
Kadınsı sesin korolarda duyulması adına gercekleştirilen bu yontem, kulağa canice geliyor. Ancak bu durum, İtalya ’da yaşayan yoksul aileler icin de zenginliğe bir kacış noktası olabiliyordu. Adından soz ettirebilen bir sanatcı olabilecek potansiyeldeyse ustelik, zengin olmak an meselesiydi.
Bunun bir “kurtuluş” olarak gorulmesinin ardında yatan sebep yoksullukken, kim boyle bir şeyi neden hur iradesiyle kabul edebilirdi? Ustelik bircok zararı da varken!
16. yuzyıl İtalyası ’nda ince sesli erkek cocuklar, kilisede şarkıcı olmak icin yetiştiriliyorlardı.
Oldukca masum gibi gorunen bu ideal, aslında yoksul ailelerin kurtuluş amacıydı. Cunku bu erkek cocukları, kilise korolarında yer alarak şohret kazanabilirlerdi. Şan ve şohret ise İtalya ’da o donemde hemen kazanılabilen bir şey değildi, emek istiyordu.
İnce ve tiz sese doğuştan sahip erkek cocuk, bu sesi omur boyu koruyabilirse ancak şanını yurutebilirdi. Cocuğun ergenliğe geciş doneminde sesinin kalınlaşacağını duşunduklerinde akıllarına tek bir ihtimal geliyordu: hadım etmek!
Soprano, mezo-soprano, kontralto olarak gecen ince sesli cocuklar, kilise şarkıcısı olmak icin hadım edildi. Buna da kastrato denildi.
16. yuzyılda, kilise korolarında kadınların yer alması Papa tarafından yasaklanmıştı. Bu yasağın ardından kastratolar giderek populerlik kazandılar. Kilise korolarında kadın sesi eksikliğini tiz sesli erkek cocuklar giderirken ses tellerinin kalınlaşmaması icin de hadım ediliyorlardı.
Testosteron hormonu eksikliğinden oturu tiz sese sahip olan erkek cocukların, hadım edildikten sonra da kemiklerinde garip gelişmeler goruluyordu. Uzun boy ve geniş goğus kafesi de bu gelişmelerin en sık rastlananıydı. Goğus kafesinin geniş olması da nefeslerini kullanma yeteneklerini ortaya koyuyordu. Bu da iyi bir sanat hayatının gostergesiydi.
Kilise, organların hayati tehlike dışında kesilmesini yasaklamıştı. Buna rağmen yasa dışı bir şekilde hadım yapılıyordu. Kastratolar, aslında kilisede başlarken altın cağlarına 17. ve 18. yuzyılda kavuştular. Operada yer almaya başladıklarında birer yıldız haline gelerek yukseldiler. Mesela bunlardan biri Farinelli ismiyle ortaya cıkan Carlo Maria Broschi…
İşin daha da ilginc yanı ise hadım edenler sadece doktorlar değildi. Berberler de cocukları hadım etme yetkisine sahipti. Yapılan araştırmaya gore anestezi bile yapılmadan hadım edilen cocukların %20 ’si, ameliyat esnasında hayatlarını kaybediyordu.
Hayatta kalabilen cocuklar da ciddi bir eğitimden geciyordu.
Şansı yaver giden kastratolar, ışıltılı bir hayata adım atarak ses eğitimleri almaya başlıyordu. Yalnızca İtalya ’da uygulanan bu gelenek, Avrupa ’ya bircok isim cıkardı. Avrupa ’da kraliyet aileleri icin şarkı soyleyen kastratolar, buyuk bir un ve servete sahip oluyordu.
Bu kadar une ve servete değer miydi diye sormadan edemiyor insan. Cunku ilerleyen zamanlarda bu cocuklarda hormon bozuklukları meydana geliyordu. Her kastratoda kemik erimesi ve buyumesi goruluyordu ve ustelik bu sadece gorunen sorunların en basitiydi.
Kilise, 19. yuzyılda kadın şarkıcıların kiliseye donmesine izin verdiğinde kastratoluk da gozden duştu. Zamanla yuceltilerek gosterilen bu olay, İtalya ’da utanc kaynağı haline geldi ve tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Bu ilginc geleneğe ait tek ses kaydına ise son kastrato olan Alessandro Moreschi ’nin Vatikan ’da bulunan Sistine Şapeli ’nde gercekleştirdiği performans sayesinde erişiyoruz.
Kaynaklar: Classic FM, Dergipark, Operavision Webtekno'yu Threads'de takip et, haberleri kacırma