Cenazede Ummet-i Muhammed'e hususi ecir nedir? Peygamberimizin bize mujdelediği ecir ne kadar? Cenaze ile ilgili hadisler nelerdir? Bu hadisleri nasıl anlamalıyız? Hasta ziyaretinin onemi nedir? Cenazenin bekletilmesi ile ilgili peygamberimizin hadisi nedir? Peygamberimizin cenaze arkasından yaptığı dua nedir? Dr. Murat Kaya anlatıyor...
Ebû Hureyre (r.a) ’den rivÂyet edildiğine gore Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şoyle buyurmuşlardır:
“Her kim îmÂnı sebebiyle ve ecrini yalnız Allah ’tan umarak ihlÂsla bir muslumanın cenÂzesinin ardından gider ve uzerine namaz kılıp defnedilinceye kadar beraber bulunursa iki kırat ecirle doner. Kıratların her biri Uhud Dağı gibidir. Her kim de o cenÂze uzerine namaz kılar, defnolunmadan evvel donerse bir kırat ecir alır.” (BuhÂrî, ÎmÂn, 35)
BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ? Birgun Abdullah bin Omer (r.a), Sa ’d bin Ebî VakkÂs (r.a) ile birlikte otururken HabbÂb bin Eret (r.a) geldi ve:
“–Abdullah! Baksana Ebû Hureyre ne diyor!” diye bu hadîsi nakletti. Bunun uzerine Abdullah (r.a):
“–Ebû Hureyre de cok oldu.” dedi ve HabbÂb ’ı, bu hadîsi araştırmak icin Hz. Âişe (r.a) ’ya gondererek; “Bunu ondan sor gel!” dedi.
HabbÂb (r.a) gidince Abdullah (r.a) yerden bir avuc cakıl taşı aldı; sinirli bir şekilde taşları elinde evirip cevirmeye başladı. Bir muddet sonra HabbÂb (r.a), Hz. Âişe ’nin;
“‒Ebû Hureyre doğru soyluyor; ben de RasûlullÂh (s.a.v) Efendimiz ’in oyle buyurduğunu işittim.” dediğini haber verdi.
Bu sefer, kacırdığı fırsatlara hayıflanan Abdullah bin Omer (r.a), elindeki taşları yere fırlattı ve:
“–Desene biz cok kıratlar kacırdık!” diye teessurunu ifÂde etti. (Muslim, CenÂiz, 56)
Burada vaadedilen sevÂbın miktar ve olcusu, kesin bir sınır tÂyin etmekten ziyÂde, cenÂze teşyîinin fazîletini beyÂn etmek icindir. Zira CenÂb- Hak, yapılan amellere, kalplerdeki niyet ve samîmiyetin seviyesine gore ecir lutfeder.
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şoyle buyurmuşlardır:
“Muslumanın, musluman uzerindeki hakkı beştir: SelÂm almak, hasta ziyÂret etmek, cenÂzenin arkasından yuruyup (namazını kılmak ve defniyle meşgul olmak), dÂvete icÂbet etmek ve aksırana «YerhamukellÂh: Allah sana merhamet eylesin!» demek.” (BuhÂrî, CenÂiz 2; Muslim, SelÂm 4)
HASTA ZİYARETİNİN VE CENAZEYE KATILMANIN ONEMİ Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz ’e:
“–Nasıl sabahladınız?” diye sorulmuştu.
Allah Rasûlu (s.a.v) şoyle buyurdular:
“–Bir cenÂzede bulunmayan ve hasta ziyÂretine gitmeyen kimselerden daha hayırlı olarak sabahladım.” (BuhÂrî, el-Edebu ’l-Mufred, no: 1133; Heysemî, II, 299. Bkz. İbn-i MÂce, Edeb, 18)
Bu ifÂdeleriyle Peygamber Efendimiz (s.a.v); “Samîmiyetle ve Hak rızÂsı icin cenÂze teşyîinde bulunan ve hasta ziyÂretini îf eden kişilerin elde edeceği sevap ve ecirler hÂric tutulursa, dolu dolu ve hayırlı bir gece gecirdiğini” beyÂn etmiş olmaktadır. Dolayısıyla da cenÂze teşyîi ve hasta ziyÂretinin yuksek fazîletine işaret etmektedir.
Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v) şoyle buyurmuşlardır:
“Bir kişi bir hastayı ziyÂrete geldiğinde şoyle dua etsin:
اَللّٰهُمَّ اشْفِ عَبْدَكَ يَنْكَأُ لَكَ عَدُوًّا، أَوْ يَمْشِي لَكَ إِلَى جَنَازَةٍ (أَوْ إِلَى صَلَاةٍ)
«Allah ’ım, bu kuluna şif ver! İyileştiğinde senin rızÂn icin duşmana karşı gazÂda bulunup onlara zarar verir veya rızÂ-yı şerifin icin cenÂze teşyîinde bulunur (veya cemaatle namaz icin cÂmilere yurur).” (Ebû DÂvûd, CenÂiz, 8/3107; Ahmed, II, 172; HÂkim, I, 495/1273)
CENAZENİN BEKLETİLMESİ Genc sahÂbîlerden Talha bin Ber (r.a) hastalanmıştı. Peygamber (s.a.v) onu ziyÂrete geldi. Cıkarken:
“–Talha ’ya olumun yaklaştığını goruyorum. VefÂt edecek olursa bana haber verin; techiz ve tekfin işinde elinizi cabuk tutun! Cunku bir muslumanın cesedini Âilesi yanında bekletmek uygun değildir.” buyurdular. (Ebû DÂvûd, CenÂiz 33-34/3159)
Cok gecmeden Talha vefÂt etti. VefÂtından az evvel de:
“–Beni cabucak defnedip Rabbime kavuşturunuz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz ’e haber vermeyin! Zira buraya gelirken yahûdîlerin ona zarar vermesinden endişe ediyorum. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz ’in benim yuzumden bir sıkıntıya uğramasını arzu etmem!” diye vasiyet etti.
Gece de bastırmış olduğu icin Allah Rasûlu ’ne haber verilmeden Talha (r.a) defnedildi. Bu durum sabahleyin Allah Rasûlu (s.a.v) Efendimiz ’ne haber verildi. Efendimiz (s.a.v) Talha ’nın kabri başına gittiler ve:
“AllÂh ’ım, Sen ondan, o Sen ’den rÂzı olarak Talha ’yı karşılayıp huzûruna kabul et!” diye du ettiler. (Bkz. İbnu ’l-Esîr, Usdu ’l-ĞÂbe, II, 29)
PEYGAMBERİMİZİN CENAZE ARKASINDAN YAPTIĞI DUA Avf bin MÂlik (r.a) şoyle anlatır:
“Fahr-i KÂinÂt Efendimiz (s.a.v), bir cenÂze namazı kıldırmışlardı. O esnÂda şoyle du ettiklerini duydum ve ezberledim:
«AllÂh ’ım! Onu bağışla, ona rahmet et, onu azap ve sıkıntılardan koru. Kusurlarını affet. Cennet ’ten nasîbini ihsÂn eyle, kabrini genişlet! Onu su ile, karla ve buzla yıka(nmış gibi tertemiz kıl)! Beyaz giysileri kirden temizler gibi onu gunahlarından arındır. Ona, kendi evinden daha guzel bir ev, Âilesinden daha hayırlı bir Âile, hanımından daha hayırlı bir zevce ihsÂn eyle! Onu Cennet ’e koy, kabir ve Cehennem azÂbından muhÂfaza buyur!»
Bu guzel duÂyı işitince; «Keşke olen ben olsaydım!» diye icimden gecirdim.” (Muslim, CenÂiz, 85)
Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), cenÂze yakınlarına tÂziyede bulunurlardı. Bununla da kalmaz, maddî-mÂnevî her turlu yardımlarına koşarlardı. Nitekim CÂfer-i TayyÂr (r.a) şehîd olduğunda Fahr-i KÂinÂt Efendimiz (s.a.v) kendi Âilesine:
“–CÂfer ’in Âilesi icin yemek yapınız! Cunku onların başına, kendilerini meşgul eden buyuk bir iş gelmiştir!” buyurmuşlardı. (Ebû DÂvûd, CenÂiz, 25-26/3132; İbn-i HişÃ‚m, III, 436)
Daha sonra da bizzat kendileri, Hz. CÂfer ’in yetimlerine sÂhip cıkarak onları himÂye ve terbiyeleri altına almışlardır.
CenÂze namazı ve defnine buyuk ecirlerin lutfedilmesi, ummet-i Muhammed ’in hususiyetlerindendir.
İslam ve İhsan
CENAZE KEFENLENDİKTEN SONRA YUZU ACIP BAKILIR MI?