Kulu bu tehlikeden koruyacak kaleyi, gercek bir tevhit kelimesinden başka bir şey yapamaz. Allah da ona tevhit yolunu gosterir.
CenÂb-ı Hak buyuruyor:

“O, oyle Allah ’tır ki, kendisinden başka hicbir tanrı yoktur. O, mulkun sÂhibidir, eksiklikten munezzehtir, selÂmet verendir, emniyete kavuşturandır, gozetip koruyandır, ustundur, istediğini zorla yaptırandır, buyuklukte eşi olmayandır, Allah, muşriklerin ortak koştukları şeylerden munezzehtir.” (Haşr, 23)

Resûlullah buyurdular:

“Allah TeÂlÂ, kıyamet gununde gokleri ve yerleri bir araya getirip son derece buyuk ve yuce olan kudret eline alır. Şoyle diyerek avucunu sıkıp acar: Ben Allah ’ım, ben Rahmanım, ben Rahimim, ben Melikim, ben Kuddusum, ben Selamım, ben Mu ’minim, ben Muheyminim, ben Azizim, ben Cabbarım, ben Mutekebbirim, ben dunyayı, hicbir şey değilken yaratan ve onu yokluğa iÂde edecek olanım. Hani hukumdarlar, hani zÂlim zorbalar nerede?” (Buhari, Tefsir (39), 2; Rikak 44; Tevhid 6, 19, 26, 32, 36; Muslim, Musafirin 69; Munafikin 19, 21, 23-25)

Bir insan duşunsek, tek başınadır. Duşmanları tarafından aranmakta, dar bir yere atılmış ve zayıflığından dolayı, organları hareket edememektedir. Hareket etse de yanında silahı yoktur. Silahı olsa da tek başına duşmanlarına karşı koyacak durumda değildir. Askeri olsa da askerlerinin kırılmayacağından emin değildir. Bu durumda iken Âniden gucsuzluğunu gideren birisi geliyor, kendisini guclendirip ordusu, askerleri ve silahlarla kendisine yardım ediyor, imdadına yetişiyor. Etrafına da buyuk bir kale yapıyor. İşte bu kişi o zayıfa bu durumda emniyet ve eman vermiş olur. Bundan dolayı yardım eden kimseye mu ’min, demek yerinde olur.

KULUN EN BUYUK KORKUSU

Kul asıl yaratılışında zayıftır. DÂhilî yonden aclık, susuzluk ve hastalıklara mÂruz kalmaya hazırdır. HÂricten de yakıcı felÂketler, boğup yaralayıcı ve kırıp parcalayıcı Âfetlere mÂruz bir durumdadır. Bu korkunc ve tehlikeli durumlardan kendisine guven verecek kimse ancak, hastalığını tedavi edecek ilacları, aclığını giderecek yemekleri ve susuzluğunu giderecek icecekleri hazırlayandır. Bundan başkası değildir. Beden savunacak, sağlığı yerinde kuvvetli uzuvlardır. Duyular kendisine yaklaşan tehlikeleri haber vermekte olan casuslardır. Bundan sonra kulun en buyuk korkusu, Âhiret helÂkidir. Kulu bu tehlikeden koruyacak kaleyi, gercek bir tevhid kelimesinden başka bir şey yapamaz. Allah TeÂl da ona tevhid yolunu gosterir.

Kulu tevhid kelimesine imrendiren ise bir kudsî hadiste: “L ilÂhe illallah benim kalemdir. Bu kaleme giren benim azÂbımdan emin olur.” (Deylemî, Hadis No: 8101) buyrulmuş olmasıdır. Bu Âlemde emniyet icinde olan kimse yoktur ki, Allah TeÂl ’nın yaratmış olduğu sebeplerden faydalanmasın. Bu sebeplerden yararlanmanın yolunu gosteren de yalnız Allah ’tır.

Kaynak: İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu ’l-Beyan,21.Cilt, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan