
Bugune kadar harcırahlara ilişkin olarak cok sayıda dosya yayımladık ve cok sayıda soru cevapladık. Ancak hem dosyalarda hem de sorularda hep, zaman aşımına vurgu yaptık. Ancak, bugun elimize Danıştay İkinci Dairesinin yeni bir kararı ulaşmıştır. Bu karar harcıraha ilişkin başvurularda ve dava acmalarda oldukca onemlidir. Karara ulaşamak icin tıklayın.T.C.
DANIŞTAY
İkinci Daire
Esas No : 2004/2513
Karar No : 2004/1601
Ozeti : Anayasa Mahkemesince, ilgili yıl butce kanunu'nun konuya ilişkin maddesinin iptalinden sonra davacının surekli gorev yolluğunun odenmesi icin yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işleme karşı actığı davanın suresinde olduğunun kabulu gerektiği hakkında.
Temyiz İsteminde Bulunan (Davalı): Milli Eğitim Bakanlığı
Karşı Taraf : ...
İsteğin Ozeti : İlk defa İstanbul İli emrine Oğretmen olarak atanan davacının, yolluk verilmesi icin yaptığı başvurunun reddine ilişkin 22.4.2003 gunlu işlemin, 2002 yılı Mali Yılı Butce Kanunu'nun ilk defa veya yeniden goreve alınanlar ile bunların aile fertlerine bu nedenlerle harcırah odenmeyeceğine ilişkin 6/g maddesinin, Anayasa Mahkemesinin 22.10.2002 gunlu, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararıyla iptal edildiği, bu durumda anılan hukmun uygulanmasına olanak olmadığı; ote yandan, davalı idarece Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yurumesinin mumkun olmadığı ileri surulmekte ise de, yolluk verilmesi, Butce Kanunundan kaynaklanan bir hak olmayıp ozel bir kanun olan Harcırah Kanununa dayandığı, bu Kanunun da halen yururlukte olması nedeniyle anılan iddiaya itibar edilemeyeceği gerekcesiyle iptali yolunda İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 31.12.2005 gunlu, E-.2003/710, K:2003/1659 sayılı kararın, dilekcede yazılı nedenlerle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca bozulması isteminden ibarettir.
Cevabın Ozeti : Cevap verilmemiştir.
Danıştay Tetkik Hakimi: Ali Alpat
Duşuncesi -.İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği duşunulmuştur.
Danıştay Savcısı : Semra Şenturk
Duşuncesi :2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 7/1. maddesinde, dava acma suresinin ozel kanunlarında ayrı sure gosterilmeyen hallerde Danıstayda ve idare mahkemelerinde altmış gun olduğu hukme bağlanmış ve Danıştayca pek cok kararda da vurgulandığı gibi 2577 sayılı Yasanın "İptal ve Tam Yargı Davaları" başlıklı 12. maddesi, idari işlemler dolayısıyla acılacak tam yargı davalarının yontem ve suresini dort ayrı secenek halinde duzenlemiş olup, ilgililere bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava suresi icinde tam yargı davası acabilme olanağı tanımaktadır.
Yukarıya aktarılan hukumlere ve Anayasanın 125. maddesine gore kişilerin, idarenin her turlu eylem ve işlemine karşı tebliğ tarihinden itibaren yasada gosterilen surelerde dava acması Anayasal bir hak olarak tanınmıştır.
Ancak butun idari dava turlerinde dava acabilmek sure ile sınırlandırılmış olup bu sınırlandırma idari istikrar ilkesi ve kamu duzeninin gereğidir.
Olayda, davacının yolluksuz olarak atanma işlemine karşı davasını 2577 sayılı Yasada belirtilen surelerde acmadığı, 2002 Mali Yılı Butce Kanununun 6. maddesinin (g) fıkrasının Anayasa Mahkemesi kararı ile iptali uzerine idareye yaptığı başvuru sonucu actığı anlaşılmıştır.
Ortada, iptal veya tam yargı davası acılmasını engelleyen bir durum olmaması nedeniyle, dava hakkının bulunmasına karşın, bu hakkın kullanamayarak dava acma suresinin gecirilmesinden sonra ilgilinin başvurusunu 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine gore değerlendirmek, dava hakkının istenildiği anda kullanılması sonucu yaratacağından idari istikrar ilkesi uyarınca bu durumun kabulune hukuken olanak bulunmamaktadır.
Acıklanan nedenlerle, dava 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununa gore suresinde acılmadığından bu durumu gozetmeden işin esası hakkında karar veren İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği duşunulmektedir.
TURK MİLLETİ ADINA
Hukum veren Danıştay İkinci Dairesi'nce dosyanın tekemmul ettiği anlaşıldığından, yurutmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeksizin işin gereği duşunuldu:
İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığına bağlı olup davalı idare tarafından ileri surulen hususlar bunlardan hicbirisine uymamaktadır.
Ote yandan davalı idarece davanın suresinde acılmadığı one surulmekte ise de, acıktan atanmak suretiyle 27/9/2002 tarihinde oğretmen olarak ilk defa memuriyete başlayan davacı, atandığı tarihte yururlukte bulunan 2002 Mali Yılı Butce Kanununun 6. maddesinin (g) bendindeki "ilk defa veya yeniden goreve alınanlar ile bunların aile fertlerine harcırah odenmeyeceği ve 6245 sayılı Harcırah Kanunu ile diğer mevzuatın bu fıkraya aykırı hukumlerinin uygulanamayacağı" na ilişkin acık hukum karşısında, 6245 sayılı Harcırah Kanununun 59. maddesi cercevesinde goreve başladığı tarihten itibaren bir aylık sure icerisinde harcırah bildirimi duzenleme veya aynı sure icerisinde 2577 sayılı Yasanın 10. maddesine gore başvurma olanağına sahip değildir. Dolayısıyla davacı hakkında uygulanma olanağı olmayan 6245 sayılı Harcırah Kanununun 59 uncu maddesinin, davacının, harcırah verilmesi isteminin reddi uzerine acacağı davada dava acma suresinin hesaplanmasında dikkate alınması duşunulemez.
Bu itibarla, Anayasa Mahkemesinin 22/10/2002 gunlu, E:2002/138, K:2002/96 sayılı kararıyla iptal edilen, ancak davacının acıktan atanmak suretiyle goreve başladığı 27/9/2002 tarihinde yururlukte bulunan 2002 Mali Yılı Butce Kanununun 6. maddesinin (g) fıkrası uyarınca, goreve başladığı tarihten itibaren bir aylık sure icerisinde harcırah bildiriminde bulunması hukuken mumkun olmayan adıgecenin, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 10. maddesine gore yaptığı 17/4/2003 gunlu başvurusunun reddi uzerine 16/5/2003 tarihinde actığı davanın suresinde olduğunun kabulu gerektiğinden davalı idarenin bu iddiasına itibar edilmemiştir. (memurlar.net)
Acıklanan nedenlerle, İstanbul 1. İdare Mahkemesi'nce verilen 31/12/2003 gunlu, E: 2003/710, K:2003/1659 sayılı karar ve dayandığı gerekce hukuk ve usule uygun olup, bozulmasını gerektirecek bir neden de bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın yukarıda yapılan acıklamayla onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan davalı uzerinde bırakılmasına, 17.12.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.