
Uhud Dağı nerededir? İslam tarihinde Uhud Dağı'nın yeri, onemi ve fazileti nedir? Uhud Dağı'nın hikayesi nedir? Uhud Dağı şehitleri hakkında kısa bilgiler..Medine'nin kurulduğu duzluğu kuzeyden kuşatan 8 km. uzunluğundaki Uhud dağının Mescid-i Nebevî'ye uzaklığı 5 kilometredir. Bolgedeki herhangi bir dağ silsilesine bağlı olmadığı, tek başına bulunduğu icin bu adı almıştır. 110 m. yukseklikte olan Uhud dağı, bugun doğuda Medine havaalanı yoluyla, batıda Tarîkuluyûn ile kuşatılmış ve gelişen şehre dahil olmuştur.
Hz. Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ceşitli vesilelerle Uhud'dan ovguyle soz etmiş, bir defasında da, "Uhud bizi sever, biz de Uhud'u severiz” (BuhÂrî, "MegÂzî”, 27; Muslim, "Hac", 503-504) buyurmuştur. Mekke muşrikleriyle yapılan mucadelenin onemli safhalarından olan Uhud Savaşı burada gercekleşmiş ve adını buradan almıştır.
Uhud Savaşı Nasıl Meydana Geldi? Bedir Savaşı'nda ağır bir yenilgiye uğrayan Kureyşliler intikam hislerinin yanı sıra muslumanların Suriye-Mısır ticaret yolunu kesmeleri sebebiyle, topladıkları 3000 kişilik bir ordu ile Bedir'den bir yıl sonra Medine ’ye yuruduler. Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, CÂhiliye cağının kin ve nefret duygularıyla dopdolu ve Bedir'in intikamını almak icin galeyan halinde bulunan Kureyş ile Medine dışında savaşmak istemiyordu. Ancak Bedir Gazvesi ’ne katılmamış bazı gencler ile ashaptan bazılarının ısrarı uzerine Uhud'a gitmeye karar verdi. 700 sahÂbî ile Uhud dağının eteklerine gelen Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, arka tarafı emniyete almak icin stratejik onem taşıyan Ayneyn tepesine elli okcu yerleştirdi ve onlara savaşın seyri ne olursa olsun kendisinden tÂlimat gelmedikce yerlerinden ayrılmamalarını emretti. Muslumanlar başlangıcta ustunluk sağladılarsa da Ayneyn tepesindeki okcuların tÂlimata uymayarak burayı terketmeleri uzerine muşrikler arkadan saldırıp savaşın seyrini değiştirdiler. Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in oldurulduğune dair bir haberin yayılması uzerine catışmalar yavaşladı. Muslumanlar Uhud dağının eteklerine cekilirken muşrikler Ebû SufyÂn ’ın etrafında toplandılar, boylece iki ordu birbirinden ayrıldı ve savaş sona erdi (3/625).
Uhud Şehitleri Cetin gecen bu savaşta Allah'ın resûlunun dişi kırıldı, dudağı ve yanağı yaralandı. Ayrıca aralarında Hz. Hamza -radıyallÂhu anh- ’ın da bulunduğu yetmiş sahÂbî şehid oldu.
Uhud şehidlerinin tamamına yakını ensardandı. Bazı muslumanların şehidlerini Medine ’ye goturup defnetmek istemelerine izin vermeyen Hz. Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem-, hepsini Uhud'da toprağa verdirip namazlarını kıldı. Uhud şehidleri anıldığı zaman, "Allah ’a yemin ederim ki, ashabımla birlikte şehid olup Uhud dağının eteğinde gecelemeyi ne kadar isterdim!" (Beyhakî, DelÂilu'n-nubuvve, III, 304) buyuran Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- bu şehitliği ziyaret eder ve yuksek sesle "Sabrettiğiniz icin size selÂm olsun. Âhiret saÂdeti ne guzeldir!” (er-Ra'd 13/24) meÂlindeki Âyeti okurdu (Beyhakî, a.e.g., III, 306). Uhud Şehitliği'ni ziyaret etmeyi teşvik eden Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- bir defasında şoyle buyurmuştur: "Allahım! Kulun ve resûlun onların şehid olduklarına şahitlik eder; onlar da kıyamet gunune kadar kim kendilerini ziyaret eder veya selÂm verirse kendisine mukabelede bulunurlar" (Beyhakî, a.e.g., III, 307; Muttaki el-Hindî, X, 382). Hz. Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’den sonra halifeleri de burayı ziyaret etmeyi Âdet edinmişlerdi. Hz. FÂtıma -radıyallÂhu anhÂ- fırsat buldukca bazen haftada iki defa olmak uzere sık sık buraya gider ve Hz. Hamza -radıyallÂhu anh-'nın kabrini duzeltir, dua ederdi. Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in hanımı Ummu Seleme -radıyallÂhu anhÂ- her ay buraya giderek şehidleri selÂmlardı. Sa'd b. Ebû VakkÂs Medine'den ayrılırken mutlaka Uhud Şehitliği'ni ziyaret eder, kendilerine uc defa selam verir ve daha sonra yanındakilere donerek, “Siz, selÂmınıza karşılık verecek bir topluluğa selÂm vermez misiniz ki onlar kıyamete kadar selÂm verene mukabele edecekler" derdi.
Uhud Şehidliği'nin bulunduğu yerin bir kısmının sel yatağına yakın olması ve Medine'nin su ihtiyacını karşılayan kanalın gecmesi sebebiyle bazı kabirler kırk altı yıl sonra Cennetu ’l-baki'e nakledilmiş, Hz. Hamza -radıyallÂhu anh- başta olmak uzere pek coğu burada kalmıştır.
Uhud Hatıralarının Korunması ve Muhafaza Edilmesi Emevîler doneminde Omer b. Abdulazîz ’in Medine valiliği sırasında başlattığı Hz. Peygamber -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- zamanına ait hÂtıranın korunmasına yonelik faaliyetler Abbasîler devrinde de surdu. Resûlullah -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in yaralandığı alan ile Uhud'da şehid olanların kabirlerinin bulunduğu yerlere acıklayıcı işaretler konuldu ve bazı kabirlerin uzerine kubbeli mezarlar yapıldı. AbbÂsî Halifesi NÂsır-LidînillÂh ’ın annesi Hz. Hamza -radıyallÂhu anh- ’ın mezarını turbe haline getirdi. Bu turbede Hz. Hamza -radıyallÂhu anh-'nın yanı sıra Hz. Mus'ab b. Umeyr ve Abdullah b. Cahş'ın -radıyallÂhu anhumÂ- da kabirleri vardı. Turbenin yanına bugun Mescid-i Hamza adıyla mevcut olan mescid yapıldı.
KÂnûnî Sultan Suleyman, ceşitli donemlerde onarım geciren Meşhed-i Hamza'yı 1543 ’te yeniden yaptırdı. Şehitliğin kuzey tarafında Resûl-i Ekrem -sallÂllÂhu aleyhi ve sellem- ’in yaralandığı alana 1849 ’da Sultan I. Abdulmecid tarafından "KubbetusenÂyÂ" adı verilen bir kubbe yaptırıldı. Mescid-i Hamza'nın doğusunda Hz. Hamza -radıyallÂhu anh- ’ın şehid olduğu alanda yaptırılan kubbeye de "Kubbetulmasra”' adı verilmişti.
Bugun hicbir turbe ve mezar yapısının bulunmadığı Uhud Şehitliği, etrafı duvarla cevrili boş bir alan olarak ziyaret edilmektedir.
Kaynak: Diyanet İşleri Kutsal Topraklar Rehberi
İslam ve İhsan