Tevhîd inancının asl ortaklığa tahammulu yoktur. Tevhîd ehli bir musluman, nasıl ki dış dunyadaki bÂtıl ilÂhları reddedip yalnız CenÂb-ı Hakkʼı Rab olarak bilirse; ic dunyasından da, tevhîdin mÂn ve rûhuyla tezat teşkil eden butun hÂl ve tavırları bertaraf etmelidir.
Tevhid ehli bir musluman, Hazret-i İbrahimʼin puthÂnedeki putları kırması gibi, îmÂnın mekÂnı olan kalbini de gurur, kibir, riyÂ, ucub, hevÂ, heves ve ihtiras gibi nefsÂnî putlardan temizlemelidir.

KELİME-İ TEVHİD KALPTE YER ETMELİ

Kelime-i tevhîd, sadece lafızda kalmamalı, mutlaka kalpte yer etmelidir. VahdÂniyyet-i ilÂhiyye, engin bir tefekkur ve şuurla gonle tam bir şekilde işlemelidir. Tevhîd inancı, eksik telÂkkîlerle bir yara almamalıdır. Zira kalp, nefsÂniyetin işgaline mÂruz kalırsa, tevhîd anlayışı da yaralanacaktır. Bu itibarla kalbin, nefsin şirretinden ve hoyratlığından korunması gerekiyor.

"LÂ İLÂHE" İLE KALPTEKİ PUTLARI KIRMALIYIZ

Seherde cekilen kelime-i tevhîdlerin mÂn ve muhtevÂsının gunduzlere de intikÂl etmesi lÂzımdır. Gunduz ne kadar “L ilÂhe”nin mÂnÂsıyla yoğrulup mÂsiyetten uzaklaşabiliyor ve “İllallÂh”ın muhtevÂsına girip CenÂb-ı Hak ’la beraberliği temin edebiliyoruz? “Muhammedun RasûlullÂh”ın hakkını verme adına, Efendimiz ’i ne kadar ornek alabiliyoruz? İşte kelime-i tevhîdlerimiz, gonlumuzde boyle telkinlere vesîle olabilmelidir.

CenÂb-ı Hak, kelime-i tevhîdi yaşamamızı, ZÂt-ı ulûhiyetini sevmemizi istiyor. Bunun icin de “LÂ ilÂhe” diyerek, bilhassa kalpte putlaşmaya başlayan her ne var ise reddetmek ve kalbi onlardan butunuyle boşaltmak gerekiyor. Zira Rabbimiz, nefsimizin veya başkalarının putperesti olmaktan, yani zÂhir ve bÂtın butun putperestliklerden sıyrılmamızı istiyor.

"İLLALLÂH" İLE DE KALBİMİZİ CENAB-I HAKK'A TAHSİS ETMELİYİZ

“İllallÂh” diyerek de kalbin yalnız CenÂb-ı Hakk ’a tahsîs edilmesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor. Kelime-i tevhîdi kÂmil mÂnÂda yaşayabilmenin neticesi, Rabbimizin cemÂl sıfatlarının uzerimizde tecellî etmesidir.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Îmandan İhsÂna HAK YOLCULUĞU, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan