
Aşağıdaki karar, Tapu ve Kadastro Genel Mudurluğu I. Hukuk Muşavirliğinin internet sitesinden alınmıştır.
Ankara 16. İdare mahkemesi sendikaların acabilecekleri davalara ilişkin onemli bir karar verdi.
Tapu ve Kadastro Genel Mudurluğu taşra Teşkilatında Genel İdari Hizmetleri Sınıfında gorev yapan şef, veri hazırlama kontrol işletmeni, sicil memuru, sicil kÂtibi, koruma ve; guvenlik gorevlisi ve santral memuru unvanları iptal edilmiş, bu unvanlarda gorev yapan personel bilgisayar işletmeni unvanındaki kadroya atanmıştır.
Bir sendika, idare işlem yazısının 3. paragrafında yer alan "şef" ibaresinin iptali icin dava acmıştır. Mahkeme, Danıştay İctihadı Birleştirme Kurulu kararına dayanarak sendikanın bu işleme karşı dava acamayacağına karar vermiştir.
DOSYA NO : 641-02-11-2204
T.C.
ANKARA
16.İDARE MAHKEMESİ
ESAS NO : 2011/2504
KARAR NO : 2012/1786
DAVACI :
DAVALI : TAPU VE KADASTRO GENLE MUDURLUĞU/ANKARA
DAVANIN OZETİ : Davalı idare Taşra Teşkilatında Genel İdari Hizmetleri Sınıfında gorev yapan ve kadro unvanları iptal edilen şef, veri hazırlama kontrol işletmeni, sicil memuru, sicil kÂtibi, koruma ve; guvenlik gorevlisi ve santral memuru unvanlarında gorev yapan personelin bulundukları birimlere bilgisayar işletmeni unvanında atanmalarına ilişkin 22.02.2011 gun ve 5443 sayılı davalı idare işleminin3.paragrafında yer alan "şef ibaresinin hukuka aykırı olduğu ileri surulerek iptali istenilmektedir.
SAVUNMANIN OZETİ : Haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olan davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
TURK MİLLETİ ADINA
Karar veren Ankara 16. İdare Mahkemesi'nce, dava dosyası 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 14.maddesi uyarınca incelenerek işin gereği goruşuldu:
Dava, davalı idare Taşra Teşkilatında Genel İdari Hizmetleri Sınıfında gorev yapan ve kadro unvanları iptal edilen şef, veri hazırlama kontrol işletmeni, sicil memuru, sicil kÂtibi, koruma ve guvenlik gorevlisi ve; santral memuru unvanlarında gorev yapan personelin bulundukları birimlere bilgisayar işletmeni unvanında atanmalarına ilişkin 22.02.2011 gun ve 5443 sayılı davalı idare işleminin 3.paragrafında yer alan "şef ibaresinin iptali istemiyle acılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanununun 2/1-a maddesinde iptal davaları; idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve; maksat yonlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri icin menfaatleri ihlal edilenler tarafından acılan davalar olarak tanımlanmış, ilk inceleme konularının belirlendiği 14.maddenin 3/c bendinde; dava dilekcesinin ehliyet yonunden inceleneceği, 15/1 -b bendinde ise, bu hususta kanuna aykırılık gorulmesi halinde davanın reddedileceği hukme bağlanmıştır.
4688 sayılı Kamu Gorevlileri Sendikaları Kanunu'nun 3.maddesinin (i) bendinde, sendika; kamu gorevlilerinin, ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek icin oluşturdukları tuzel kişiliğe sahip kuruluşlar olarak ifade edilmiş; 7. maddesinin (i) bendinde, sendika şubelerinin nasıl kurulacağının, gorev ve yetkilerinin, genel kurulların toplantılarına ve kararlarına ilişkin usul ve esaslar ile şubelerin temsil şeklinin sendika tuzuğunde belirtilmesinin gerekli olduğu belirtilmiş, "Sendika ve Konfederasyonların yetki ve faaliyetleri" başlıklı 19. maddesinin (1) bendinde ise, sendika ve konfederasyonların kuruluş amacları doğrultusunda uyelerin idare ile ilgili doğacak ihtilaflarında, ortak hak ve menfaatlerinin izlenmesinde veya; hukuki yardım gerekliliğinin ortaya cıkması durumunda uyelerini veya mirascılarını, her duzeyde ve derecedeki yonetim ve yargı organları onunde temsil edeceği veya ettireceği, dava acabileceği ve bu nedenle acılan davalarda taraf olabileceği hukme bağlanmıştır.
