Bir insanı severek onun şahsiyet ve karakterine hayranlık duymanın ve onu taklîde calışmanın fıtrî bir temÂyul olduğu, inkÂr edilemeyecek bir gercektir. Bu bakımdan insanoğlu icin, en mukemmel ornekleri bularak onların izinden gidebilmek, pek muhim bir husustur. Bu yuzdendir ki lutuf ve keremi sonsuz olan CenÂb-ı Hak, insanoğluna sÂdece kitaplar değil, bir de o kitapların canlı ifÂdeleri demek olan ve bin bir ustun vasıflarla muttasıf peygamberler, yÂni ornek şahsiyetler gondermiştir. Oyle ornek şahsiyetler ki, dînî, ilmî ve ahlÂkî davranışlar bakımından ve her yonden mukemmellik arz ederler. Nitekim o peygamberlerin her biri, insanlık tÂrihinde belli bir ornek davranışı zirveleştirerek beşeriyete mustesn hizmetlerde bulunmuşlardır.

Mesel peygamberler icinde Hazret-i Nûh -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtına bakıldığında, oncelikle; îman dÂveti, tahammul, sabır ve netîcede de kufre ve kufur erbÂbına karşı şiddetli bir buğz goze carpar.

Hazret-i İbrÂhîm -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtı, şirke karşı amansız bir mucÂdele ve putperestliği yok etme uğrunda gecmiş, ayrıca Nemrud ’un ateşlerini gul bahcelerine ceviren Hakk ’a teslîmiyet, tevekkul ve îtimÂd husûsunda mustesn bir numûne olmuştur.

Hazret-i Mûs -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtı, zÂlim Firavun ve avanesi ile mucÂdele hÂlinde gecmiş ve o, daha sonra getirdiği şerîat ile mu ’minler icin ictimÂî bir nizam tesis etmiştir.

Hazret-i Îs -aleyhisselÂm- ’ın teblîğÂtının fÂrik vasfı, insanlara karşı şefkat ve merhametle dolu bir kalbî rikkattir. Onda, insanlara af ile muÂmele ve tevÂzû gibi yuksek hÂller dikkat ceker.

Hazret-i SuleymÂn -aleyhisselÂm- ’ın dillere destan olan o goz kamaştırıcı saltanatına rağmen, tevÂzû ve şukur ile kalbî tavrını muhÂfaza ederek Hakk ’a kullukta yucelmesi hayranlık vericidir.

Hazret-i Eyyûb -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtında belÂlara sabrın ve her ahvÂlde AllÂh ’a şukrun yuksek tezÂhurleri mevcuttur.

Hazret-i Yûnus -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtı, AllÂh ’a yonelip bağlanmanın ve kusurundan dolayı nedÂmet gosterip tevbeye sarılmanın kÂmil bir misÂlidir.

Hazret-i Yûsuf -aleyhisselÂm-, esÂret hÂlindeyken dahî Hakk ’a bağlılık ve dÂvetin zirvesini yaşamıştır. O; servet, şohret ve şehvet sÂhibi guzel bir kadının “Haydi gelsene bana” diyerek, nefsi cezbedici bir teklifte bulunduğu zamanda bile buyuk bir iffet sergilemiştir. Onun yuksek bir takv ile muzeyyen gonlu, davranış mukemmelliklerinin muhteşem menbaı hÂlindedir.

Hazret-i DÂvûd -aleyhisselÂm- ’ın hayÂtı, ilÂhî azamet karşısındaki ibret sayfalarıyla doludur. O ’nun haşyetullÂh icinde, gozyaşı dokerek hamd u senÂsı ve zikredişi, tazarrû ve niyÂz hÂlinde AllÂh ’a yonelişi pek ibretlidir.

Hazret-i Ya ’kûb -aleyhisselÂm- ’ın sîreti ise, insanın gozunde duny karardığı zaman bile ye ’se duşmeyip, sabr-ı cemîl ile AllÂh ’a bağlanmak ve O ’nun rahmetinden umit kesmemek lÂzım geldiğine dÂir buyuk bir ornektir.

Peygamberlerin serveri olan Hazret-i Muhammed Mustaf -sallÂll­hu aleyhi ve sellem- Efendimiz ise, kendisinden evvel gelen, -rivÂyete gore- 124 bin kusur peygamberin bilinen ve bilinmeyen butun fÂrik vasıflarının tamÂmının daha otesine sÂhip olmuş, guzel ahlÂk ve hasletlerin zirvesini teşkil etmiştir. O ’nun mubÂrek sîreti Âdeta engin bir deryÂ; diğer peygamberlerin sîreti ise oraya dokulen nehir­ler mesÂbesindedir.

KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ, Hazret-i Muhammed Mustafa-1, Erkam Yayınları, İstanbul
İslam ve İhsan