
Bursa Teknik Universitesi Denizcilik Fakultesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Uyanık:- "Normal bir evsel atık suda 3-5 ppm (miligram bolu litre) civarında bulunan ağır metal miktarını, gemilerin balast suyunda 300 ila 500 ppm gibi yuksek seviyelerde tespit ettik"- "Tekil olarak deniz ticareti musilaja sebep olmuyor ancak bardağı taşıran son damla olarak duşunulduğunde bunun da bir etken olduğunu, farklı ulkelerden gelmemesi gereken musilaja neden olan plankton turlerinin geldiğini goruyoruz" - Bursa Teknik Universitesi (BTU) Denizcilik Fakultesi Dekanı Prof. Dr. Sinan Uyanık, deniz taşımacılığından kaynaklanan atıkların kontrolsuz bir şekilde denize bırakılmasının, Marmara Denizi'ndeki ağır metal ve plankton yukunu artırarak musilajı tetikleyebileceğini soyledi.
BTU Denizcilik Fakultesi ile Muhendislik ve Doğa Bilimleri Fakultesi, Marmara Denizi'nde denizcilik taşımacılığından kaynaklanan kirliliğin musilaj oluşumuna etkisini incelemek uzere 2021 yılında araştırma başlattı.
Yurutuculuğunu Uyanık'ın yaptığı araştırmanın ekibinde BTU Oğretim Uyeleri Prof. Dr. Mete Yılmaz, Doc. Dr. Erinc Dobrucalı, Doc. Dr. Gokce Cicek Ceyhun, Doc. Dr. Deniz Ucar, Dr. Oğr. Uyesi Volkan Altuntaş ve İstanbul Universitesinden Doc. Dr. Muharrem Balcı yer aldı.
TUBİTAK 1001 Musilaj Araştırmaları Ozel Cağrısı ile destek alan araştırma kapsamında gemilerin balast tanklarından numuneler alınarak incelemeler yapıldı.
Araştırmanın detaylarını ve sonuclarını AA muhabiriyle paylaşan Uyanık, deniz ekosistemini tehdit eden musilajın farklı mikroorganizmalar tarafından birden fazla dış etkenin bir araya gelmesi sonucu ortaya cıktığını ve bunlardan birinin de yoğun deniz ticareti olduğunu belirtti.
Araştırma kapsamında Marmara Denizi'ne ait 2020 yılı gemi trafiği bilgileri doğrultusunda en cok kullanılan rotaları tespit ettiklerini ve buralarda faaliyet gosteren tankerlerin balast suyundan ve gemilerin liman atık su arıtma tesisine deşarj ettikleri sintine suyundan numuneler aldıklarını anlatan Uyanık, bu gemilerin Turkiye'ye en cok yuk gonderen ve alan 10 ulke olan; Rusya, Yunanistan, Ukrayna, Romanya, İtalya, Mısır, Bulgaristan, Fransa, İsrail ve İspanya'dan gelenler olduğunun altını cizdi.
Prof. Dr. Uyanık, şoyle devam etti:
"Almış olduğumuz balast suyu numunesinde, belirlediğimiz genel kirleticiler olan pH'ı, iletkenliği, biyokimyasal oksijen ihtiyacını, toplam organik karbonu, azotu, fosforu ve ağır metalleri, demiri, manganı ve kromu analiz ettik. Bir de bunun yanı sıra mikrobiyolojik acıdan farklı ulkelerden gelen sularda ne tur bakteriler ve planktonlar var, bunlara baktık. Hem ışık mikroskobu altında planktonların tanımlamasını yaptık hem o sulardaki canlıların genlerini ayırarak gen haritasını cıkardık, gen analizini yaptık. Ne tur bakteriler var? Hangi yoğunlukta planktonlar var? Bu planktonların musilaja etkisi var mı, yok mu? Bunları araştırdık."
- Tespit edilen ağır metal ve plankton varlığı
Normal bir evsel atık suda 3-5 ppm (miligram bolu litre) civarında bulunan ağır metal miktarını, gemilerin balast suyunda 300 ila 500 ppm gibi yuksek seviyelerde tespit ettikleri bilgisini veren Uyanık, eski gemiler ile balast tanklarındaki korozyondan kaynaklanan ağır metallerin, fitoplanktonların strese girmesine neden olabileceğini ifade etti.
Yaklaşık 50 gemiden aldıkları orneklerde, musilaja neden olan planktonlardan siyanobakteriler ile diyatomlara cok yoğun şekilde rastladıklarını aktaran Uyanık, arıtılmış balast suyunda bulunması gereken miktarın 50 katı, 100 katı civarında fitoplankton tespit ettiklerini bildirdi.
Musilaja neden olan asıl unsurların karasal kaynaklı, evsel ve endustriyel atık suların yeterli duzeyde arıtılmadan Marmara Denizi'ne verilmesi olduğunu vurgulayan Uyanık, "Deniz taşımacılığından kaynaklanan bazı atıkların kontrolsuz bir şekilde denize verilmesi nedeniyle Marmara Denizi'nde besin tuzlarındaki birikim ve artışın musilajı tetiklediğini duşunmekteyiz. Bizim calışmamızın ana bulgusu şu: Tekil olarak deniz ticareti musilaja sebep olmuyor ancak bardağı taşıran son damla olarak duşunulduğunde bunun da bir etken olduğunu, farklı ulkelerden gelmemesi gereken musilaja neden olan plankton turlerinin geldiğini goruyoruz." değerlendirmesini yaptı.
- Deniz ticaretinden kaynaklanan kirlilik nasıl onlenebilir?
Gemilerin limanlardaki bekleme surelerini kısaltmak ve operasyon surelerini azaltmak icin arıtma sistemlerini calıştırmadan, balast sularını kontrolsuz bir şekilde Turkiye'nin ic sularında deşarj edebildiklerine dikkati ceken Uyanık, her bir gemiye takılacak balast arıtma sistemleriyle farklı ulkelerden gelen istilacı turlerin ve musilaja neden oldukları bilinen planktonların taşınmasının onlenebileceğini işaret etti.
Dunya Denizcilik Orgutunun (IMO), deniz ticareti yapan ulkelerin imzaladığı Marpol Sozleşmesi ile istilacı ve yabancı turlerin farklı ulkelere taşınmasını engellemek icin gemilerde balast sularının arıtımıyla ilgili bir zorunluluk getirdiğinden bahseden Uyanık, şunları soyledi:
"Marpol Sozleşmesi'yle belirlenen kriterlerin tum gemiler tarafından en kısa surede uygulanması gerekiyor. Gemilerin, ulaştıkları limanlarda sintine sularını kontrollu bir şekilde liman idarelerine teslim etmesi gerekiyor. Normalde gemiler yanaştıkları limanlara belli bir vergi, bir ucret oduyorlar. Odedikleri bu liman vergisi kapsamında sintine sularını aslında ucretsiz olarak o liman idaresine verebilirler. Ancak buradaki sevkiyat ve işlem suresini kısaltmak icin limanlarda bunlarla uğraşmak yerine acık denizlerde kontrolsuz bir şekilde deniz ortamında bu sintine sularını arıtmadan denize verme gibi yanlış bir işlem uyguluyorlar."
Uyanık, sozlerini, "Liman idareleri tarafından kontrol edilerek gemilerin yasalara, yonetmeliklere uymasını sağlamak gerekiyor ki Marmara Denizi'ne farklı ulkelerden gelen kirliliği de kontrol edebilelim." diyerek tamamladı.