CenĂ‚b-ı Hak, İslĂ‚m ’a giriş cumlesi olan kelime-i tevhîdi aynı zamanda ibadet olarak kabûl etmiştir ki kulları dĂ‚imĂ‚ onunla meşgul olsunlar ve bol ecir kazansınlar.ZİKRİN EN FAZÎLETLİSİ Nitekim Rasûlullah -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“Zikrin en faziletlisi «لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ» (LĂ‚ ilĂ‚he İllĂ‚llah) tır.” (Tirmizî, DeavĂ‚t 9/3383; İbn-i MĂ‚ce, Edeb, 55)
“DuĂ‚nın hayırlısı istiğfar, ibĂ‚detin hayırlısı da Kelime-i Tevhîd ’dir.” (Ali el-Muttakî, I, 483/2112)
Bir gun Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem-:
“–ÎmĂ‚nınızı tĂ‚zeleyiniz!” buyurmuşlardı.
AshĂ‚b-ı kirĂ‚m hazretleri:
“–Ey AllĂ‚h ’ın Rasûlu, îmĂ‚nımızı nasıl tĂ‚zeleyelim?” diye sordular. Rasûlullah -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem-:
“–«لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ» (LĂ‚ ilĂ‚he İllĂ‚llah) sozunu cokca tekrarlayınız!” cevabını verdiler. (Ahmed, II, 359; HĂ‚kim, IV, 285/7657)
Ebû TĂ‚lib ’in kızı Ummu HĂ‚nî c, Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem- ’e murĂ‚caat ederek:
“–YĂ‚ RasûlĂ‚llah! Ben ihtiyarladım ve zayıfladım. Bana oturduğum yerde yapabileceğim bir ibĂ‚det tavsiye edebilir misiniz?” diye sordu. Rasûlullah r de:
“–Yuz defa « سُبْحَانَ اللّٰهِ: SubhĂ‚nellĂ‚h»,[1] yuz defa « اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ : el-Hamdu lillĂ‚h»[2], yuz defa « لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ»: LĂ‚ ilĂ‚he illĂ‚llah» de!” buyurdular. (İbn-i MĂ‚ce, Edeb, 56; Ahmed, VI, 344)
PEYGAMBER EFENDİMİZİN "LA İLÂHE İLLALLAH" ZİKRİNİ YAPMASI Zikirler icinde bilhassa Kelime-i Tevhîd ’in toplu olarak soylenmesinin husûsî bir kıymeti vardır. Nitekim sahĂ‚beden ŞeddĂ‚d bin Evs t ’ın rivĂ‚yet ettiği şu hadîs-i şerîfte bu husûsa işĂ‚ret buyrulmuştur:
Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem-, yanında bulunduğumuz bir sırada bize:
“–Aranızda yabancı biri var mı?” diye sordular. Burada “yabancı” sozuyle Ehl-i KitĂ‚b ’ı kasdetmişlerdi. Biz de:
“–Hayır, yoktur yĂ‚ RasûlĂ‚llah!” dedik.
Bunun uzerine Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem-, kapıların kapatılmasını emrederek şoyle buyurdular:
“–Ellerinizi kaldırın ve « لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ» deyin!”
Ellerimizi bir muddet kaldırıp « لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ» diyerek zikrettik. Akabinde Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem- ellerini indirip şoyle duĂ‚ ettiler:
«–AllĂ‚h ’ım Sana hamd olsun! Rabb ’im, beni “bu cumle” ile gonderdin. Onu (soylemeyi ve gereğini yerine getirmeyi) bana emrettin. Buna karşılık bana Cennet ’i vaad ettin. Sen vaadinden asla donmezsin!»
Daha sonra Allah Rasûlu -sallĂ‚llahu aleyhi ve sellem- ashĂ‚bına şoyle buyurdular:
«–Mujdeler olsun size! Muhakkak ki Allah TeĂ‚lĂ‚ sizi bağışladı».” (Ahmed, IV, 124)
Diğer bir hadîs-i şerîflerinde de şoyle buyurmuşlardır:
“«لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ», Allah katındaki yeri ve değeri pek buyuk olan bir kelimedir. Kim tam bir ihlĂ‚s ve sadĂ‚kat icinde onu soylerse, Allah onu Cennet ’e koyar. Kim de onu inanmadığı hĂ‚lde sadece diliyle soylerse, canı ve malı korunur; lĂ‚kin yarın AllĂ‚h ’a kavuşunca, Allah onun hesĂ‚bını gorur.” (Heysemî, I, 26)
ÎMAN NEDİR? Îman, dil ile ikrĂ‚r, kalp ile tasdiktir. Dil ile ikrĂ‚r olduğu hĂ‚lde kalp ile tasdik olmaz, sadece zihinle tasdik seviyesinde kalıp davranışlara aksetmezse, hicbir kıymeti kalmaz. CenĂ‚b-ı Hak, mĂ‚nevî bilgileri sadece zihninde taşıyan kişileri, kitap yuklu merkeplere benzetmektedir.[3]
CenĂ‚b-ı Hak, dil ile ikrĂ‚r, kalp ile tasdikte bulunanların kalbî hayatlarının takvĂ‚ ile muzeyyen olduğunu bildirir. FĂ‚tır Sûresi ’nde şoyle buyrulur:
“Allah ’tan, kulları icinde ancak ilim sahibi olanlar (lĂ‚yıkıyla) korkarlar.” (FĂ‚tır, 28)
HĂ‚sılı kelime-i tevhîd, kalbe yansıdığı nisbette fayda verir. Nitekim Ă‚hirette Peygamber Efendimiz ’in şefĂ‚ati sayesinde en fazla mes ’ûd olacak kimseler, buyuk bir ihlĂ‚sla kalplerinden “لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ: LĂ‚ ilĂ‚he illĂ‚llah” diyenlerdir. (BuhĂ‚rî, İlim, 33; RikĂ‚k, 51)
ÎMANIN EN USTUN DERECESİ Ancak sadece kelime-i tevhîd ile yetinmek, tam bir kurtuluş icin kĂ‚fî değildir. İslĂ‚m ’a girdikten sonra îfĂ‚ edilmesi gereken bĂ‚zı mukellefiyetler de vardır. Bunlar da kısaca, AllĂ‚h ’ın emirlerine tĂ‚bî olmak ve yasaklarından sakınmaktır. Rasûlullah r bunların bir kısmına şoyle işaret buyurmuşlardır:
“Îman, yetmiş veya altmış kusur şûbeden ibarettir. Bunların en ustunu «لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ» demek, en aşağısı da insana zarar veren şeyleri yoldan kaldırmaktır. HayĂ‚, yani utanma duygusuna sahip olmak da îmandan bir şûbedir.” (Muslim, ÎmĂ‚n 58. Ayrıca bkz. BuhĂ‚rî, ÎmĂ‚n, 3; Ebû DĂ‚vûd, Sunnet, 14)
Nitekim ashĂ‚b-ı kirĂ‚m da lĂ‚fızda kalmayıp, tevhîd istikĂ‚metindeki amel-i sĂ‚lihlerini muhabbetle ortaya koymuşlardır.
TĂ‚biînden Vehb bin Munebbih Hazretleri ’ne:
“–«لَآ إِلٰهَ إِلَّا اللّٰهُ», Cennet ’in anahtarı değil mi?” diye sorulduğunda:
“–Evet, oyledir, fakat her anahtarın mutlakĂ‚ dişleri vardır. Dişleri olan anahtarı getirirsen kapı sana acılır, yoksa acılmaz.” cevabını vermiştir. (BuhĂ‚rî, CenĂ‚iz, 1. Krş. Tirmizî, ÎmĂ‚n, 17/2638)
KELİME-İ TEVHİD'İN ETKİLİ OLABİLMESİ İCİN... BĂ‚yezîd-i BistĂ‚mî Hazretleri ’ne:
“–«LĂ‚ ilĂ‚he illĂ‚llah» sozu Cennet ’in anahtarıdır.” denilmişti. Hazret şoyle buyurdu:
“–Doğru. Fakat şu bir gercektir ki dişleri olmayan anahtar kapıyı acmaz. Kelime-i tevhîd anahtarının dişleri ise şunlardır:
Yalan, gıybet gibi kotu sozlerden arınmış bir dil, Hîle ve hıyĂ‚netten arınmış bir kalp, Haram ve şupheli şeylerden temizlenmiş bir mide, (Gurur, kibir, gosteriş gibi) nefsĂ‚nî arzulardan ve bid ’atlerden arındırılmış amel-i sĂ‚lihler.”[4] Dipnotlar: [1]SubhĂ‚nellĂ‚h: CenĂ‚b-ı Hakk ’ı butun noksan sıfatlardan tenzîh ederim. [2]el-Hamdu lillĂ‚h: Butun hamdler, medihler ve ovguler Allah TeĂ‚lĂ‚ ’ya mahsustur. [3]Bkz. el-Cuma, 5. [4]Abdulmecîd el-HĂ‚nî, el-HadĂ‚iku ’l-Verdiyye, Dımeşk 1996, s. 320.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslĂ‚m, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan