
Hac; mal ve sıhhat yonuyle gucu yeten bir muslumanın, omrunde bir defa belirli gunlerde Mekke ’deki KÂbe ’yi ziyaret ederek ve bÂzı rukûnları yaparak îf ettiği bir ibadettir.
CenÂb-ı Hak şoyle buyurur:
“Gitmeye gucu yetenlerin BeytullÂh ’ı haccetmesi (ziyarette bulunması), AllÂh ’ın insanlar uzerindeki bir hakkıdır.” (Âl-i İmrÂn, 97)
Hac, onceki peygamberler zamanında da vardı. Ancak zamanla muşrikler, onu ibÂdet olmaktan cıkarmış, zenginlerin fakirlere karşı sergilediği bir guc gosterisi ve Âdeta gayr-i ahlÂkî bir resmî toren hÂline getirmişlerdi. İslÂm, haccı tekrar aslî huviyetine kavuşturdu.
HACC'IN HİKMETLERİ
Hac ibÂdetinin dunyevî-uhrevî pek cok hikmetleri vardır:
Hac, AllÂh ’ın sonsuz rahmetinin tecellî ettiği mubÂrek ve ihtişamlı bir iklîmde cereyan eder. Bu sebeple Mekke-i Mukerreme ’nin bir ismi de “Ummu Ruhm”dur, yani ilÂhî rahmetin bol bol indiği yer…[1]
Haccın îf edildiği mubÂrek mekÂnlar, ulvî bir Âlemin rûhÂniyet iklîmleridir. Bu iklîmler, ilÂhî nişÃ‚nelerle doludur. Oralarda hep AllÂh ’ın rahmet ve bereketi yÂda gelir. Bu mubÂrek topraklar, Hazret-i Âdem ’den bu yana îmanlı yureklerin rûhÂniyetleriyle beslenmiş, ÂşıkÂne gozyaşlarıyla sulanmıştır. ÂrifÂne hac yapanlar, o mekÂnlarda bunları ve bircok peygamberin ayak izlerini arar ve onların hÂtıralarıyla feyizlenirler. Cunku mustesn bir feyiz menbaı olan bu kudsî mahaller, nebîler silsilesinin muazzez hÂtıraları ile doludur.
HACC'IN GÂYESİ
Bu itibarla haccın bir gÂyesi de, o mubÂrek mekÂnlara hurmet, oradaki mukaddes makamların hÂtırası ile gonulleri tezyîn etmektir.
Hac;
Hazret-i İbrÂhîm -aleyhisselÂm- ve Hazret-i İsmÂîl -aleyhisselÂm- ’ın tevekkul ve teslîmiyetinden hisse alabilmektir.İcimizdeki nefs denilen duşmanı ve dışımızdaki şeytanî temÂyulleri taşlayabilmektir.Sınıf farklılığından sıyrılıp kefen iklîmine girerek Rabb ’imize iltic edebilmektir.KıyÂmetin o dehşetli manzarasının hissiyÂtıyla urpermektir.Muslumanlar arasındaki uzak ve yabancı toplulukları bir araya getirmek sûretiyle bir îman kardeşliği tesis etmektir.Yine hac, beden elbisesinden sıyrılıp rûhun derinliğine nufûz ederek nefsÂnî ihtiraslardan kurtulmaya calışmaktır.
Mekke-i Mukerreme; vatan, renk, kılık-kıyÂfet gibi mefhumların ortadan kalkıp İslÂm kardeşliği altında butun mu ’minlerin tek bir millet olduğu gerceğinin tecellîgÂhıdır. Orada Âmir, memur, garip, zengin, fakir, cÂhil, Âlim, pÂdişah, tebaa hep bir arada, aynı elbiseler icinde, aynı meydanda ve aynı saftadır. O mubÂrek belde, emniyet, huzur ve muhabbet kucağı, gonulleri bereket ve rahmetle dolduran peygamberler ocağıdır. Gunumuz İslÂm Âleminin butun sancılarına rağmen o mubÂrek mekÂnlarda hac ve umrelerde sergilenen birlik, kardeşlik ve muhabbet zirveleri, ne muazzam sahnelerdir. Af ve mağfirete mazhar olan muslumanlar, orada derin bir îman aşkı, vecdi ve heyecÂnı icinde kaynaşırlar.
HAC, KENDİNİ ALLAH'A ADAMAKTIR
Hac, muhabbet dolu bir kulluğun îfÂsıdır.
Hac ibadetinin ozu, butun hareket ve davranışlarda her şeyden uzaklaşarak kendini sadece AllÂh ’a adamaktır. Bir nevî Âhiret yolculuğuna, olume hazırlanmak, olum sonrasında yaşanacak hÂllerin bu dunyadaki tatbîkÂtını yapmaktır.
HAC, TESLİMİYETTİR
Hac, altta ve ustte birer havlu ile baş ve ayak acık, kulun butun dunyevî rutbelerden soyunması, bir nevî kabirden kalkıp mahşer yerine gelmesi ve boylece Rabb ’ine gonulden yalvarış hÂli, tam bir teslîmiyettir. İşte bu hac ibÂdeti de bize gosteriyor ki, gunahların dokuluşu, ancak yalvarış, tevekkul ve teslîmiyetten sonra yapılan bir ibÂdet bereketiyle gercekleşir.
Hac, insanı kalbî hayata yonlendirir. Cunku bu nÂzik ibÂdet, nice şefkat, merhamet ve muhabbet tezÂhurleriyle doludur. Hacda av avlamak, AllÂh ’ın mahlûkÂtını incitmek ve hatt yeşil bir dalı koparmak dahî yasaktır. Orada Yaratan ’dan oturu yaratılana sevgi ve nezÂket vardır. Nitekim Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- bir gun Hazret-i Omer -radıyallahu anh- ’a şoyle buyurmuşlardı:
“–Ey Omer! Sen guclu-kuvvetli bir kişisin. Hacer-i Esved ’e erişmek icin insanları sıkıştırıp zayıflara eziyet etme! Ne rahatsız ol, ne de rahatsız et! Tenh bulursan Hacer-i Esved ’i istilÂm et ve op, aksi takdirde uzaktan «el surup opme» işareti yap, kelime-i tevhîd okuyarak ve tekbir getirerek gec!” (Ahmed, I, 28; Heysemî, III, 241)
HAC BİZE NEYİ HATIRLATIR?
Hac, muayyen bir zaman ve mekÂnda ed edildiği icin muslumanlara zaman ve mekÂn mefhumunu, dunyada her şeyin belli bir nizam icinde gercekleştiği şuurunu kazandırır. Hayattaki bÂzı muhim fırsat demleri kacırıldığında insanın buyuk kayıplara uğrayacağını hatırlatır. Bu sebeple insanın dÂim uyanık olması ve her işi vaktinde yapması gerektiğini telkin eder.
Allah Rasûlu -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’in ved haccı ve ved hutbesi, ummetin kıyÂmete kadar yapacağı haclara ne guzel bir numûnedir! Ved haccında Rasûlullah -sallÂllahu aleyhi ve sellem- ’den aynı zamanda bir muhabbet tevzii yapılmıştır. İnsanlar arasındaki hukûkun ana hatları, muhabbet ve merhamet harcıyla percinleştirilmiştir.
Dipnotlar: [1] Bkz. BuhÂrî, Tefsîr, 18/4.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Din İslÂm, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan