Mescidi Nebevi (Mescidi Nebi) nedir ve nerededir? Mescidi Nebevi'nin ozellikleri nelerdir? Mescidi Nebevi'yi kim yaptı? Mescidi Nebevi'nin kac kapısı vardır, bolumleri ve Mescidi Nebi hakkında kısa bilgiler...İslĂ‚m tarihinde bir donum noktası olan Resûl-i Ekrem ’in Mekke ’den Medine ’ye hicretinden sonra gercekleştirilen ilk faaliyetlerden biri Mescid-i Nebevî ’nin (Mescid-i Neb&#238 inşasıdır. Bizzat Hz. Peygamber tarafından yaptırılan iki mescidden biri olan (diğeri KubĂ‚), Mescid-i Nebevî onun Medine ’deki butun faaliyetlerinin merkezinde yer almış ve fonksiyonları bakımından sonraki donemde kurulan camilere ornek teşkil etmiştir.
Mescid-i Nebevî ’nin adı Kur ’Ă‚n-ı Kerîm ’de doğrudan gecmemekle birlikte “ilk gunden takvĂ‚ uzerine kurulan mescid” ifadesiyle (et-Tevbe 9/108) Mescid-i Nebevî veya Mescid-i KubĂ‚ ’nın kastedildiği rivayet edilmektedir (Musned, III, 91; Muslim, “Ḥac”, 514; BelĂ‚zurî, Futûh, s. 4; Taberî, CĂ‚miʿu ’l-beyĂ‚n, XI, 26-28).
Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, 12 Rebîulevvel (24 Eylul 622) Cuma gunu Medine ’ye girdiğinde kendisini davet edenleri kırmamak icin devesi KasvĂ‚ ’nın salıverilmesini ve onun coktuğu yere en yakın olan evde konaklayacağını soyledi.
NASIL İNŞA EDİLDİ? Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bu sırada, Hz. Nûh -aleyhisselĂ‚m-'a oğretilen ve butun muminlere tavsiye edilen, varılması gereken yere en guzel ve en iyi şekilde ulaşmanın dilendiği, "Rabbim! Beni mubarek bir menzile kondur. Şuphesiz konaklatanların en hayırlısı sensin" (el-Mu'minûn 23/29) duasını tekrarlıyordu. KasvĂ‚ ’nın MĂ‚lik b. NeccĂ‚roğulları'nın evlerinin onunde hurma kurutulan duzlukte cokmesi uzerine buraya en yakın evin sahibi Ebû Eyyûb el-EnsĂ‚rî ’ye misafir oldu. Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- KasvĂ‚ ’nın coktuğu arsayı Sehl ve Suheyl adlarındaki iki yetimden satın alıp (BuhĂ‚rî, "MenĂ‚kıbu'l-ensĂ‚r”, 45) engebeli ve calılık olan zeminini duzelttirdikten sonra mescidin temelini attı. 623 yılı Nisan ayında tamamlanan mescidin inşası, Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in guzel sozleri ve şiirlerle teşvik edilen ensar ve muhacirlerin kaynaşması icin iyi bir fırsat olmuştu.
MESCİDİ NEBEVİ'NİN OZELLİKLERİ, KAPILARI VE DONEM DONEM İNŞAA SURECİ İlk bina, taş temel uzerine tek sıra kerpicten, bir adam boyu kadar yukseklikteki cevre duvarı ile kuşatılarak ustu acık bicimde 60 x 70 arşınlık bir alana (1022 m2) inşa edildi. Kıblesi bizzat Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- tarafından Kudus'e yonelik olarak yapılan ve batı ta-rafında BĂ‚burrahme (BĂ‚buĂ‚tike), doğu tarafında BĂ‚bucibrîl (BĂ‚buosman) ve guney tarafında BĂ‚bulcenûbî adlarıyla uc kapısı bulunan mescidin doğu duvarının guney kısmına Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in hanımları Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anha- ve Hz. Sevde -radıyallĂ‚hu anha- icin iki adet oda yapıldı. Daha sonra sayıları dokuza cıkan bu odaların kapılarından biri mescide acılıyordu. Kıble hicretten on altı veya on yedi ay sonra Kudus ’ten KĂ‚be'ye cevrilince guneyde bulunan yeni kıble tarafına gelen kapı kapatılarak kuzey duvarında yeni bir kapı acıldı.
