
Hac ve umrenin vaciplerini terk etmenin cezaları nelerdir?Haccın veya umrenin farzlarının (rukun ve şartlarının) yerine getirilmemesi halinde yapılan hac veya umre gecer­li olmaz. Farzları ihlalin başka bir şeyle telafisi mumkun değildir.
Haccın veya umrenin vaciplerinden birinin terk edil­mesi durumunda hac veya umre fasid olmaz ise de mazeret olmadan terk edilmesi tahrimen mekruhtur.
Mazeret olmadan terk edilen veya zamanında yapılma­yan her vÂcip icin dem gerekir. [1]
Sadece umreyi veya sadece haccı ilgilendiren bir vÂcibin terk edilmesi sebebiyle tek ceza gerekir.
Hac veya umrenin biri “mustakil (aslî


Bu vaciplerden birinin, bir mazeret bulunmaksızın terk edilmesi halinde dem gerekir. Bir mazeret sebebiyle terk edilirse her hangi bir ceza gerekmez.
HACCIN MUSTAKİL (ASLİ) VACİPLERİ
Sa'y,Muzdelife vakfesi,Remy-i cimar (Şeytan taşlama),Sacları tıraş etme veya kısaltma,Veda tavafı
Sa'y, tıraş olma ve sacları kısaltma aynı zamanda umre­nin de vaciplerindendir.
Bu mustakil vaciplerin dışında hac ve umre menasikine bağlı (fer'î) vacipler de vardır. Bu vaciplerin de bir mazeret olmaksızın terk edilmesi halinde dem gerekir.
1. MİKAT MAHALLİ İLE İLGİLİ CEZALARİster hac, ister ticaret ve isterse ziyaret maksadıyla ol­sun Mekke'ye gitmek isteyen bir kimsenin mîkat mahallini ihrama girerek gecmesi vaciptir. Bu vacibin terk edilmesi halinde dem gerekir. Ancak donup Mîkat mahallinde ihra­ma girererse ceza duşer.
Doğrudan Medine'ye gitmek uzere Cidde'ye gelen an­cak her hangi bir sebepten dolayı Mekke'ye gitmek duru­munda kalan kimse, Cidde'de ihrama girer ve herhangi bir ceza gerekmez.
Şafiî mezhebine gore hac ve umre dışında bir maksatla Mekke'ye gidecek olan kimselerin mikat mahallinde ihrama girmeleri vacip değil, sunnettir. Dolayısıyla mikat mahallini ihramsız gecmeleri halinde ceza gerekmez. [2]
2. TAVAFLA İLGİLİ CEZALARa) Bir kimse elbisesinde, bedeninde veya tavaf edilen yerde necaset varken tavaf yaparsa tavafı gecerli olur. An­cak, necaseti temizlemediği icin gunahakÂr olmakla birlikte bu kimseye her hangi bir ceza terettup etmez.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore necasetten te­mizlik, tavafın gecerlilik şartı olduğundan bu durumda yapılan tavaf gecerli olmaz. Mutlaka usulune uygun olarak yeniden ya­pılması gerekir.
b) Bir kimse, avret yerleri acık olarak tavaf etse tavafı gecerli olur. Ancak vacibi terk etmesi sebebiyle dem gere­kir. Usulune uygun olarak tavafı yeniden yaparsa ceza orta­dan kalkar.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore tavafta avret yerlerinin ortulu olması şarttır. Dolayısıyla avret yeri acık ola­rak yapılan tavaf gecerli olmaz. Tavafın mutlaka usulune uy­gun olarak yeniden yapılması gerekir.
c) Tavafı geri geri yuruyerek yapmak dem Yeniden yapılması durumunda bu ceza ortadan kalkar.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore bu şekilde ya­pılan tavaf gecerli olmaz, yeniden yapılması gerekir.32
c) Tavaf namazı mustakil bir vaciptir, terk edilme­siyle her hangi bir ceza gerekmez, ancak bu kimse vitir na­mazı kılmamış gibi gunahkÂr olur.
Malikî mezhebine gore tavaf namazını kılmayan kimseye dem gerekir.
Şafiî ve Hanbelî mezheplerine gore gore tavaf namazı kıl­mak sunnettir.[3] Terk edilmesiyle her hangi bir ceza gerekmez. Bu kimse kotu bir davranışta bulunmuş olur.
d) Kudum tavafının tamamını veya şavtlarının yarıdan fazlasını cunup olarak yapmak dem, abdestsiz olarak yap­mak ise sadaka gerektirir.
Dort şavttan sonra abdestsiz olarak yapılan her şavt icin bir fitre miktarı sadaka verilir.[4]
Cezayı gerektirecek şekilde yapılan tavaf yeniden yapı­lırsa ceza duşer.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore abdestli ola­rak yapılması tavafın gecerlilik şartı olduğundan, cunup veya abdestsiz olarak yapılan tavaf gecersizdir. Yeniden yapılması gerekir.[5]
e) Umre tavafının tamamını veya bir kısmını, hatta bir şavtını cunup, abdestsiz, loğusa veya adetli olarak yapmak dem Cunku ihramdan cıkabilmek icin tavafın eksiksiz yapılması gerekir. Bu sebeple tavaftaki ek­siklikler “sadaka” ile değil ancak “dem” ile telafi edilebilir. İhramdan cıkmadan tavafın yeniden yapılması halinde ceza ortadan kalkar.[6]
Hanefî bilginlerinden İbn Nuceym'e gore umre tava­fının son uc şavtını veya daha azını abdestsiz olarak yapan kimse abdestsiz yaptığı her şavt icin “sadaka” verir.[7]
Kıran haccına niyet eden bir kimse, umrenin tavafını abdestsiz yaparsa dem gerekir. Tavafı yeniden yaparsa ceza duşer. Eğer abdestsiz yaptığı tavaftan sonra sa'yi de yapmış ise bu sa'y gecerli olmaz. Cunku sa'yin gecerli olabilmesi icin ceza gerektirmeyen (muteber) bir tavaftan sonra yapıl­ması şarttır. Dolayısıyla sa'yin yeniden yapılması gerekir.[8]
Umre tavafının son uc şavtını veya daha azını terk et­mek “dem” cezasının gerektirir. İhramdan cıkmadan once eksik kalan tavaf yapılırsa ceza duşer.[9]
Kıran haccı yapan kimse kudûm tavafını abdestsiz olarak yaparsa tavafı gecerli olmaz. Dolayısıyla muteber yani ceza gerektirmeyen bir tavaftan sonra yapılmadığı icin sa'yi de gecerli olmaz. Bu sa'yin daha sonra yeniden yapıl­ması gerekir.[10]
f) Ziyaret tavafının tamamını veya şavtlarının yarıdan coğunu cunup, adetli ve loğusa olarak yapan kimseye be­dene; abdestsiz olarak yapan kimseye dem Mek­ke'de bulunduğu sure icinde tavafı yeniden yaparsa ceza duşer.
Ziyaret tavafının son uc veya daha az sayıda şavtını ab-destsiz, cunup, loğusa veya adetli olarak yapan kimseye, her şavt icin bir fitre miktarı sadaka, son uc şavtını veya daha az şavtını terk eden kimseye dem gerekir. Ancak abdest aldıktan veya guslettikten sonra veya kadınlar temiz­lendikten sonra şavtları yeniden yaparlarsa ceza duşer.[11]
Bir mazeret olmaksızın ziyaret tavafının uc veya daha az sayıda şavtını yapmayan, tavafı tekerlekli sandalyeye bi­nerek veya cıplak olarak yapan kimseye dem gerekir. Yeni­den yapılması halinde ceza duşer.
