
Hicretin dokuzuncu yılına kadar hac, Hazret-i İbrÂhîm -aleyhisselÂm- ’ın Hanîf dînine gore îf edilmekle birlikte, icine muşrikler tarafından bircok yanlış uygulamalar da karıştırılmıştı. Bu yıl ise AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, Hazret-i Ebû Bekr ’i hac emîri yaparak İslÂmî haccı muslumanlara oğretmesi icin uc yuz kişilik bir kÂfile ile Mekke ’ye gonderdi. Kendisi onuncu sene hac yapacağını bildirdi. Kurbanlık olmak uzere boyunlarına nişan taktığı yirmi deveyi de onlarla birlikte gonderdi.
Hazret-i Ebû Bekir -radıyallÂhu anh-, hac kÂfilesiyle yola cıktığı sırada Tevbe (BerÂe) Sûresi ’nin ilk Âyetleri nÂzil oldu. Boylece putlardan temizlenmiş olan AllÂh ’ın Beyti ’nin muşriklerden temizlenmesi emredildi. Zîr o vakte kadar muşriklerin KÂbe ’de ibÂdet etmelerine karışılmamıştı. Ancak aslî huviyetini kazanmış olan KÂbe-i Muazzama ’da, muşriklerin el cırparak ve cıplak bir şekilde gayr-i ahlÂkî olarak kendilerine gore ibÂdet etmeleri, tevhîd acısından uygun duşmuyor, halk arasında da karışıklığa sebebiyet veriyordu. İşte BerÂe Sûresi ’nin bu sırada inen Âyetleri, KÂbe ’de tevhîde karşı yaşanan hurmetsizliğe son veren Âyetler oldu. AllÂh TeÂl buyurur:
بَرَاءَ ةٌ مِنَ اللهِ وَرَسُولِهِ اِلَى الَّذِينَ عَاهَدتُّمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ فَسِيحُوا فِى اْلاَرْضِ اَرْبَعَةَ اَشْهُرٍ وَاعْلَمُوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِى اللهِ وَاَنَّ اللهَ مُخْزِى الْكَافِرِينَ وَاَذَانٌ مِنَ اللهِ وَرَسُولِهِ اِلَى النَّاسِ يَوْمَ الْحَجِّ اْلاَكْبَرِ اَنَّ اللهَ بَرِىءٌ مِنَ الْمُشْرِكِينَ وَرَسُولُهُ فَاِنْ تُبْتُمْ فَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ وَاِنْ تَوَلَّيْتُمْ فَاعْلَمُوا اَنَّكُمْ غَيْرُ مُعْجِزِى اللهِ وَبَشِّرِ الَّذِينَ كَفَرُوا بِعَذَابٍ اَلِيمٍ اِلاَّ الَّذِينَ عَاهَدتُّمْ مِنَ الْمُشْرِكِينَ ثُمَّ لَمْ يَنْقُصُوكُمْ شَيْئًا وَلَمْ يُظَاهِرُوا عَلَيْكُمْ اَحَدًا فَاَتِمُّوا اِلَيْهِمْ عَهْدَهُمْ اِلَى مُدَّتِهِمْ اِنَّ اللهَ يُحِبُّ الْمُتَّقِينَ
“AllÂh ve Rasûlu ’nden kendileriyle muÂhede yapmış olduğunuz muşriklere bir ihtar! (Ey muşrikler!) Yeryuzunde dort ay daha dolaşın! İyi bilin ki siz, AllÂh ’ı Âciz bırakacak değilsiniz; AllÂh ise kÂfirleri rezîl (ve perişan) edecektir. Bu, AllÂh ve Rasûlu ’nden Hacc-ı Ekber gununde insanlara bir îlÂndır. AllÂh ile Peygamberi, muşriklerden uzaktır (her turlu alÂkasını kesmiştir). Eğer tevbe ederseniz, bu sizin icin daha hayırlıdır. Ve eğer yuz cevirirseniz, bilin ki AllÂh ’ı Âciz bırakacak değilsiniz. (Ey Rasûlum!) KÂfirlere elem verici azÂbı mujdele! Ancak kendileriyle antlaşma yaptığınız muşriklerden (antlaşma şartlarına uyan), hicbir şeyi eksik bırakmayan ve sizin aleyhinize herhangi bir kimseye arka cıkmayanlar (bu hukmun) dışındadır. Onların muÂhedesini, sureleri bitinceye kadar tamamlayınız! AllÂh, muttakîleri sever!” (et-Tevbe, 1-4)
يَااَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا اِنَّمَا الْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ فَلاَ يَقْرَبُوا الْمَسْجِدَ الْحَرَامَ بَعْدَ عَامِهِمْ هَذَا وَاِنْ خِفْتُمْ عَيْلَةً فَسَوْفَ يُغْنِيكُمُ اللهُ مِنْ فَضْلِهِ اِنْ شَاءَ اِنَّ اللهَ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
“Ey îmÂn edenler! Muşrikler ancak necistir. Onun icin bu yıllarından sonra Mescid-i HarÂm ’a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) AllÂh dilerse, sizi kendi lutfundan zengin edecektir. Şuphesiz AllÂh, Alîm ’dir, Hakîm ’dir.” (et-Tevbe, 28)
AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, bu Âyet-i kerîmeleri îlÂn etmesi icin Hazret-i Ali -radıyallÂhu anh- ’ı, Hazret-i Ebû Bekir -radıyallÂhu anh- ’ın arkasından Mekke ’ye gonderdi.
Hazret-i Ali -radıyallÂhu anh-, bayramın birinci gunu Akabe Cemresi yanında ayağa kalkarak, AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in kendisine verdiği bu vazîfeyi, bir hutbe îrÂd ederek yerine getirdi. Tevbe Sûresi ’nden belli miktarda Âyetler okuduktan sonra, RasûlullÂh -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in hulÂsa ettiği şu dort maddeyi butun herkese duyurdu:
1. (Herkes bilsin ki), cennete ancak mu ’minler girebilecektir.
2. KÂbe, hicbir zaman cıplak olarak tavÂf edilmeyecek, (muşriklerin bu şekilde ihdÂs ettikleri bid ’atlerine son verilecektir.)
3. Bu yıldan sonra hicbir muşrik BeytullÂh ’a yaklaşmayacaktır.
4. Yalnız AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ile muÂhede yapmış olup buna sÂdık kalan muşrikler hakkında, belirlenen muddet bitene kadar antlaşma maddeleri gecerli kalacaktır.
Bu yıldan sonra, artık hicbir muşrik hacca gelmemiş ve KÂbe, cıplak olarak tavÂf edilmemiştir.
Bu yıldan sonra, şirkin, kendilerini duşurduğu bedbahtlığın farkına varan son muşrikler de nihÂyet îmÂnı tercîh etmişlerdir.
Bu yıldan sonra, KÂbe-i Muazzama, putlardan temizlendiği gibi muşriklerden de temizlenmiş olarak AllÂh Rasûlu -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in yapacağı buyuk hac icin hazır hÂle gelmiştir.
KAYNAK: Osman Nuri TOPBAŞ, Hazret-i Muhammed Mustafa-1, Erkam Yayınları, İstanbul
İslam ve İhsan