Peygamberimiz (s.a.v) Doneminde Neler Yapıldı? Basit ve sade, ancak son derece fonksiyonel olan Mescid-i Nebevî muslumanların sayısının artmasıyla ihtiyaca cevap veremeyince 628 yılında Hayber Seferi donuşu yeni ilĂ‚velerle genişletildi. Hz. Osman -radıyallĂ‚hu anh- Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in teşvikiyle Mescid-i Nebevî ’ye bitişik olan bazı yerleri buraya dahil etmek amacıyla satın aldı. Bu donemde kıble tarafı haric uc tarafından genişletilen Mescid-i Nebevî kare planlı bir hale geldi ve toplam alanı 2433 m2'ye ulaştı. Başlangıcta uzeri ortulmeyen Mescid-i Nebevî ’nin kıble tarafına Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in namaz kıldırdığı yere yağmur ve guneşten korunmak icin hurma kutuğunden altı direk uzerinde bir sundurma yapıldı. Kıble KĂ‚be'ye cevrilince arkada kalan bu sundurma kısmen korunarak Suffe ehlinin barındığı yer oldu. Mescidin guney duvarına da paralel dokuzar adet hurma kutuğunun uc sıra halinde dizilip ahşap sutunlar uzerine oturtulduğu bir catı yapıldı. Araları 4,44 m. olan bu sutunlar, hurma ağacından kirişlerle birbirine bağlanıp yanlamasına hurma dalı ve yaprakları, izhir ve semer otlarıyla ortulerek toprakla kapatıldı.
Raşit Halifeler Doneminde 'Mescidi Nebevi' Mescid-i Nebevî Hz. Ebû Bekir -radıyallĂ‚hu anh- doneminde herhangi bir değişikliğe uğramadı. Ancak artan ihtiyac uzerine once Hz. Omer -radıyallĂ‚hu anh- tarafından 638 yılında, daha sonra da Hz. Osman -radıyallĂ‚hu anh- doneminde genişletilerek yeniden inşa edildi (649-650). Mescid-i Nebevî, Emevî halifelerinden Velîd b. Abdulmelik'in Medine Valisi Omer b. Abdulazîz ’in onculuğunde hucre-i saĂ‚deti icerisine alacak şekilde genişletilerek minare ve niş tarzı mihrap eklendi.
Abbasiler ve Osmanlılar Donemi AbbĂ‚sîler doneminde ceşitli imar faaliyetlerine sahne olan ve genişletilen Mescid-i Nebevî, Memlukler zamanında da ceşitli imarlar gordu. Hicaz'a hĂ‚kim olduktan sonra "hĂ‚dimu ’l-Haremeyn" unvanını kullanmaya başlayan Osmanlı padişahları, Medine'nin ve Mescid-i Nebevî'nin imarına ozel onem verdiler. Osmanlı doneminde Mescid-i Nebevî ’ye yonelik ilk imar faaliyeti Kanûnî Sultan Suleyman tarafından gercekleştirildi (1531-1540) ve daha sonra muhtelif zamanlarda Mescid-i Nebevî'de tamirat ve yenilikler yapıldı. II. Mahmud zamanında 1817 ’de başlayan ve 1837 ’de tamamlanan faaliyet sırasında, daha once Memlûk Sultanı Kayıtbay tarafından yenilenen hucre-i saĂ‚det uzerindeki kubbenin yerine taştan yeni bir kubbe yaptırıldı ve ustu kurşunla kaplatılarak yeşile boyandı. OsmanlIlar devrinde Mescid-i Nebevî'deki en buyuk imar faaliyeti Sultan Abdulmecid zamanında gercekleştirildi. 1850-1861 yılları arasında tamamı yenilenen Mescid-i Nebevî'nin alanı 10.939 m2'ye ulaştı. Beş kapısı olan Mescid-i Nebevî ’nin zeminine mermer doşendi. Abdullah Zuhdu, uc yıl suren bir calışmadan sonra Mescid-i Nebevî'nin kubbe kasnaklarını, duvarlarını, kapılarını, mihrap ve sutunlarını kuşak halinde celî sulus tarzında Ă‚yetler, hadisler, Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in ve mescidinin ad ve sıfatlarıyla tezyin etti.
Suudiler Doneminde Yapıldı? Suudiler doneminde 1949'da başlayıp 1955 ’te tamamlanan ilk genişletme esnasında Mescid-i Nebevî 16.326 m2'ye ulaştı. Bu genişletme planlanırken Abdulmecid doneminde gercekleştirilen imarla uyumlu olmasına dikkat edilerek cift avlulu bir bolum inşa edildi, ayrıca ic avlu oluşturuldu. 1973'te mescidin batı tarafında namaz kılmak icin 35.000 m2'lik golgelik bir alan oluşturuldu. Bir sure sonra buna 43.000 m2'lik bir ilĂ‚ve daha yapıldı.
Mescid-i Nebevî ’nin tarihinde en buyuk genişletme ve imar faaliyeti 1984-1994 yılları arasında gecekleştirildi. Mevcut yapıyı doğu, batı ve kuzeyden kuşatan 82.000 m2 ’lik bu ilĂ‚ve ile, mescidin alanı 98.326 m2'ye ulaştı. Mescidin damında namaz kılınabilecek 67.000 m2 ’lik kısımla birlikte toplam alan 165.326 m2 oldu. Mescidi kuşatan, mermerle doşeli avlusu 235.000 m2 olan Mescid-i Nebevî'de aynı anda 650.000 kişinin ibadet edebileceği 400.000 m2'lik bir alana ulaşıldı. Minarelerin sayısı ona cıkarıldı ve mescidin bodrum kısmı garaj olarak tasarlandı.
Vahyin en cok indiği mekĂ‚nlardan biri olan Mescidi Nebevî, yeryuzunde ziyaret edilmeye değer uc mescidden (diğerleri Mescid-i HarĂ‚m ve Mescid-i AksĂ‚) biridir; bundan dolayı burada yapılan ibadet diğer mescidlerde yapılandan daha ustundur.
Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, Mescid-i Nebevî'de kılınan namazın Mescid-i HarĂ‚m haric diğer yerlerde kılınan namazdan bin kat daha faziletli olduğunu bizzat haber vermiştir (BuhĂ‚rî, "Fazlu ’s-salĂ‚t fî mescidi Mekke ve'lMedîne", 1; Muslim, "Hac", 505-513).
Mescid-i Nebevî, inşasından itibaren Mekke ’deki Mescid-i HarĂ‚m gibi en onemli ilim merkezi olması yanında şehrin gundelik hayatının cekirdeğini oluşturmuş ve bu ozelliğini tarih boyunca surdurmuştur. Mescidin harimiyle avlu ve revaklarında ders halkalarının kurulması Ă‚dettendi, ozellikle hac mevsimlerinde İslĂ‚m dunyasının dort bir yanından gelen Ă‚limler bu derslere katılmaya ozen gosterirlerdi. Mescid-i Nebevî ’nin ilk imamı, hatip ve vĂ‚izi olan Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’den sonra bu gorevler halifeler, başşehrin Medine ’den Dımaşk'a nakledilmesinden sonra valiler, ardından imam ve hatipler tarafından ustlenilmiştir. İslĂ‚miyet ’in ilk yıllarında butun resmî faaliyetler Mescid-i Nebevî ’de gercekleştiriliyordu. Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, ceşitli Arap kabilelerine mensup elci heyetlerini burada "ustuvĂ‚netu'l-vufûd" adı verilen sutunun onunde kabul etmiş, bazı heyetler mescidin icerisinde kurulan cadırlarda ağırlanmıştır.
MESCİDİ NEBEVİ'NİN BOLUMLERİ HUCRE-İ SAÂDET Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Mescid-i Nebevî'yi inşa ederken kendisi icin doğu duvarının guney kısmına bitişik iki hucre yaptırdı. Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ve ailesine tahsis edilen bu hucrelerin sayısı onun sağlığında dokuza ulaştı. Hicretin 11. yılı Safer ayının sonlarında rahatsızlanan ve son gunlerini Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'ya ait odada geciren Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- vefat etmeden once, "LĂ‚ ilĂ‚he illallah, ruh teslimi ne zor şeymiş!" dedi ve Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'nın kolları arasında "maarefikı'l-a'lĂ‚" (en yuce dosta) sozuyle ruhunu teslim etti (13 Rebîulevvel
11/8 Haziran 632 Pazartesi). Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in naaşı, Hz. Ebû Bekir -radıyallĂ‚hu anh-'ın naklettiği bir hadise (Tirmizî, "CenĂ‚'iz" 33; İbn MĂ‚ce, "CenĂ‚'iz", 65) dayanılarak vefat ettiği yerde defnedildi. Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'nın odası bundan sonra Hucre-i SaĂ‚det diye anılmaya başlandı. Hz. Ebû Bekir vefat etmeden once Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in yanına defnedilmesini vasiyet etmiş ve bu isteği yerine getirilmişti. Hz. Omer -radıyallĂ‚hu anh- ise yaralandığı zaman Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in yanına defnedilmek icin Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'dan izin istemiş, o da "Kendime duşunduğum yeri sana veriyorum” diyerek bu talebi uygun gormuştu. Hz. Omer -radıyallĂ‚hu anh- ’ın defninin ardından Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚- oturduğu kısımla kabirler arasına bir duvar ordurerek bir kapı yaptırmıştı. Hz. Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'ın ikamet ettiği kısmın kuzeyinde de bir kapı bulunuyor ve giriş cıkış icin burası kullanılıyordu.
Emevîler doneminden itibaren başta cuma namazları olmak uzere kalabalık zamanlarda bu odalar da kullanılmıştı. Halife Velîd b. Abdulmelik zamanında yıkılarak Mescid-i Nebevî ’ye dahil edilinceye kadar Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in hayatta kalan eşleri ile Ehl-i beyte mensup kimseler bu odaları ikamet yeri olarak kullanmaya devam etmişlerdi. Tavanı bir insanın elini uzattığında değebileceği kadar alcak olan bu hucrelerin Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in sade hayatını gostermesi bakımından mevcut haliyle korunmasını isteyenler coğunlukta bulunduğu halde halifenin emrine uyan Vali Omer b. Abdulazîz ortadan kaldırılan hucrelerden aldığı kerpiclerle teberruken Harre mevkiinde bir ev yaptırmıştı. Duzenlemeler yapılırken Hucre-i SaĂ‚det'in kuzey kısmı Hz. FĂ‚tıma -radıyallĂ‚hu anhĂ‚-'nın evini icine alacak şekilde genişletildi ve Kabe'ye benzememesi icin ucgen planında yapıldı. Boylece hucre beşgen haline getirildi; ancak etrafını cevreleyen şebeke gunumuzde de olduğu gibi dikdortgendi.
Emevîler'den sonra AbbĂ‚sîler ve diğer İslĂ‚m devletleri Hucre-i SaĂ‚det ’in imarına ayrı onem verdiler. Memlûk Sultanı Kalavun devrinde Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in kabri uzerine ilk defa ahşap bir kubbe inşa edildi. Sultan Kayıtbay kubbeyi daha buyuğu ile yeniletti; II. Mahmud zamanında bu kubbenin yerine taştan yeni bir kubbe yapıldı, ustu de kurşunla kaplatılarak yeşile boyandı. Gunumuze kadar gelen ve Mescid-i Nebevî'nin simgesi olan bu kubbe renginden dolayı "KubbetuT-hadrĂ‚” adıyla anılmaktadır.
Hucre-i SaĂ‚det'in bakım ve korunması icin şeyhulharemin emrinde iki ayrı sınıf ağa gece ve gunduz gorev yapardı. İlk defa Nûreddîn Mahmûd Zengî ta-rafından başlatılan bu uygulama OsmanlIlar zamanında kurum haline gelmiştir. Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in minberinin bulunduğu yerle butunleşerek Mescid-i Nebevî ’nin en onemli bolumu haline gelen Hucre-i SaĂ‚det'i ziyaret etmek butun muslumanların en buyuk ozlemidir ve her yıl milyonlarca mumin bu bahtiyarlığa erişmek icin yollara duşer. Bunda şuphesiz Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in, "Beni vefatımdan sonra ziyaret eden, sağlığımda ziyaret etmiş gibidir" (Heysemî, IV, 2); "Kabrimi ziyaret edene şefaatim vĂ‚cip olur" (Heysemî, IV, 2) meĂ‚lindeki hadislerinin de etkisi vardır.
"Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-ı HudĂ‚'dır bu
NazargĂ‚h-ı İlĂ‚hîdir makĂ‚m-ı MustafĂ‚'dır bu" (NĂ‚b&#238
Kur ’Ă‚n'ı Kerîm'de Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’e salĂ‚tu selĂ‚m okumak, onun rehberliğine sıkı sıkıya bağlanarak kendisine saygı gosterilmesi emredilmiştir (el-AhzĂ‚b 33/56). Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- de şoyle buyurmaktadır: "Her kim kabrimin başında bana salĂ‚tu selĂ‚m getirirse ben onu aracısız olarak işitirim. Her kim de benden uzakta bana salĂ‚tu selĂ‚m getirirse melekler onu bana ulaştırır" (Musned, I, 387, 441, 452; DĂ‚rimî, "RikĂ‚k", 58).
"Ey bĂ‚d-ı sabĂ‚, uğrarsa yolun semt-i Haremeyn'e
Ta'zîmimi arzeyle, Resûlu's-sekaleyne."
RAVZA-İ MUTAHHARA Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- mescidinde namaz kılmayı teşvik etmiş ve eviyle minberi arasındaki bolumun (Ravza-i Mutahhara) cennet bahcelerinden bir bahce olduğunu bildirmiştir (BuhĂ‚rî, "Fazlu ’s-salĂ‚t fî mescidi Mekke ve'l-Medîne", 5; Muslim, "Hac", 500-502).
Ravza-i Mutahhara'dan başka yeryuzunde cennetten olduğu bildirilen başka bir yer yoktur. Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bir diğer hadiste de minberinin ayaklarının dayandığı yerin cennetten olduğunu belirtmiştir (Musned, VI, 289, 292; NesĂ‚î, "MesĂ‚cid", 7).
Ravza-i Mutahhara onceki imarlarda olduğu gibi Sultan Abdulmecid'in imarı sırasında da korunmuştur. 1984-1994 yılları arasında gecekleştirilen genişletmede eski haliyle bırakılan 22 x 15 m. ebadındaki bu bolumde İslĂ‚miyet ’in ilk doneminden hĂ‚tıralar taşıyan ve her birinin ayrı adı olan sutunlar yer almaktadır. Bunlardan uzerine adları ve Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in Mescid-i Nebevî ile ilgili hadisleri yazılarak diğerlerinden farkları vurgulanan başlıcaları şunlardır: UstuvĂ‚netu Âişe, UstuvĂ‚netu ’t-tevbe, UstuvĂ‚netu's-serîr, UstuvĂ‚netu'l-hares, UstuvĂ‚netu ’lvufûd, UstuvĂ‚netu ’t-teheccud.
MİNBER Mescidde onceleri bir hurma kutuğune yaslanarak cemaate hitap eden Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- icin hicretin 7 (628) veya 8. yılında ılgın ağacından iki basamak ve bir oturma yerinden ibaret bir minber yapılmıştı. Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’den sonra halifeleri kendisine hurmeten minberin en ustteki ucuncu basamağına oturmamışlardır. Emevîler doneminde minbere altı basamak daha ilĂ‚ve edilmiştir. Onceleri ahşaptan olan minberin yapımında daha sonra taş ve alcı, XVI. yuzyıldan itibaren de mermer kullanılmıştır. Memlûk Sultanı Kayıtbay ’ın 1483'te gonderdiği mermer minber daha sonra Mescid-i KubĂ‚'ya nakledilerek yerine Osmanlı Sultanı III. Murad tarafından 1590 ’da armağan edilen mermer minber konulmuştur. Osmanlı selĂ‚tin camilerinde benzerleri gorulen, uzerinde zarif altın tezyinatlı kubbenin yer aldığı, yaklaşık 7 m. yuksekliğindeki bu minber, susleme ve tezyinat bakımından bir şaheser olup halen Hz. Peygamberin mihrabının sağında ve minberinin yerinde durmaktadır.
MİHRAP Mescid-i Nebevî ilk yapıldığı zaman mihrabı yoktu, ancak Hz. Peygamberin namaz kıldırdığı yer belirgindi. Omer b. Abdulazîz Medine valiliği sırasında Mescid-i Nebevî'yi imar ederken Resûl-i Ekrem -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in namazda durduğu yere niş tarzında bir mihrap ilave ettirmiş, burası Resûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-'in mihrabı olarak meşhur olmuştur. Emevîler ve AbbĂ‚sîler doneminde mescidde yapılan duzenlemelerde mihraba giden revakın tezyinatına ozel onem verilmiş, sağında imamın girmesi icin bir kapısı bulunan mihrabın ustu altın tezyinatlı bir kubbe ile ortulmuştur. Memlûk ve Osmanlı sultanları da mihrabın korunması ve tezyin edilmesine buyuk onem vermişlerdir. 1984 ’te mihrap tamamen yenilenmiştir. Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in gece namazı kıldığı yerde bulunan, Sultan Kayıtbay ve Sultan Abdulmecid devirlerinde yenilenen, uzerinde altın suslemeler ve teheccud Ă‚yetlerinin yazılı olduğu diğer mihrap "mihrĂ‚bu ’t-teheccud” adıyla bilinmektedir.
MAHFİL Halife Hz. Omer -radıyallĂ‚hu anh-'ın Mescid-i Nebevî'de şehid edilmesini dikkate alan Hz. Osman -radıyallĂ‚hu anh-, Hz. Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- ’in minberinin kuzeyinde BilĂ‚l-ı Habeşî -radıyallĂ‚hu anh-'ın muezzinlik yaptığı yerde zemini yukseltilmiş ve cevresi kuşatılmış bir mahalde namaz kılmayı Ă‚det edinmişti. Daha sonra muezzin mahfili (maksûre) olarak kullanılan bu mekĂ‚n "mukebbiriyye” adıyla meşhur oldu. İlk zamanlarda sade ve basit yapıda ahşap olan mahfil, Sultan Kayıtbay tarafından ince ve zarif dort direk uzerine tamamen mermerden yapılmıştır. Bundan sonra tamir ve tĂ‚dilĂ‚t goren muezzin mahfilinin en son onarımı 1983'de gercekleştirilmiştir.
İslam ve İhsan
MESCİD İ NEBEVÎ ’NİN YAPISI
MESCİD-İ NEBEVİ'DEN MUHTEŞEM BİR EZAN (MASJİD AL-NABAWİ)