Ebu Hanife'ye gore ziyaret tavafı, başlangıc vaktinden itibaren omrun sonuna kadar her hangi bir zamanda yapıla­bilir. Ancak bayramın ucuncu gunu guneş batıncaya kadar yapılmazsa dem gerekir.[12]
Malikî mezhebine gore iki kanama arasındaki kesinti te­mizlik sayıldığından adet halindeki kadının kanaması kısa sure durursa, kanamanın durduğu sure icinde temiz sayılır; gusle­dip ibadetlerini yapması gerekir. Buna gore ziyaret tavafını ozel hali nedeniyle yapamayan ve Mekke'den ayrılmak mecburiye­tinde kalan bir kadının kanaması kısa sure durduğunda gus­ledip tavafını yapması mumkun olur ki, bu durumda tavafını temiz olarak yapmış olduğu icin her hangi bir ceza odemesine de gerek kalmaz. [13]
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore hadesten taha­ret, tavafın gecerlilik şartı olduğundan; abdestsiz, cunup, loğu­sa ve adetli olarak yapılan tavaf gecerli olmaz, yeniden yapıl­ması gerekir.
Ziyaret tavafının son vakti icin bir sınır bulunmadığı go­ruşunde olanlar şu rivayeti delil almışlardır:
Abdullah b. Abbas (r.a)'dan rivayet edilmiştir: SahÂbîlerden birisi Hz. Peygamber'e, “ Şeytan taşlamadan ziyaret tavafını yaptım (olur mu)?” dedi. Hz. Peygamber, “Zararı yok, (olur)” buyurdu. Bir başka sahÂbî, “Kurban kesmeden once tıraş oldum (olur mu) dedi. Hz. Peygamber, “Zararı yok, (olur)” buyurdu. Bir başka sahÂbî, “ Şeytan taş lamadan once kurban kestim (olur mu?” dedi. Hz. Peygamber, “Zararı yok, (olur)” buyurdu.[14]
g) Ved tavafının tamamını veya şavtların yarıdan co­ğunu terk etmek veya tavafı cunup olarak yapmak dem
Bu tavafın şavtlarının yarıdan azının terk edilmesi veya tavafın abdestsiz yapılması halinde terk edilen veya abdestsiz yapılan her bir şavt icin bir fıtır sadakası verilmesi gerekir.[15]
Veda tavafını yapmadan Mekke'den ayrılan kimse, mikat mahallini gecmeden donup tavafını yaparsa ceza duşer. Mîkadı gectikten sona donmek isterse mîkat mahallinde umre ihramına girer, umresini yaptıktan sonra veda tavafını yapar. Bu durumda da ceza duşer.
Malikî mezhebine gore veda tavafı sunnet olduğundan terk edilmesi halinde her hangi bir ceza gerekmez.[16]
3. SA'Y İLE İLGİLİ CEZALARSa'yin gecerli olması icin muteber bir tavaftan sonra yapılması gerekir, aksi takdirde sa'y gecerli olmaz, yeniden yapılması gerekir.[17]
Mazeretsiz olarak sa'yi veya şavtlarının yarıdan coğunu terk etmek veya gucu yettiği halde sa'yi yuruyerek yapma­mak dem gerektirir.
Yuruyemeyecek kadar hasta olmak, koturum ve felcli olmak gibi bir mazeret sebebiyle terk edilmesi halinde her hangi bir ceza gerekmez.
Sa'yin şavtlarından uc veya daha azının terk edilmesi halinde her bir şavt icin bir sadaka-i fıtır gerekir.
Sa'yin şavtlarında Safa ile Merve arasınındaki mesafe­nin tamamen yurunmeyip eksik bırakılması halinde butun şavtlar icin yurunen mesafe dort şavtı tamamlıyorsa sa'y gecerlidir. Ancak eksik bırakılan her şavt icin bir sadaka-i fıtır gerekir.[18]
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore sa'y, haccın bir ruknudur. Terk edilmesi halinde hac gecerli olmaz. Her hangi bir cezası ile telafisi de mumkun değildir. Mutlaka yapılması gerekir.
4. ARAFAT VAKFESİYLE İLGİLİ CEZALARGunduz Arafat'a gelip vakfe yapan bir kimse guneş bat­madan once Arafat'tan ayrılırsa dem gerekir. Guneş batma­dan once Arafat'a geri donerse ceza duşer. Guneş battıktan sonra donerse artık ceza duşmez.
Şafiî ve MÂlîkî mezheplerine gore Arafat' ta guneş batıncaya kadar beklemek sunnet olduğundan guneş batmadan once Arafat'ın terk edilmesi halinde her hangi bir ceza gerekmez.[19]
MÂlikî mezhebine gore, gecenin bir cuz'unde Arafat' ta bu­lunmak vakfenin gecerli olması icin şarttır. Bu itibarla guneş batmadan once Arafat'tan ayrılıp bir daha donmeyen kimsenin haccı gecerli olmaz.[20]
5. MUZDELİFE VAKFESİYLE İLGİLİ CEZALARMazeretsiz olarak Muzdelife vakfesinin yapılmaması dem gerektirir.
Muzdelife'de vakfe yapamayacak derecede hastalık veya Âciz olma yahut izdiham sebebiyle Muzdelife'ye zama­nında ulaşamama ile kadınların kalabalık arasında sıkışma korkusu gecerli mazeretlerdir.[21]
6. ŞEYTAN TAŞLAMA (REM-Yİ CİMAR) İLE İLGİLİ CEZALARMazeretsiz olarak şeytan taşlamayı tamamen terk et­mek veya bir gunde atılması gereken taşların yarıdan coğu­nu atmamak dem gerektirir.
Her gun icin atılması gereken taşların yarıdan azı atıl­mamış ise, eksik bırakılan her bir taş icin bir sadak-i fıtır gerekir.
Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile Şafiî ve Hanbelî mezheplerine gore atılmayan veya eksik bırakılan taşlar, er­tesi gun veya bayramın son gunu guneşin batmasına kadar atılırsa ceza duşer.[22]
Bayramın birinci gununden sonraki taşlamalarda ku­cuk, orta ve buyuk şeytan şeklindeki sıraya uyulması sunnet'tir. Bu sıralamaya uyulmaması halinde her hangi bir ceza erekmez.[23]
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore bu sıralamaya uyulmaması halinde dem gerekir. Sıraya uyarak taşlar yeniden atılırsa ceza duşer.
7. SACLARI TIRAŞ ETMEK VEYA KISALTMAK İLE İLGİLİ CEZALARİhramlı bir kimse tıraş olmadan veya sacları kısaltma­dan ihramdan cıkamaz.
Ebu Yusuf ve İmam Muhammed ile Şafiî ve Hanbelî mezheplerine gore tıraşın bayramın ilk uc gunu yapılma­sı sunnet olduğundan tıraşın ertelenmesi durumunda her hangi bir ceza gerekmez.[24]
Ebu Hanife'ye gore Harem bolgesi dışında veya bay­ramın ucuncu gunu guneşin batmasından sonra tıraş olup ihramdan cıkılması halinde, tıraş vaktinden sonraya erte­lendiği icin dem gerekir.
Sacların en az dortte biri tıraş edilmeden veya kısaltıl­madan ihramdan cıkılmaz.
MÂlikî ve Hanbelî mezheplerine gore sacların tamamı tıraş edilmeden veya kısaltılmadan,[25] ŞÃ‚fiî mezhebine gore en az uc tel sac kesilmeden ihramdan cıkılmaz: bu durumda ihram ya­saklarının ihlali halinde ceza gerekir.[26]
Sacların tıraş edilmesi hukmu erkeklere mahsustur. Kadınlar, sadece saclarının ucundan parmak ucu kadar keserek ihramdan cıkarlar. Bu miktardan az kesilirse dem gerekir.
8. ŞEYTAN TAŞLAMA, KURBAN KESME VE TIRAŞ OLMA ARASINDAKİ TERTİBE UYMAMA İLE İLGİLİ CEZALAREbû Yûsuf ve İmam Muhammed'e gore Aka'be Cem­resine taş atmak, kurban kesmek ve tıraş olmak arasındaki tertibe uymak sunnet olduğundan tertibe uyulmaması ha­linde herhangi bir ceza gerekmez.[27]
Ebû Hanîfe'ye gore, bu tetibe uyulması vacip oldu­ğundan terk edilmesi halinde dem gerekir.
ŞÃ‚fiî, MÂlikî ve Hanbelî mezheplerine gore Aka'be Cemre­sine taş atmak, kurban kesmek ve tıraş olmak arasındaki terti­be uymak sunnet olduğundan tertibe uyulmaması halinde her­hangi bir ceza gerekmez.[28]
İfrad haccı yapanlara şukur kurbanı kesmek vacip ol­madığından bu kimseler icin sadece taş atma ve tıraş olma arasında tertip soz konusudur.[29]
9. HAC VE UMRE İLE İLGİLİ ŞUKUR VE CEZA KURBANLARIKıran ve temettu kurbanları ile hacla ilgili adak ve ceza kurbanlarının Harem sınırları dışında kesilmesi halinde ge­cerli olmaz. Bu kurbanların Harem bolgesinde yeniden ke­silmesi gerekir.
Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'e gore zikredilen kurbanların bayramdan sonraya ertelenmesi nedeniyle her hangi bir ceza gerekmez.[30]
Ebu Hanife'ye gore kıran ve temettu kurbanlarının bayramın ucuncu gunu guneşin batmasına kadar kesilme­mesi halinde dem gerekir.
Şafiî, Malikî ve Hanbelî mezheplerine gore zikredilen kur­banların bayramdan sonraya ertelenmesi nedeniyle her hangi bir ceza gerekmez.[31]
Dipnotlar:
[1] Aliyyu ’l-kÂrî, s. 81.
[2] Abdulganî el-Mekkî, s. 94; Nevevî, el-Mecmu ’ , VII, 14-15.
[3] Kinanî, II, 853-860; Nevevî, el-Mecmu' , VIII, 72-73
[4] MeydÂnî, Abdulğanî el-Guneymî, el-Lubab fi Şerhi'l-Kitab, I, 184. 2. baskı. Beyrut, 1996.
[5] KinÂnî, II, 761-762; Nevevî, el-Mecmu' , VIII, 20.
[6] İbn Âbidîn, II, 551. İbn Nuceym, Zeynuddîn, Bahru'r-RÂik, III, 24. İlmiye Matbaası, Kahire, 1311. Kinanî, II, 766-767.
[7] İbn Nuceym, III, 4.
[8] Abdulgani el-Mekkî, s. 390-391.
[9] Abdulğanî el-Mekkî, s. 390; İbn Humam, 464.
[10] Abdulgani el-Mekkî, s. 390-391.
[11] Abdulğanî el-Mekkî, s. 384.
[12] Abdulğanî el-Mekkî, 381-385.
[13] MÂlik b. Enes, I, 17. KinÂnî, II, 767.Vehbe ez-Zuhaylî, I, 610.
[14] BuhÂrî, Eyman ve'n-Nuzur, 15. VII, 226.
[15] KinÂnî, III, 1237
[16] KinÂnî, III, 1235.
[17] KÂsÂnî, II, 134
[18] Abdulğanî el-Mekkî, s. 394.
[19] Nevevî, el-İzÂh, 289; KinÂnî, III, 1031-1033. İbn Kudame, V, 23. KÂsÂnî, II, 127. Şirbînî, II, 262-263.
[20] İbn Ruşd, I, 426. Kurtubî, II, 417. İbn KudÂme, V, 22.
[21] Abdulğanî el-Mekkî, s. 394.
[22] Abdulğanî el-Mekkî, s. 396. KinÂnî, III, 1208-1213; Nevevî, el-İzÂh, 366; Makdisi, eş-Şerhu'l-Kebir,V, 88-89.
[23] Makdisi, eş-Şerhu'l-Kebir,V,86-87; Abdulğanî el-Mekkî, 268; Cezirî, I, 668; Nevevî, el-İzÂh, s. 366.
[24] Abdulğanî el-Mekkî, s. 395; Nevevî, el-İzÂh, s. 376; KinÂnî, III, 1156 - 1163.
[25] KinÂnî, III, 1159-1160.
[26] Abdulğanî el-Mekkî, s. 252; Nevevî, el-Mecmu' VIII, 182.
[27] Halebî, I, 210. KinÂnî, III, 1171-1173.
[28] Halebî, I, 210. KinÂnî, III, 1171-1173.
[29] İbn Âbidîn, II, 555.
[30] Nevevî, el-İzÂh, s. 338. BÂşnefer, s. 158;
[31] Nevevî, el-İzÂh, s. 338. BÂşnefer, s. 158;
Kaynak: Diyanet Hac İlmihali
İslam ve İhsan