
Gozle gorulemeyen varlıklar nelerdir? Gozle gorunmeyen canlılar...Dunyada gozle gorulen canlılardan başka bir de gozle gorulmeyen canlılar vadır.
GOZLE GORULEMEYEN VARLIKLAR 1. Melekler (Melek Nedir, Meleklerin Ozellikleri Nelerdir?) Melekler, duyu organlarıyla algılanamayan, gozle gorulmeyen, iradeleri sadece hayra ve iyiliğe doğru işleyen ve dolayısıyla Allah ’a kulluk eden ve gunah işlemeyen varlıklardır. Melekler yemeye ve icmeye ihtiyac duymazlar. Melekler fizik otesi Âleme ait varlıklar olduğundan onların ozellikleri akılla da tam olarak anlaşılamaz. Onlar hakkında bilgi kaynağımız vahiy ve Allah Resulu ’nden bize kadar ulaşan sahih hadislerdir. Bir diğer ifadeyle bu konudaki bilgi kaynağımız nakildir. Melek inancı konusunda bu kaynaklarda bulunan bilgilerle yetinilmesi gerekir. Melekler konusunda ayet ve hadislerin verdiği bilgilerin dışında fikir yuruterek bir bilgiye ulaşmak da mumkun değildir.
2. Cinler (Cin Nedir, Cinlerin Ozellikleri Nelerdir?) Sozlukte gizli ve ortulu varlık, gorulmeyen şey anlamına gelen cin, terim olarak “Duyu organlarıyla algılanamayan, ceşitli şekillere girebilen, insanlar gibi şuur ve irade sahibi, davranışlarından oturu Allah ’a karşı sorumlu olan, ateşten yaratılmış manevi, ruhÂnî ve gizli varlıkları” ifade eder.
Hherkesin gozle goremediği, kulağıyla işitemediği varlıklar olan cinler hakkında en guvenilir bilgi kaynağı vahiydir. Kur ’an-ı Kerim ve sahih hadisler cinlerin varlığını kesin bir şekilde ortaya koymaktadır. Sağlıklı duşunebilen akıl da gozle gorulemeyen başka varlıkların olabileceğini imkÂnsız gormez. İnsanların cinleri gorememesi, gozlerinin ateş turevinden yaratılmış olan cinleri gorebilecek yetenekte yaratılmamış olmasındandır.
1. Kur ’an ’a gore, insan topraktan, cin ise ateşten yaratılmıştır:
“Allah insanı, pişmiş camura benzeyen bir balcıktan yarattı. Cinleri oz ateşten yarattı”[1]
“Andolsun biz insanı kuru camurdan, şekillenmiş kara balcıktan yarattık. Cinleri de daha once, zehirli ateşten yaratmıştık.”[2] Bu ayet, cin turunun insan turunden once yaratıldığını gostermektedir.
Kur ’an ’da cinlerden bahseden, 28 ayetten oluşan Cin sûresi bulunmaktadır. Bu sûrede dile getirildiği gibi, cinler icinde ceşitli kesimler vardır. Onların bir kısmı Musluman, bir kısmı da kÂfirdir. Cinlerin mu ’min olanları, mu ’minlerle beraber cennette, kÂfir olanları da kÂfirlerle beraber cehennemde kalacaklardır.
2. Cinler ceşitli şekillere girebilecek ve insanların yapamayacakları bazı işlerin ustesinden gelebilecek yetenekte yaratılmıştır. Mesela, Suleyman, Sebe melikesinin tahtını getirtmek istediğinde cinlerden birinin, o henuz yerinden kalkmadan tahtı getirebileceğini soylemesi[3] bunu gostermektedir. Cinin Hz. Suleyman ’la karşılıklı konuşması, onların gozle gorulebilecek bir şekle girebileceklerine işarettir. Allah, cinleri, Hz. Suleyman ’ın emrine vermiş, o da cinleri ağır ve meşakkatli işlerde hizmet ettirmiştir.
3. Cinlerin mutlak gayba dair bilgileri yoktur. Kaderi ve geleceği bilemezler. Ancak hayat surelerinin uzun olması, rûhÂnî ve latîf varlık olmaları ve cok hızlı hareket edebilmeleri sayesinde insanların bilmediği, gecmişe ve şu ana ait bazı olayları bilebilirler. Ancak bu durum, cinlerin insanlardan daha ustun varlıklar olduğunu gostermez. Bir ayette: “Suleyman ’ın olumune hukmettiğimiz zaman, onun olduğunu, ancak değneğini yiyen bir ağac kurdu gosterdi. (Sonunda) yere yıkılınca anlaşıldı ki cinler gaybı bilselerdi, o kucuk duşurucu ızdırap icinde kalmazlardı”[4] buyurularak, onların gaybı bilmedikleri acık bir şekilde ortaya konmuştur.
