Arafat Dağı nerededir? Arafat dağının onemi nedir?“Arafat”, Mekke ’nin 25 km. guney doğusunda ova gorunumunde duz bir alanın adıdır. Doğu, kuzey ve guneyi dağlarla cevrilidir.
Arafat, bir af ve iltic makÂmıdır.
Arafat, kabirden kıyÂmet sabahına kalkışı ve fevc fevc mahşer meydanında toplanışı hatırlatır. Butun kullar, AllÂh ’ın huzûrunda Âciz, muhtac ve umitvÂr bir şekilde af beklerler. Gonuller ve gozler, tevbe yaşlarıyla ıslanır, Hakk ’a, nice samîmî ilticÂlar yukselir. Hayat defterlerinde tertemiz sayfalar acılır ve CenÂb-ı Hakk ’a, omrun bundan sonraki kısmında itaat uzere yaşanacağına dÂir sozler verilir.
KIYAMETTEKİ HÂLİN BİR KISMI ARAFATTA YAŞANIR Boylece Arafat, mahşerî bir tablo arz eder. KıyÂmetteki hÂlin bir kısmı orada da yaşanır. Hakîkaten orası Âdeta kabirden kalkıp herkesin kendi gunahlarının nedÂmetiyle nefsinin derdine duştuğu mahşer yerine gelişi ve cÂresizlik icerisinde cırpınarak Rabb ’e gonulden yalvarış hÂlini hatırlatır. Altta ve ustte birer havlu ile baş acık, yalın ayak, butun dunyevî rutbelerden soyunma hÂlidir...
Diğer taraftan Arafat, bizleri kadîm hÂtıralara da goturur. MÂlumdur ki, yasak meyveye yaklaşma zellesi netîcesinde murÂd-ı ilÂhî olarak Âdem (a.s.) ve Havv vÂlidemiz cennetten cıkarılıp dunyÂda birbirlerinden uzak, ayrı ayrı yerlere indirilmiş, boylece birbirlerine hasret bırakılmışlardı.
Âdem -aleyhisselÂm-, Hazret-i Muhammed ’in (s.a.v.) AllÂh katındaki şeref ve îtibÂrını duşunerek, nihÂyet CenÂb-ı Hak ’tan, O ’nun yuzu suyu hurmetine affını talep etti. Ardından talebi kabûl edildi ve AllÂh TeÂlÂ, kendisine Mekke istikÂmetinde yol gostermek uzere bir meleği memur etti. Bu du bereketiyle Cidde ’de yaşamakta bulunan Havv anamız da diğer bir melek rehberliğinde Hz. Âdem ’e (a.s.) doğru yola cıkarıldı ve bunlar, bir arefe gunu ikindi vakti Arafat vÂdisinde buluşup ağlaştılar ve tekrar istiğfÂr ettiler.
İhsan ve keremi sonsuz olan CenÂb-ı Hak, onların duÂlarını kabûl etmenin yanında, bir de onların neslinden olup kıyÂmete kadar her sene aynı gun ve saatte oraya gelerek af dileyecek olanların tamamını bağışlama vaad ve lutfunda da bulundu. İşte hacıların arefe gunu Arafat ’a cıkıp istiğfÂr etmelerinin hikmeti budur.
UMMU ’L-KUR NE DEMEK? Bu buluşmadan sonra Hz. Âdem (a.s.) ile Havv vÂlidemiz, AllÂh ’ın emriyle bugunku Mekke şehrinin olduğu yeri vatan edindiler. Bundan dolayı ve yeryuzunde yaratılan ilk mekÂn oluşu sebebiyle Mekke şehrinin bir adı da, yerleşim bolgelerinin anası mÂnÂsına gelen “Ummu ’l-Kur”dır.
Zîr Mekke; vatan, renk, zenginlik-fakirlik, kılık-kıyÂfet gibi fÂnî ve izÂfî mefhumların ortadan kalkıp butun inananların İslÂm kardeşliği altında tek bir millet olduğu gerceğinin tecellîgÂhıdır. Orada Âmir-memur, zengin-fakir, cÂhil-Âlim hep bir arada, aynı elbiseler icinde, aynı meydanda ve aynı saftadır. Orası fÂnî sınıf farklılıklarından sıyrılıp kefen iklîmine girerek Rabb ’e iltic edebilme ve kıyÂmetin o dehşetli manzarasının hissiyÂtıyla urperme yeridir.
ARAFAT: EMNİYET, HUZUR VE MUHABBET BELDESİ O mubÂrek belde, emniyet, huzur ve muhabbet kucağı, gonulleri feyz u bereket ve rahmetle dolduran peygamberler bucağıdır. Gunumuz İslÂm Âleminin butun sancılarına rağmen o mubÂrek mekÂnlarda hac ve umrelerde oluşturulan birlik, kardeşlik ve muhabbet tezÂhurleri, duny milletlerinin hÂl sadece hayallerini suslemektedir. Bu milletler, kurdukları milletlerarası teşekkullerle dÂim boyle bir seviyeye ulaşabilmenin hasretiyle yaşamakta ve bu hususta kÂmil bir muvaffakıyet elde edememektedirler. Zîr onların doyum noktasını da aşan maddî refahlarına mukÂbil mÂnevî cokuntuleri sebebiyle kÂh iclerinde kÂh dışlarında sayısız ayrılık, kin, duşmanlık, zulum, haksızlık, adÂletsizlik ve imtiyaz ruzgÂrları eksik olmamaktadır.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hacc-ı Mebrur ve Umre, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan