
İstanbul'da, bir polis memuru, 2002'de, ekip arkadaşı tarafından yanlışlıkla lokantada vurulmuş ve hayatını kaybetmiştir. Maddi tazminat icin, idarenin kusurunun olması gerekiyor. 11 yıllık dava gectiğimiz aylarda sonuclandı. 2002 yılında bir polis memuru iftar yapmak icin gittiği bir lokantada ekip arkadaşı olan diğer polis memuru tarafından yanlışlıkla vurularak yaralanmış, polis memuru daha sonra hayatını kaybetmiştir.
Vuran polis memuru hakkında hapis ve adli para cezası verilmiştir.
Vurulan polis memurunun yakınları maddi ve manevi tazminat odenmesi istemiyle idareye başvurmuş, idarenin talebi reddetmesi uzerinde dava acılmıştır.
İstanbul İdare Mahkemesi, olay, her ne kadar vefat eden polis memuru gorevli iken meydana gelmiş ise de, ortaya cıkan durumun gorevin sebep ve etkisiyle ortaya cıkmış kabul edilmemesi sebebiyle davayı reddetmiştir. İstanbul İdare Mahkemesi bu kararında, idarenin bir kusurunun olmadığını belirtmiştir.
Hayatını kaybeden polis memurunun yakınları dosyayı temyiz etmiş ve davaya bu kez Danıştay 10. Dairesi bakmıştır. 10. Daire, genel guvenliğin sağlanmasına ilişkin kamu hizmetini yuruten davalı idarenin gorev kusurunun bulunduğu gerekcesiyle, İstanbıl İdare Mahkemesinin kararında hukuki isabet bulunmasığına karar vermiştir.
Dava bu kez yeniden idare mahkemesine gelmiş ancak İstanbul İdare Mahkemesi kararında ısrar etmiştir.
Davacı yakınları dosyayı yeniden temyiz etmiş ve dosya bu kez Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna gelmiştir. Kurulun yaptığı değerlendirme şu şekildedir:
1- İdari eylem ve/veya işlemlerden doğan zaraların, hizmet kusuru veya kusursuz sorumsuzluk ilkeleri cercevesinde tazmin edileceğini,
2- Bu iki sorumluluk turunun yanı sıra, geniş anlamda kişisel kusur sayılan ama aslında hizmet kusuru olan bir kusur turunun bulunduğu, bunun da idare ajanının hizmet icinde veya hizmet dolaysıyla, kendisine verilen odev, yetki ve araclardan yararlanarak işlediği suclardan oluştuğunu,
belirtmiştir.
Kurul bu değerlendirmenin akabinde, olayın, olduren polis memurunun kişisel kusurundan kaynaklanmış olmasına rağmen, bu kusurun resmi yetki, gorev ve olanaklardan yararlanarak gercekleşmiş olmasından dolayı, gorev kusuru niteliği taşıdığına kanaat getirmiş ve maddi ve manevi tazminat talebinin karşılanması gerektiğini belirtmiştir.
Danıştay İDDK'nun kararında maddi tazminat hesabına ilişkin detaylara da yer verilmiştir. İDDK, idari eylemden zarar goren kişinin mal varlığında, bu idari eylemden kaynaklı bir artış var ise bu artışın maddi tazminat hesaplanırken duşulmesi gerektiğini belirtmiştir. Kurul, bu bağlamda, 2330 sayılı Kanun gereğince odenen nakdi tazminat ve aylığın, zaten kanunun 6. maddesi hukmu gereğince maddi tazminat miktarından duşulmesini, ancak prim odemek suretiyle hak kazanılan emekli maaşı aylıklarının ise idarece odenecek tazminat miktarından duşulmemesi gerektiğine karar vermiştir.
Danıştay İDDK
Esas No: 2010/2740
Karar No: 2012/194