Cinler de insanlar gibi, iman etmek ve ilahi emirlere itaat etmekle yukumludurler:
“Ben cinleri ve insanları ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”[5]
Alimlerin coğunluğuna gore Hz. Muhammed‘in (s.a.v.) peygamberliği, insanlarla birlikte cinleri de kapsar. Bu sebeple O ’na, “Resulu ’s- Sekaleyn” (İki zumrenin peygamberi) denilmiştir.
4. Cinler, tıpkı insanlar gibi yer, icer, evlenir ve coğalırlar; erkeklik ve dişilikleri olduğu gibi doğar, buyur ve olurler. Ancak cinlerin omru, insanlarınkine gore epeyce uzundur.
5. Bazı durumlarda cinlerin insanlara zarar vermesi soz konusu olabilirse de, Musluman bir kimsenin cinlerden korkmaması ve Allah ’ın izni olmadan, bir varlığın başka bir varlığa zarar veremeyeceğine bilmesi gerekir.
“Gercek şu ki şeytanın (şeytanlaşmış cinlerin), inanan ve yalnız Rablerine tevekkul eden kimseler uzerinde bir hÂkimiyeti yoktur.”[6]
6. Diğer varlıklardan gelebilecek zararlara karşı Allah ’a sığınmak gerektiği gibi, cinlerden gelebilecek zararlar hususunda da aynı tutum gosterilmelidir. Nitekim, Hz. Peygamber ’in de cinlerin insanı etkilemesine karşı Ayetu ’l–Kursi ’yi, Felak ve NÂs surelerini okuyarak, bu yonde ornek bir davranış gosterdiği bilinmektedir.[7]
Şu ayet-i kerime de bu anlamda dua mahiyetinde okunabilir:
“De ki: ‘Ey Rabbim! Şeytanların vesveselerinden sana sığınırım. ’ ‘Ey Rabbim! Onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım. ’”[8]
3. Şeytan (Şeytan Nedir, Kime Denir?) Gozle gorulmeyen fakat varlığı kesin olan, azgınlık ve kotulukte cok ileri giden, kibirli, asi, insanları saptırmaya calışan cinlere şeytan adı verilir.
Kur ’an-ı Kerim ’de ilk şeytandan İblis diye soz edilir. İblis, azmış ve Rabbi ’nin buyruğuna isyan ederek, sapıklığa duşmuş cinlerdendir.
“ Hani biz meleklere Adem ’e secde edin demiştik. İblis haric hepsi secde ettiler. O yuz cevirdi, buyukluk tasladı ve kÂfirlerden oldu. ”[9] anlamındaki ayet, onun melek olduğunu gostermez. Cunku bu ayette ifadenin coğunluğa gore duzenlenmesi (tağlib) kuralına uygun bir uslup kullanılmıştır.
كَانَ مِنَ الْجِنِّ فَفَسَقَ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِ “...İblis cinlerdendi, Rabbi ’nin emrinin dışına cıktı ...”[10] Âyetinden de acıkca anlaşıldığı gibi, aslında o bir cindir. Allah ’a ibadet ederek derecesini yukseltmiş ve melekler arasına karışmış, daha sonra da isyanı yuzunden bu konumunu yitirmiştir.
Boylece İblis bir “Şeytan” yani Allah ’a karşı cıkan ve kovulan bir varlık oldu. Hazret-i Âdem ’e ustunluk taslarken, melekler arasındaki yerini de kaybetti. Bu sefer gozu dondu ve azgınlığı arttı. İcindeki kin ve nefret ateşi daha da buyudu. Ve kustahlaşarak dedi ki:
“... Yemin ederim ki, ben de insanları saptırmak icin Senin doğru yolun uzerine oturacağım. Sonra onlara onle­rinden, arkalarından, sağlarından, sollarından sokulacağım ve Sen, onların coğunu verdiğin nimetlere şukreder halde bulmayacaksın!” (ArÂf Sûresi, 16-17. Âyetler) “… Yeryuzunde onlara (gunahları) suslu (hoş ve zevkli gostereceğim) ve onların hepsini mutlaka (gunah işlemeye teşvik edeceğim) azdıracağım! Ancak onlardan ihlaslı (sana tam inanan ve seni cok seven) kulların haric!” [11]
Melekler ve cinler gibi duyu organlarıyla algılanmayan fakat varlığı Kur ’an-ı Kerim ve sahih hadislerde kesin bir bicimde bildirilen şeytan (iblis) ateşten yaratılmıştır. Hz. Adem ’in camurdan, kendisinin ise ateşten yaratıldığı gerekcesiyle ondan ustun olduğunu iddia etmiş, Hz. Adem ’e secde etmekten kacınmış, Allah ’ın lanetine uğramış ve O ’nun huzurundan kovulmuştur.
Daha sonra Hz. Adem ve eşi Havva ’yı (a.s.) yanıltarak onların cennetten cıkmalarına sebep olmuştur. Şeytan ilk insandan beri butun insanlara, kotulukleri, kufur ve gunahları susleyip guzel gosterir, insanları hak yoldan uzaklaştırmak icin elinden geleni yapar.
Kur ’an ’da da bildirildiği gibi, Allah ’ın gosterdiği dosdoğru yoldan uzaklaşmak, yasakları ciğnemek, şeytana imkÂn ve fırsat vermek demektir. Sapıklık ve azgınlıkta devam edenler, şeytanın kendilerini cepecevre kuşatmasına, kendilerinin de şeytanın esiri olmalarına sebep olurlar.[12] Yuce Allah, insanları, şeytanın duşmanlığına, hile ve aldatmacalarına karşı uyarmıştır:
“Cunku şeytan sizin duşmanınızdır. Siz de onu bir duşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya cağırır.”[13]
Dunyada insanları hak ve hakikatten uzaklaştıran şeytan, ahirette de onları işledikleri gunah ve kotuluklerle baş başa bırakacak, bu konuda kendisini suclamamalarını soyleyecektir.[14]
Yuce Allah, Kur ’an okunduğunda kovulmuş şeytandan kendisine sığınılmasını emrettikten sonra, Allah ’a ictenlikle inanıp, ibadet eden ve yasaklarını ciğnemeyen kimseler uzerinde şeytanın hicbir etki ve hÂkimiyetinin olamayacağını şoyle bildirmiştir. “Şurası muhakkak ki, benim (ihlÂslı) kullarım uzerinde senin hicbir ağırlığın olmayacaktır. (Onları) koruyucu olarak Rabbin yeter.”[15] “… Gercekten benim guzel kullarım uzerinde senin bir hÂkimiyetin (bir tesirin) yoktur.” Ancak (onlar kendileri isteyerek) yoldan cıkıp da senin peşine takılırlarsa o başka!” [16]
Yuce Allah, varlıkları, biri diğerinden ayırt edilebilsin ve aralarındaki fark insanlarca kolayca anlaşılabilsin diye zıtlarıyla birlikte yarattığından, şeytanı da yaratıkların en temiz ve şereflilerinden olan, hak ve hayrı tavsiye eden meleklerin varlığına zıt olarak yaratmıştır. Eğer şeytan yaratılmamış olsaydı, Allah ’a kulluk ve itaat etmek bu kadar kıymetli olmazdı. Cunku belli fiillerin ibadet, hayır, guzel ve iyi oluşu, ancak zıtlarının varlığı ile bilinebilir. Zira insanlara şer ve cirkin fiillerde yol gosteren de şeytandır.
Dipnotlar:
[1] RahmÂn sûresi, 14. ve 15. ayet. [2] Hicr sûresi, 26- 27. ayetler. [3] Neml sûresi, 39. ayet. [4] Sebe ’ sûresi, 14. ayet. [5] ZÂriyÂt sûresi, 56. ayet [6] Nahl sûresi, 99. ayet. [7] Bkz. BuhÂrî, VekÂle, 10;FedÂilu ’l- Kur ’Ân, 10; Tirmizî, Tıb: 16. [8] Mu ’minûn sûresi, 97. Ve 98. ayetler [9] Bakara sûresi, 34. ayet [10] Kehf sûresi, 50. ayet. [11] Hicr Sûresi, 39-40. [12] Zuhruf sûresi, 36-39; Mucadele sûresi, 19. ayetler. [13] FÂtır sûresi, 6. ayet. [14] Muslim, Munafikun; 11. [15] İsra sûresi, 65; Ayrıca bakınız; A ’rÂf sûresi, 201. ayet. [16] Hicr Sûresi, 41-42. Âyetler.
İslam ve İhsan