂDEM'E HÎBESİ: ŞİT ALEYHİSSELÂM
HÂbil olduruldukten sonra AllÂh TeÂl Hazret-i Âdem ve Havv ’ya Şit[2] -aleyhisselÂm- ’ı vermiştir. Şit, kelime olarak “AllÂh ’ın hîbesi, hîbe ettiği şey” mÂnÂsına gelmektedir. Şit -aleyhisselÂm-, Kur ’Ân-ı Kerîm ’de ismi gecmeyen peygamberlerden biri olup, kendisine 50 sahife indirilmiştir. VefÂtı sırasında Hazret-i Âdem -aleyhisselÂm-, Şit -aleyhisselÂm- ’ı yanına cağırmış, ona gece ve gunduz saatlerini, o saatlerde yapılacak ibÂdetleri oğretmiş ve Tûfan ’ın vÂkî olacağını haber vermiştir.
HAZRET-İ ÂDEM'İN VEFÂTI
Hazret-i Âdem -aleyhisselÂm- Cuma gunu vefÂt etmiş, melekler gelip onu yıkamış, kefenlemiş ve sonra da defnetmişlerdir. Bin sene veya 930 sene yaşadığı rivÂyet edilir.
Dipnot: [1] Kaynaklarımızda bu isim Şis olarak da gecmektedir. Turkce teleffuzu acısından kolay olması mulÂhazasıyla ve halk arasında bu şekilde meşhur olması sebebiyle burada Şit olarak yazmayı tercih ettik.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan