Kelime-i Tevhîd veya diğer bir tÂbirle Kelime-i ŞehÂdet, bir kişinin, Allah ’tan başka hicbir ilÂh olmadığını ve Hazret-i Muhammed -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’in O ’nun kulu ve Rasûlu olduğunu kabul ve îlan ettiği soze verilen isimdir. Şoyle telÂffuz edilir: أَشْهَدُ أَنْ لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ “ŞÃ‚hitlik ederim ki Allah ’tan başka ilÂh yoktur ve yine şÃ‚hitlik ederim ki Muhammed -sallÂllahu aleyhi ve sellem- O ’nun kulu ve Rasûlu ’dur.”
İSLÂM NEDİR?

TÂbiînin buyuk Âlimlerinden Şa‘bî şoyle der:

Adiy bin HÂtim -radıyallahu anh- Kûfe ’ye geldiğinde, Kûfe fukÂhÂsından bir grupla ziyÂretine gittik. Ona:

“–Peygamber Efendimiz ’den duyduğun şeylerden bize bahsedebilir misin?” dedik. Adiy -radıyallahu anh- bize şunları soyledi:

Peygamber -sallÂllahu aleyhi ve sellem- Efendimiz ’in yanına vardım. Bana:

“–Ey Adiy bin HÂtim, musluman ol selÂmet bul!” buyurdu. Ben:

“–İslÂm nedir?” diye sordum. Allah Rasûlu -sallÂllahu aleyhi ve sellem- şoyle buyurdu:

“–Allah ’tan başka ilÂh olmadığına, benim de O ’nun Rasûlu olduğuma şehÂdet etmen ve hayrıyla, şerriyle, tatlısıyla, acısıyla kaderin tamamına îman etmendir.” (İbn-i MÂce, Mukaddime, 10)

İMÂN ESASLARI NELERDİR?

Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- diğer bir hadîs-i şerîflerinde de îman esaslarını şoyle tafsîl etmiştir:

“İman; AllÂh ’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Âhiret gunune, hayrı ve şerriyle birlikte kadere îmÂn etmektir.” (BuhÂrî, ÎmÂn, 37; Muslim, ÎmÂn, 1, 5; Tirmizî, ÎmÂn, 4; Ebû DÂvûd, Sunnet, 16; Ahmed, I, 97)

KELİME-İ TEVHİD, BİZE NE İFADE EDER?

Kelime-i tevhîd, Allah ’tan uzaklaştıran her şeyden uzaklaşmayı ve kalpte, CenÂb-ı Hakk ’ın dışındaki mahlûkÂta karşı aşırı sevginin bulunmamasını ifÂde eder. Kelime-i tevhîd, enÂniyetin ve ihtirasların kalpte put hÂline gelmesine mÂnî olur. Boylece kalbin zÂhîrî ve bÂtınî butun putlardan uzakta kalmasını sağlar.

CenÂb-ı Hak, kalbini batınî putlardan temizlemeyen kullarını tehdit ederek şoyle buyurur:

(Rasûlum!) Hev (ve heveslerini) kendisine ilÂh edinen kimseyi gordun mu? Ona Sen mi vekil olacaksın?” (el-FurkÂn, 43)

Muşahhas bir misal verecek olursak, merceği guneş ışığının altına tuttuğumuzda, teksîf olan guneş huzmeleri, altındaki butun curûfu kul hÂline getirir. İşte her insan kelime-i tevhîde teksîf olarak kalbinde boyle bir temizlik yapmalıdır. Âyet-i kerîmede ifÂde buyrulduğu uzere kalpler, CenÂb-ı Hak ile beraber olmak ve O ’nu zikretmekle huzur bulur. Nitekim her hareketimizin Allah icin, O ’nunla beraber ve O ’nun rızÂsına uygun olması gerektiğine işaretle, ilk nÂzil olan Âyet-i kerîmede şoyle buyrulmuştur:

“Yaratan Rabb ’inin ismiyle oku!” (el-AlÂk, 1)

KALPTE TECELLİ EDECEK CEMÂLİ SIFATLAR

Boyle olursa kalp, Rabb ’inin cemÂlî tecellîlerinden nasîb almaya başlar. Her zaman ve mekÂnda Rabb ’ini arar ve O ’nunla buluşur. Zira kalbî merhaleler kateden mu ’min, her şeyde ilÂhî vitrinleri seyreder ve ilÂhî kudret ve azamet nakışları karşısında aşk ve vecd icinde yaşar.

KÂmil bir kalpte tecellî edecek cemalî sıfatlardan birkac misal şoyledir:

RahmÂn ve Rahîm tecellîsi: Bir kalpte CenÂb-ı Hakk ’ın RahmÂn ve Rahîm esmÂsı tecellî ettiğinde, o mu ’min, ulaşabildiği her yere rahmet tevzî eder. Mahrumlar icin muşfik bir sığınak ve barınak olur. Başta insan olmak uzere hicbir mahlûkÂtın sesli veya sessiz feryÂdına bîgÂne kalamaz. Zira merhamet, îmÂnın en guzîde meyvesi ve ilk neticesidir.

Afuv tecellîsi: CenÂb-ı Hak cok affedicidir. KÂmil mu ’minler de; “Affetmeyi bilmeyen, affedilmez.” dustûrunca, ilÂhî affa lÂyık olabilmek icin AllÂh ’ın kullarına karşı cok affedici olurlar. Zira şahsına yapılan haksızlıkları Âdeta “yok” farz ederek gonlunde en ufak bir kızgınlık duymadan affetmeyi meleke hÂline getirebilmek; kalbî olgunluğun şÃ‚heseridir; en buyuk mÂnevî kahramanlıktır.

Kerîm tecellîsi: Kerem sahibi olan bir kul, başta comertlik olmak uzere her turlu guzel ahlÂk ile muzeyyen hÂle gelir. KÂmil bir mu ’min olur.

Mu ’min tecellîsi: CenÂb-ı Hakk ’ın “el-Mu ’min” isminin tecellîsine mazhar olan bir kalp, kendisini dÂim ilÂhî kameranın altında hissedip her hÂliyle dîninin guzel bir temsilcisi olur. ÎmÂnını kuvvetlendirir, emîn ve sÂdık bir kul hÂline gelir. EtrÂfındaki yureklere îman aşılamanın gayreti icinde olur. Kendisini ve cevresini her turlu kotuluklerden muhafaza edip îtimat ve emniyet telkin eder.

Sabûr tecellîsi: Bu tecellîye nÂil olan bir kalp, sabır Âbidesi hÂline gelerek pek cok sıkıntıdan selÂmete erer. Dunyada acısına katlandığı sabrın Âhiretteki tatlı meyveleriyle ebediyyen mesrûr olur.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslÂm, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan