MevlÂn HÂlid Hazretleri hacca gitmek isteyenlere verdiği tavsiyeler...MevlÂn HÂlid Hazretleri hacca gitmek icin izin isteyen kardeşi Mahmud SÂhib ’e şu tavsiyelerde bulunmuştur:

“…Sana AllÂh ’a karşı takv sahibi olmanı, O ’na itaati, insanlara ez ve cef vermemeni, bilhassa Harameyn-i Şerîfeyn ’de daha hassas davranmanı tavsiye ederim!

Senin gıybetini yapsalar bile, sen kimsenin gıybetini yapma! Kimseden haksız yere dunyalık bir şey alma, ancak dînin alınmasını helÂl kıldığı şeyleri al ve onları da hayır yollarında sarf eyle! Mu ’min kardeşlerinin evlÂd u ıyÂli ac dururken, sen bu malı nefsÂnî arzuların icin harcayarak zevk u saf peşinde olma!

Asl yalan soyleme, hic kimseyi hakir gorme, kendini de hic kimseden ustun gorme! Butun gayretini kalbî ve bedenî ibadetlere ver! Bununla birlikte kendini «hic hayırlı amel işleyememiş bir zavallı» olarak gor! Cunku niyet, ibadetlerin rûhudur. İhlÂs olmadan da niyet mumkun değildir. Senden daha buyuk olanlara bile ihlÂs gerekirse sana nasıl gerekmesin?! AllÂh ’a yemin ederim ki, annemin beni doğurduğu gunden beri tek bir hayırlı amel işlediğime inanmıyorum, sen ise beni kendinden daha hayırlı goruyorsun!

Eğer kendi nefsini butun hayırlı işlerde iflÂs etmiş olarak gormuyorsan bu, cehÂletin en son noktasıdır. Kendini iflÂs etmiş olarak gorunce de sakın AllÂh ’ın rahmetinden umidini kesme! Zira Allah TeÂl ’nın fazl u ihsÂnı, kul icin butun insanların ve cinlerin amelinden daha hayırlıdır. CenÂb-ı Hak şoyle buyuruyor:

«De ki; AllÂh ’ın lûtfuyla, rahmetiyle, evet ancak bununla ferahlasınlar! Bu, onların toplayıp biriktirdiklerinden daha hayırlıdır.» (Yûnus, 58)

İbn-i Abbas -radıyallÂhu anh- bu Âyetin tefsîrinde, “onların topladıkları” lÂfzının “kesbettikleri, yani kazandıkları” mÂnÂsına geldiğini ifÂde eder.

Şeytanın, akıllarıyla oynadığı kişiler gibi Allah TeÂl ’nın fazlına guvenerek ibadetleri de terk etme! Kalbî zikre devam et! Yolda yururken dahî bu zikirde zayıflık gosterme!

Butun işlerinde Allah TeÂl ’nın gucune, kuvvetine ve kudretine sarıl! SÂdÂt-ı kirÂmın rûhÂniyetinden yardım iste! İlim erbÂbına ve Kur ’Ân-ı Kerîm hÂfızlarına hurmet goster! Yapabildiğin kadar Kur ’Ân-ı Kerîm ile meşgul ol! Fıkıh ilmiyle, diğerlerinden daha fazla meşgul ol!

Kalbî huzûrunu devam ettirme gayretin, seni bunlardan alıkoymasın! Zira kalpteki dÂimî zikir hÂli ile zÂhirî işleri birlikte goturememek, meşrep darlığının ve zayıflığın alÂmetidir.

Teheccud, işrak, evvÂbîn, duh gibi nÂfile namazlara devam et! Devamlı abdestli bulunmaya gayret et! Az uyu! Gunde uc defa şu tesbîhi cek:

«Ben AllÂh ’ı; mahlûkÂtı sayısınca, kendisinin hoşnut olacağı kadar, Arş ’ının ağırlığınca ve bitip tukenmeyen kelimeleri adedince ulûhiyet makÂmına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O ’na hamd ederim.» (Muslim, Zikir, 79)

Senden taleb etseler bile idarecilerin işlerine karışma! Muslumanların imÂmının, vezirlerinin, emirlerinin ve askerlerinin ıslÂhı ve sÂlihlerden olması icin du et! CenÂb-ı Hak ’tan, İslÂm ’ın kÂfirlere ve bid ’atcilere gÂlip gelmesini taleb et!

Senin yapman gereken şey; benliğini terk etmek, butun cehd u gayretini Allah yolunda bezletmek, elinde bulunan mala kanaat etmek ve MakÂm-ı Mahmûd Sahibi ’nin sunnetine sıkıca sarılmaktır!..”[1]

[1] Es‘ad SÂhib, a.g.e, s. 138-141, no: 28.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan