Peygamberlerini oldurmeye gelen Semud kavminin sonu ne oldu? Hz. SÂlih'in hayatından ibret veren yonler...Âd kavminden sonra Şam ile Hicaz arasındaki Hicr bolgesinde Semûd kavmi ortaya cıktı. Dağları deldiler, kayaları oydular, gayet sağlam evler yaptılar. Bu kuvvet ve imkÂnlar onları itaatten uzaklaştırarak azgınlaştırdı. Allah TeÂl onlara Hz. SÂlih ’i peygamber olarak gonderdi. O, “Ey kavmim! Allah ’a kulluk edin. Sizin O ’ndan başka ilÂhınız yoktur. O sizi yerden yarattı ve sizi orada yaşattı. Oyleyse O ’ndan mağfiret isteyin; sonra da O ’na tevbe edin! Cunku Rabbim kullarına cok yakındır, duÂlarını kabûl eder” dedi.[1]
Hz. SÂlih ’in uzun sure gayret ve mucÂdele etmesine rağmen kavmi kendisini yalanladı, hidÂyete gelmedi ve “babalarımızın taptığı şeylere tapmaktan bizi engelliyor musun? Doğrusu, bizi kendisine kulluğa cağırdığın şeyden ciddî bir şuphe icindeyiz” dediler.[2] SÂlih (a.s), “Ey kavmim! Siz burada bahcelerin, pınarların icinde; ekinlerin salkımların, sarkmış hurmalıkların arasında guven icinde bırakılacağınızı mı sanıyorsunuz? Boyle sanıp dağlardan ustaca evler yontuyorsunuz. Artık Allah ’tan korkun ve bana itaat edin! O haddi aşan kÂfirlerin emrine uymayın. Onlar ki yeryuzunde fesat cıkarırlar ve gerek kendilerini gerekse cevrelerinde bulunanları ıslÂha gayret gostermezler” dedi.[3]
Kavmi, “Sen de ancak bizim gibi bir insansın. Eğer doğru soyleyenlerden isen, haydi bize bir mûcize getir!” dediler.[4] Allah TeÂl onları imtihan etmek icin kayanın icinden buyuk bir deve ile yavrusunu cıkardı. SÂlih (a.s) “Onu bırakın. Allah ’ın arzında yesin icsin. Su icme hakkı bir gun onundur; belli bir gun de sizindir. Ona herhangi bir kotulukte bulunmayın; sonra sizi yakın bir azÂb yaka­lar” diye tembihte bulundu. Ancak şehirdeki devamlı bozgunculuk peşinde koşan fesatcılar, deveyi ayaklarını kesip yere duşurerek oldurduler ve Rablerinin emrin­den dışarı cıktılar. “Ey SÂlih! Eğer sen gercekten peygamberlerden isen, bizi tehdîd ettiğin azÂbı getir” diye[5] arsızlık yaptılar.
Fesatcılar Allah ’a yemin ederek birbirleriyle anlaştılar: “Gece ona ve Âilesine baskın yapalım hepsini oldurelim; sonra da ona sÂhip cıkan yakınlarına: «Biz SÂlih Âilesinin yok edilişi sıra­sında orada değildik, inanın ki doğru soyluyoruz» diyelim” dediler. Allah onların planlarını altust etti. Allah ’ın azabı kendilerini yakalayıverdi. Şiddetli bir sarsıntı ve korkunc bir ses geldi. Yurtlarında diz ustu cokekaldılar, sonra yuz ustu duşup sel supruntusune donduler. Allah, SÂlih (a.s) ile mu ’minleri rahmetiyle kurtardı.[6]
“İşte haksızlıkları yuzunden cokmuş evleri! Anlayan bir kavim icin elbette bunda bir ibret vardır.” (en-Neml 27/52)
Dipnotlar:
[1] Hûd 11/61.
[2] Hûd 11/62.
[3] eş-Şuar 26/146-152.
[4] eş-Şuar 26/154.
[5] el-A‘rÂf 7/77, 79; Hûd 11/64; en-Neml 27/48; eş-Şuar 28/155-156; el-Kamer 54/27.
[6] el-A‘rÂf 7/78; Hûd 11/66-67; el-Hıcr 15/83-84; el-Mu ’minûn 23/41; en-Neml 27/49-50, 52.
Kaynak: Doc. Dr. Murat Kaya, Kitabımız Kur ’Ân MuhtevÂsı ve Fazîletleri, Erkam Yayınlıar
İslam ve İhsan
Hazret-i Salih Peygamber'in Hayatı (Peygamberlerin Hayatı 5) - Sesli Kitap