AllÂh TeÂlÂ, Hazret-i Âdem ve Havv -aleyhimesselÂm- ’ı yarattıktan sonra onların her turlu nîmetlerle dolu cennette yaşamalarına, yasak ağac dışında cennetin nîmetlerinden istedikleri şekilde istifÂde etmelerine musÂade etti.
Ayrıca iblîs ’in kendilerine apacık duşman olduğunu haber verdi. Bu ilÂhî îkaz Âyet-i kerîmede şoyle bildirilmektedir:


فَقُلْنَا يَا آدَمُ إِنَّ هَذَا عَدُوٌّ لَكَ وَلِزَوْجِكَ فَلاَ يُخْرِجَنَّكُمَا مِنَ الْجَنَّةِ فَتَشْقَى.
“Ey Âdem, dedik. Bu (şeytan) hem senin icin hem de zevcen icin (apacık) bir duşmandır. Sakın o sizi cennetten cıkarmasın; sonra bedbaht olur, cok sıkıntı cekersin!” (TÂhÂ, 117)

Onlar, cennette rahat ve mureffeh bir hayat surmekteydiler. Âyet-i kerîmede bu durum şoyle bildirilmektedir:


إِنَّ لَكَ أَلاَّ تَجُوعَ فِيهَا وَلاَ تَعْرَى. وَأَنَّكَ لاَ تَظْمَأُ فِيهَا وَلاَ تَضْحَى
“Sen burada ne acıkırsın ne de cıplak kalırsın. Burada ne susuz kalırsın ne de sıcaktan bunalırsın!” (TÂhÂ, 118-119)

Hazret-i Âdem ile Havv -aleyhimesselÂm- bu minvÂl uzere cennette yaşayıp giderken şeytan onların zayıf duygularını ve ebedîliğe karşı olan hırslarını kullanarak yasak ağactan yemelerine sebep olmuştur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Nebiler Silsilesi 1, Erkam Yayınları.
İslam ve İhsan