
Haksızlığa uğrayan herkes hakkını mahkemelerde aramaktadır. İptal davalarının sonuclanması fazla zaman aldığı icin de davalar, genel olarak yurutmeyi durdurma talepli acılmaktadır. Ancak, nadiren de olsa yurutmeyi durdurma alınan bir karar, ust mahkemede bozulabilmektedir. Bu halde, yani yurutmeyi durdurma kararının bir ust mahkemede kaldırılması halinde ne olacaktır? Yapılan odemeler geri mi istenecektir? Bu konuya ilişkin Danıştay Birinci Dairesinin istişari goruşune bakmak icin tıklayın. DANIŞTAY 1.DAİRE KARARI
ESAS NO:2001/144,
KARAR NO:2002/12
Bulunduğu gorevden alınarak bir başka goreve atanan ve bu atama işleminin iptali istemiyle actığı davada ilk derece mahkemesince verilen iptal kararı gereğince gorevine iade edilen kamu gorevlilerinden, soz konusu iptal kararının temyizen incelenmesi suresince yurutulmesinin durdurulmasına veya bozulmasına karar verilmesi ya da ilk derece mahkemesince bozma kararına uyularak davanın reddedilmesi halinde hallerinde, iptal kararı uyarınca kendilerine odenmiş olan parasal hakların geri alınıp alınamayacağı konusunda duşulen duraksamanın giderilmesi istemiyle Başbakanlığın 4.10.2001 gunlu ve B.02.0.KKG/174-44/4662 sayılı yazısına ekli olarak gonderilen Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Cocuk Esirgeme Kurumu Genel Mudurluğunun 27.9.2001 gunlu, B.02.1.SCE.0.61.00.00.HM/2001-5050 sayılı yazısında aynen:
"Anayasanın Sosyal Devlet ilkesinin buyuk bir bolumunu yerine getirmekle gorevli Genel Mudurluğumuz 657 (76. Maddesi) sayılı yasanın vermiş olduğu yetkiye dayanarak kamu hizmetinin verimli işleyebilmesi kariyer, liyakat, yeterlik esaslarının uygulanabilmesi gerekceleriyle yer değiştirme suretiyle atamalar yapmaktadır.
Hukuk Devletinin tum eylem ve işlemlerini hukukun mutlak ustunluğu ilkesine dayandıran ve kendini yargı denetimine tabi kılan; yargı denetimi sonucunda da karar gereklerini doğru ve gecikmesiz olarak yerine getiren devlet olduğu yadsınamaz bir gercektir.
Bu gercekten hareketle kişiler hakkında idare tarafından yapılan tasarrufun yargı denetiminden gecmesi ve sonucuna gore işlem tesisi, bu işleminde doğru ve zamanında olması bu ilkenin somut gostergesidir.
Bu cercevede personelin yapılan atamalara karşı acmış oldukları iptal davalarında iptal kararı almaları durumunda İdari Yargılama Usulu yasasının 28.maddesi gereği işlem tesis edilmekte, kişi daya konu işlem hic yapılmamış gibi eski gorevine iade edilmekte, eğer dava dilekcesinde faiz istemiş ise varsa gecmişe yonelik maaş ve ikramiye farkları faizli olarak, faiz istememiş ise faizsiz olarak davacıya odenmektedir.
Bu odemenin dayanağı verilen mahkeme kararıdır. Odeme bu karara dayanarak yapıldığı icinde sebepsiz zenginleşme olarak nitelendirilemez.
Ancak, mahkemenin vermiş olduğu bu karara karşı Danıştay'ın yurutmeyi durdurma veya bozma ilamı vermesi durumunda farklı goruşler bulunmaktadır. İ.Y.U.K.'un 52. Maddesi gereğince bozma da kararın yurutulmesini kendiliğinden durdurmaktadır.
1- Bu durumda yani Danıştay tarafından verilen yurutmeyi durdurma veya bozma kararları gereğince bozma ilamı gereği ne şekilde işlem tesis edileceği, odenen paranın geri alınıp alınamayacağı hususunda tarafımızca kararın sadece yurutmesi durdurulmuş olup varlığı devam ettiğinden odenen paranın hala sebepsiz zenginleşme olmayacağı ve geri alınamayacağı duşunulmekle birlikte bu konuda farklı goruşler bulunmaktadır. Bu nedenle bozma sonucunda mahkeme kararına dayanarak coğu zaman faiziyle odenen paranın bu aşamada geri alınıp alınamayacağı;
2- Danıştay ilgili dairesinin bozma ilamından sonra İ.Y.U.K. proseduru gereği davanın red ile sonuclanarak kesinleşmesi durumunda sorunun ne şekilde halledileceği hususunda yine farklı goruşler bulunmaktadır. Burada kişi yonunden gorevden alındığı tarih ile karara uygun işlem tesisi sonucu goreve iade edildiği tarihler arasında odeme yapılmış, bir ikinci aşamada da karara uygun işlem tesisi sonrası kişi makamına uygun maaşı red kararının uygulandığı tarihe kadar almasıdır.
Kişinin karara uygun işlem tarihinden sonra gorev yaptığı hizmetin karşılığı olarak almış olduğu maaş elbette ki sebepsiz zenginleşme olarak gorulemez ve bu farkı geri alınamaz. Kişi karara dayanarak iptale konu işlemden onceki ilk gorevini fiilen yurutmuştur.
Ancak, ceşitli aşamalardan gecerek kişinin davasının red ile sonuclanması durumunda fiilen gorev yapmadığı ve geriye yonelik faiziyle odenmiş olan paranın geri alınıp alınmayacağı, alınacak ise başlangıc tarihinin kişiye odeme tarihi mi yoksa kişiden bu paranın talep edilip verilen surede odenmediği tarihten itibaren mi başlatılacağı hususunda farklı goruşler bulunmaktadır.
Tarafımızca fiilen calışmamış ancak, bir mahkeme kararına gore fazladan yapılan bu odemenin dayanağı olan karar (sebep) sonradan ortadan kalkmış ve red kararına donuşmuş olduğundan geriye yonelik odenmiş bu paranın dayanağı ortadan kalkmakta ve sebepsiz zenginleşme oluştuğu olduğu duşunulmektedir.
Bu tur fazladan odemelerin devlete gereksiz cok buyuk harcamaya mal olduğu da bir gercektir.
Faiz konusunda ise; Borclar Kanununa gore ise kişinin temerrude duşurulmesi esastır. Kişinin ancak haksız olduğunu, yada geri odemesi gerektiğini bildiği varsayılan durumlarda temerrude duşmeden faiz odemesi gerekmektedir.
Boylece kesinleşen red kararına kadar kişi bu parayı odemesi gerektiğini bilmemektedir. Bu nedenle de faiz alınır. Ancak, başlangıc tarihi kişiye "odeme yoksa gerekli kesintiyi yapacağım" şeklindeki ihtarın tarihi olabilir şeklinde bir goruş olduğu gibi, kişi geriye yonelik odemeyi faiziyle almış olduğundan hakkaniyet gereği de faiziyle geri odemesi gerekir, yada kişiye yapılan odeme tarihinden sonra İ.Y.U.K., proseduru gereği yıllar sonra bu paranın belki de aslından cok faiziyle geri alınmasının hakkaniyete uymayacağı da diğer goruşlerdir.
Acıklanan nedenlerle kararların uygulanması ve odenen paraların geri alınıp alınmaması konularında farklı goruşler bulunduğundan tereddudu gidermek ve Hukuk Devleti hedefinde her olayda objektif , eşit, işlem tesis ederek uygulama birliğini sağlamak acısından Danıştay Başkanlığından goruş alınması hususlarında gereğini bilgilerinize arz ederim denilmektedir."
Dairemizce yapılan cağrı uzerine gelen Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Cocuk Esirgeme Kurumu Genel Mudurluğu I.Hukuk Muşaviri Aliye Van Het Hof. Hukuk muşaviri Omer Faruk Cavuşdağ ve Teftiş Kurulu Başkanı Niyazi Yılmazın sozlu acıklamaları dinlendikten sonra,
Gereği Goruşulup Duşunuldu:
İstişari duşunce isteminin konusu, gorevinden alınarak bir başka goreve atanan ve bu işlemin iptali istemiyle actığı davada ilk derece mahkemesince verilen iptal kararı gereğince gorevine iade edilen kamu gorevlilerine, naklen atama işlemi nedeniyle yoksun kaldıkları parasal haklarına ilişkin alarak yapılan odeme tutarının mahkeme kararının temyizen inceleme surecinde verilmesi mumkun olan yargısal kararların hukuki sonuclarına gore geri alınıp alınamayacağı hususunda duşulen duraksamaya ilişkin bulunmaktadır.
Anayasanın 2 nci maddesinde Turkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğu vurgulanmış 138 inci maddesinin son fıkrasında, yasama ve yurutme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda oldukları, bu organların ve idarenin mahkeme kararlarını hicbir şekilde değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği on gorulmuştur. Buna uygun olarak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 28 inci maddesinin 1 numaralı fıkrasında da "Danıştay, bolge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yurutmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına gore idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur." denilmek suretiyle idarenin yargı kararlarını aynen ve gecikmeksizin yerine getirmesi zorunluluğu bir kez daha vurgulanmıştır.
Danıştay'ın yerleşik kararlarında da acıklandığı uzere, iptal kararları iptali istenen işlemle ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarihten itibaren ortadan kaldırarak işlemin tesisinden onceki hukuki durumun devamını sağladığından, naklen atama işleminin iptali uzerine davacının gecikmeksizin gorevine iade edilmesi ve iptal edilen naklen atama işlemi nedeniyle yoksun kaldığı parasal haklarının odenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
İdari Yargılama Usulu Kanununun 52 nci maddesinin birinci fıkrasında, temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olmasının, hakim, mahkeme veya Danıştay kararlarının yurutulmesinin durdurulmasına temyiz istemini incelemeye yetkili bolge idare mahkemesince karar verilebileceği, dorduncu fıkrasında da temyiz incelemesi sonucunda kararın bozulmasının, kararın yurutulmesini kendiliğinden durduracağı belirtilmektedir.
Bu hukumlere gore, naklen atama işleminin iptali yolunda verilen kararın temyiz incelemesi aşamasında, yurutulmesinin durdurulmasına veya bozulmasına karar verilmesi halinde, iptal kararının yururluğunun duracağı ve iptal kararından onceki hukuki durumun gecerlik kazanacağı kuşkusuz bulunduğundan bu nitelikteki yargısal kararlar, ilgilinin iptal kararı gereği iade edildiği gorevinden alınarak, dava konusu işlemle atandığı goreve başlatılmasına olanak sağlanmaktadır.
İptal kararı uyarınca kamu gorevlisine yapılan odemeler, dava konusu işlemin tesis tarihi ile karar gereği goreve iade tarihi arasındaki donemle goreve iade tarihinden sonra o gorevde fiilen calışılan donemi kapsayabilmektedir. Kamu gorevlisine kadrosunda fiilen calıştığı donemde hizmetinin karşılığı olarak yapılan odemelerin geri istenmesi icin haklı bir neden bulunmamaktadır. Buna karşılık temyiz incelemesi sonucunda mahkemece verilen iptal kararının yurutulmesinin durdurulmasına veya bozulmasına yada ilk derece mahkemesince bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi halinde iptal kararının yarattığı hukuki netice sona ereceğinden fiilen o kadroda calışılmayan doneme ilişkin olarak iptal kararı gereği yapılmış bir odeme varsa bu kısma ait odemenin hukuki dayanağı ortadan kalkmış olmakla idarece geri istenebilmesi olanaklı hale gelmektedir.
Davacıya iptal kararı gereği yapılmış olan ve daha sonra idarece geri alınması gereken durumdaki odemeler bakımından faiz alınıp alınamayacağı konusuna gelince:
Faiz borcu asıl alacağın varlığını ortaya cıkaran yargı kararının taraflara tebliği uzerine idarenin, Borclar Kanununun 101 inci maddesine gore borclunun borcunu odemesi icin bir ihtarda bulunması ve hukuken gerekli olmamakla beraber borclunun kamu gorevlisi olduğunu da dikkate alarak makul bir sure vermesi uygun duşer.
Bu ihtara rağmen borcun odenmemesi halinde ilgili mutemerrit sayılacağından bu tarihten itibaren asıl alacağa faiz işletilmesi mumkun olacaktır.
Sonuc olarak;
1- Hakkında tesis edilen naklen atama işleminin mahkemece iptali uzerine onceki gorevine iade edilen kamu gorevlilerine sadece fiilen o gorevde bulunmadığı doneme ilişkin olarak varsa faizde dahil olmak uzere yapılan odemelerin soz konusu iptal kararının temyiz incelemesi sonucunda yurutulmesinin durdurulmasına veya bozulmasına karar verilmesi ya da bozmaya uyularak ilk derece mahkemesince davanın reddedilmesi hallerinde idarece geri istenmesi gerektiği,
2- İdarenin bu alacağı ile ilgili olarak kamu gorevlisine borcun ifasını isteyen ihtarda bulunulmasına rağmen borcun odenmemesi halinde, borclunun temerrude duştuğu tarihten itibaren faiz uygulanması gerektiği,
goruşune varılarak dosyanın Danıştay Başkanlığına sunulmasına 25.01.2002 gununde oybirliğiyle karar verildi.