4688 sayılı Kanun'un 19.maddesinin (f) fıkrası uyarınca kamu gorevlileri sendikaları ve; ust kuruluşlarının uyeleri hakkında tesis edilen bireysel işlemlere karşı dava acıp acamayacakları konusunda Danıştay Dairelerince verilen kararlar arasındaki aykırılığı gideren Danıştay İctihatları Birleştirme Kurulu'nun 03.03.2006 tarih ve E:2005/l, K:2006/l sayılı kararında; "4688 sayılı Kanun'un 19/f maddesi, sendika ve ust kuruluşlarının, bizzat taraf oldukları hukuki ilişkiler dolayısıyla davacı ve davalı oluş sıfatları ile ortak cıkarların korunması icin tanınan davacı olabilme sıfatından başka, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya cıkması durumunda uyelerini veya bunların mirascılarını her derecedeki yargı organları onunde temsil etmek ve dava acma hakkı tanımaktadır. Bu bağlamda kanun koyucu 19/f maddesi ile sendika ve ust kuruluşları, diğer tuzel kişiliklere genel hukumler uyarınca tanınan taraf olma ve dava acma ehliyetinin dışında, uyelerini ve bunların mirascılarını temsil etme ve ettirme yetkisi ile donatmaktadır. Buna gore, soz konusu maddenin sendikalara ve ust kuruluşlarına tanıdığı yetkinin ehliyet değil temsil bağlamında değerlendirilmesi gerekmektedir. Başka bir anlatımla kanun koyucu, getirdiği bu duzenleme ile, idare tarafından sendika uyesi kamu gorevlisi hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemler nedeniyle bu ilişkinin tarafı olmayan sendika ve ust kuruluşa, uyesinin isteğine bağlı olarak uyuşmazlığın cozumunde taraf olarak kendisini temsil etme yetki ve sorumluluğu vermektedir.
Gerek metindeki terimlere bağlı olarak maddenin yorumu, gerekse madde gerekcesi ile konuya ilişkin tarihsel surec ve mevzuatımızda yapılan değişiklikler dikkate alındığında, kamu gorevlileri sendika ve ust kuruluşlarının, sendika uyesi olan kamu gorevlisinin isteği uzerine, statusu ve; bu statusunden kaynaklanan hak, yukumluluk, gorev ve sorumlulukları ile atama, nakil, disiplin ve personel hukukuna ilişkin diğer duzenlemelere dayalı olarak, uyeleri hakkında tesis edilen bireysel (subjektif) işlemlere karşı, uyelerini temsilen avukatları aracılığıyla dava acabilecekleri ve bu nedenle acılan davalarda taraf olabilecekleri sonucuna ulaşılmaktadır."ifadelerine yer verilmiştir.
Bu bağlamda, 4688 sayılı Kanun'un 19. maddesinin (t) bendi uyarınca kamu gorevlileri sendikaları ve ust kuruluşlarının, uyelerinin hak ve menfaatlerini ihlal eden bireysel işlemlere karşı ancak uyelerinin verdiği yetki doğrultusunda onlar adına ve de uyelerini temsilen avukat aracılığı ile davada taraf olma yetkilerinin bulunduğu gorulmektedir.
4688 sayılı Kanunun 19. maddesinin (f) fıkrasına gore sendika ve; ust kuruluşlarının, hukuki yardım gerekliliğinin ortaya cıkması durumunda uyeleri hakkında tesis edilmiş bireysel işlemlere karşı uyelerini yargı organları onunde temsil etme yetkisi bulunduğu gibi, doğrudan taraf oldukları hukuki ilişkilerden dolayı ve tum uyelerin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaate dayalı cıkarlarının korunması icin de yargı organları onunde temsil yetkisi bulunmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta, Taşra Teşkilatında Genel İdari Hizmetleri Sınıfında gorev yapan ve kadro unvanları iptal edilen şef veri hazırlama kontrol işletmeni, sicil memuru, sicil kÂtibi, koruma ve; guvenlik gorevlisi ve santral memuru unvanlarında gorev yapan personelin bulundukları birimlere bilgisayar işletmeni unvanında atanmalarına ilişkin 22.02.2011 gun ve 5443 sayılı davalı idare işleminin 3. paragrafında yer alan "şef ibaresinin eş değer bir kadroya atama yapılması gerektiğinden bahisle hukuka aykırı olduğu ileri surulerek iptali istemi, taraf olduğu hukuki ilişki nedeniyle tum uyelerin ortak cıkarlarını korumak icin acılan bir dava niteliği taşımadığı gibi, 4688 sayılı Kanunun 19. maddesinin (f) bendinde duzenlenen "sendika uyesine hukuki yardım" kapsamında değerlendirilmesine de olanak bulunmadığından, Sendikanın, uyelerinin tamamının ortak cıkarlarını korumak amacıyla temsil etme yetkisi bulunmakta ise de, uyelerinin hak ve menfaatlerinde birlik olmayan dava konusu işleme karşı Sendikanın dava acma ehliyetinin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Acıklanan nedenlerle, davanın 2577 sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 15.maddesinin l/b bendi uyarınca ehliyet yonunden reddine, aşağıda dokumu yapılan 137,10 TL yargılama giderinin davacı uzerinde bırakılmasına, 659 sayılı Kanun Hukmunde Kararname'nin 14/1.maddesi uyarınca A.A.U.T.'ne gore belirlenen 600,00 TL vekÂlet ucretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta avansının kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine, kararın tebliğ tarihini izleyen gunden itibaren 30 gun icerisinde Danıştay'a temyiz yolu acık olmak uzere, 31.10.2012 tarihinde oybirliği ile; karar verildi.